1990'lı yıllarda Çin sineması
1990'lı yıllarda bazı seçkin filmler çeşitli uluslararası film festivallerinde ödüller aldı. Çin sineması, dünyaya adım atma rüyasını gerçekleştirdi.
1990'lı yıllarda tarihi ve sosyal gerçekleri yansıtan temalı filmler ortaya çıkmaya başladı. Yönetmen Ye Daying'in "Kırmızı Kiraz"(Hong Ying Tao, Red Cherry)adlı filmi, temalı filmlerin başarılı bir örneği haline geldi.
1991 yılı Çin Komünist Partisi'nin kuruluşunun 70. yıldönümü, 1993 yılı Faşizme Karşı Zafer'in 50. yıldönümü ve 1999 yılı Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 50. Yıldönümü dolayısıyla çekilen temalı filmler, ulusal gurura hitap eden filmlerde bir sıçrama yaşanmasına neden oldu.
Temalı filmlerin beraberinde, izleyicilerin eğlence talebini karşılamak için çekilen ticari filmler boy göstermeye başladı.
1998 yılından sonra yönetmen Feng Xiaogang'ın yeni yıl filmleri, 1990'lı yıllardaki ticari filmlerin tipik örnekleridir.
Feng Xiaogang'ın 1997 yılında çektiği "Rüya Fabrikası" (The Dream Factory) ile bundan sonra yönettiği "Ya Orada ol, Ya Dürüst Ol" (Bu Jian Bu San, Be There Or Be Square) ve "Özür Dilerim Canım" (Sorry Baby) adlı filmler, halkın ortalama beğenisine sunduğu üç komedi filmiydi. Daha sonra Çin'in ana kesimindeki izleyiciler onun "yeni yıl filmi" konseptine hayran oldu. İzleyiciler, 1990'lı yıllardan beri her yıl sonunda Feng Xiaogang'ın yeni yıl ve Bahar Bayramı dolayısıyla çektiği "komedi filmlerini" dört gözle beklemekteydi.
Feng Xiaogang'ın kendisi, Çin'in gişe çekiciliğine büyük katkı yaptı. Feng'in yeni yıl filmi, Çin filmlerinin ticarileştirilmesinde rol oynayan yeni yıl pazarında kendine özgü özellikleriyle bir marka oldu.
Altıncı nesil yönetmenler
Bununla birlikte, sanatsal filmlere odaklanan altıncı nesil yönetmenler ortaya çıkmaya başladı. Bu genç isimler, içerideki izleyicilerin dikkatini çekmeden önce yabancı film festivallerinde ödüller aldılar, adlarından söz ettirdiler.
Bunlardan yönetmen Zhang Yuan'ın 1990 yapımı "Anne" ( Ma Ma) İngiltere'de Edinburgh Uluslararası Film Yorumcuları Derneği ödülüne layık görüldü. Wang Xiaoshuai'nin 2001 yapımı "Beijing Bisiketi" (Beijing De Dan Che, Beijing Bicycle) Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı Ödülü'nü kazandı. Jiang Wen'in "Güneşli Günler" (Yang Guang Can Lan De Ri Zi, In the Heat of the Sun ) 1994 yılında Venedik Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülünü elde ederek "Time "gazetesi tarafından 1994 yılında dünyanın en iyi 10 filminden biri seçildi.
1990'lı yıllardan bu yana, Çinli film yapımcılarının eserleri yavaş yavaş Batılıların gözünde Çin'in çağdaş kültürünün temsilcisi haline geldi.
1999 yılı, Çin sineması için ödüller yılıydı. "Bir Eksiği Olmaz" (Yi Ge Dou Bu Neng Shao, Not One Less) ve "17 Yıl" (Guo Nian Hui Jia, Seventeen Years) , Venedik Film Festivali'nde, "Dağlardaki Postacı" (Na Shan Na Ren Na Gou, Postmen In The Mountains) ve "Duş" (Xi Zao, Shower) ise sırasıyla Montelimar ve San Sebastian Film Festivallerinde ödül kazandı.
Altıncı nesil yönetmenler, kendi sanatsal özellikleriyle cesur bir şekilde Çin sinemasında dışlanmış temalara dokunarak sıradan insanların yaşamını yansıttılar ve Çin sinemasında yeni alanlar keşfettiler.
21. yüzyılın başlangıcında Çin sineması
Film, zamanın gelişme gereksinimlerine uygun olmalı, insanların ruhsal ürünler için gereksinimlerine uymalı ve film endüstrisinin gelişimindeki yeni trendlere uymalıdır.
21. yüzyıla girildikten sonra, Çin sinemasında yenilik yaratma ve halkın yaşamına yakın olma ilkesi doğrultusunda "Mao Zedong-Etkileyici Bir Lider"(Zou Jing Mao Zedong, Mao Zedong-A Charismatic Leader) ve "Deng Xiaoping" gibi yapıtlara imza atıldı.
Bununla birlikte, Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne katılımıyla Çin sineması, eskiden olmayan bir rekabet baskısıyla karşılaştı.
Çin sinemasındaki yayım ve gösterim sisteminde reform yapıldı, dışa açılan ve düzenli rekabete sahip bir sinema piyasası oluşturuldu.
Sinemacıların piyasa anlayışı da gittikçe gelişti. "Cep telefonu" (Shou Ji, Cell Phone) dahil büyük yatırımlı filmler piyasada rağbet gördü.
2003 yılında Çin'de yeni kurulan sinema salonu sayısı 22'yi, yeni beyaz perde sayısı 100'ü buldu.
2005 yılında, Çin Film Grubu ve Shanghai Film Grubu başta olmakta üzere, devlete ait birçok film şirketi, sistemi aktif bir şekilde değiştirirken, Hua Yi Kardeşler gibi kamu dışı şirketler de kaynak entegrasyonu ve endüstri konsolidasyonunu gerçekleştirdi. Hükümet ise kamu dışı işletmeleri sinema endüstrisinin başlıca gücü haline gelmeleri için teşvik etmeye çalıştı.
Bu dönemde sinema endüstrisinde sinema markaları yaratılması için aktif çabalar gösterildi. Zhang Yimou, Feng Xiaogang, Lu Chuan ve Zhang Yuan gibi ünlü yönetmenler kendi markalarını yarattılar.
Sinemada büyük atılım ve canlanma
2006'dan 2018'e kadar Çin film endüstrisi bir hayli canlandı. Çin yapımı filmlerin üretiminde dev büyüme göründü, 2018'de gişe geliri 60 milyar yuanı geçti.
Çin, film sayısı ve sinemaya giden kişi sayısı bakımından dünyanın en büyük film pazarı olan Kuzey Amerika'yı aştı.
"Savaşçı Kurt 2" (Zhan Lang, Wolf Warriors) 5,7 milyar yuanlık gişe geliriyle Çince filmlerin gişe rekorunu kırdı.
Çin sinemasında 2018 yılında 60 milyar 900 milyon yuan hasılat elde edilmesiyle bu alanda yeni bir rekora imza atıldı.
Yerli filmler 37 milyar 897 milyon yuan gişe geliriyle toplam hasılatın %62,15'ini oluştururken, gişe geliri sıralamasında ilk 4 sırada yerli filmler yer aldı.
Çin Ulusal Sinema Müdürlüğü, 2018 yılında Çin sinemasının elverişli gelişme eğilimini koruduğunu açıkladı. Ülkede yıl boyunca üretilen hikaye filmlerinin sayısı 902'ibuldu.
Yıl içerisinde gişe geliri 100 milyonu aşan 82 filmden 44'ü yerli yapımlar. 2018 yılında ülkedeki beyaz perde sayısı 60 bin 79'a yükseldi.
2018 yılında yerli filmlerin kalitesi de arttı, bir dizi seçkin yapıt üretildi. Bu yapıtlar arasında, daha önceki programlarımızda tanıtılmış olan "Kızıl Deniz Operasyonu"(Hong Hai Xing Dong, Red Sea Operation), "Ölümüne Yaşamak" (Wo Bu Shi Yao Sheng, Dying to Surive) ve "Fotoğrafçı" (Zhao Xiang Shi, Photographer) gibi filmler büyük sükse yaptı.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana geçen 70 yılda Çin sinemasında yaşanan bu canlanma, sinemanın yeniden kültürel yaşamın merkezine dönmesini sağladı. Sinema, oyunculuk, medya ve eğlence gibi sektörlere derin etkiler yarattı.