Kuşak ve Yol girişiminin (BRI) ilerletilmesine paralel olarak son yıllarda Çin ve Türkiye'nin sinema alanındaki işbirliği de derinleştiriliyor.
Ortak çekimler de artıyor. Kısa süre önce düzenlenen Shanghai Film Festivali sırasında, Çin ve Türkiye arasındaki ilk ortak yapım olan "Shen Qi Shi Ke"yi yöneten Çinli yönetmen Tang Xiaobai ve Çin-Türkiye ortak yapımı "Aşçı ve Prenses"i yöneten Türk yönetmen Ezel Akay'la röportaj yaptık.
İki yönetmen, filmleriyle ilgili son gelişmeleri aktardı.
Çinli kadın yönetmen Tang Xiaobai, yapıtları önemli uluslararası film festivallerinde gösterilen bağımsız bir yönetmen. Tang'ın "Perfect" adlı filmi 2008 yılında Venedik Film Festivali'nin Horizon Bölümü'ne aday gösterildi.
Türk yönetmen, yapımcı ve oyuncu Ezel Akay, genel yapım sorumlusu olduğu Güneşe Yolculuk ile Berlin Film Festivali dâhil, yerel ve uluslararası birçok festivalde ödül kazandı.
Tang Xiaobai, iki sene önce ortak yapım projesine başladığını ve geçen yılın sonunda film senaryosu hakkındaki çalışmayı tamamladığını söyledi. Film hikayesine değinen Tang, şunları söyledi:
" 'Sheng Qi Shi Ke' aşk ve macera nitelikleri taşıyan bir yol filmi. Ailesinden gelen baskılar nedeniyle evlenmek zorunda hisseden bir kadın sonunda romantik bir düğün yapmak için İstanbul'a gider, ancak düğün hazırlığı sırasında çeşitli problemler ortaya çıkmasından dolayı, bu kadın bir uluslararası örgüt için çalışan bir gönüllüyle karşılaşır. Bu gönüllünün Suriyeli mültecilere malzemeler taşıyan bir örgüt için çalışması nedeniyle, kadın karakter de tesadüfen bu harekete dahil edilir ve bundan sonra onun yaşamı, değer ve aşk düşüncesi tamamen değişir."
Tang gelecek yıl başında filmin çekimlerini tamamlayacaklarını ekledi.
"Aşçı ve Prenses"in ön çalışmalarının bittiğini ve yapımcının elinde olduğunu kaydeden Ezel Akay film hakkında şunları söyledi:
"Çok iyi bir senaryo çıktı. Bir Çinli ve bir Hintli yazarla birlikte çalıştık. Türkiye, Çin, Fransa ve Hindistan olmak üzere dört ülkeden dört ana oyuncuyla dosya hazırladık. Yapımcılar, dağıtım, pazarlama, ortak yapımcı ayarlanması ve finansman için uğraşıyorlar. Filmim çok eğlenceli bir proje, ama fantastik bir evren de geçiyor. Yani İpek Yolu'nda geçiyor. Özellikle o yolun etrafındaki mitolojik hikayeciklerden faydalanıyorum. Selçuklu dönemindeki İskender adlı Türkmen bir aşçı ve Çinli Şaman kökenli bir Prenses, ikisi de aşçı. Birbirinden nefret ederek başladığı yolculuğunu birbirine derinden bağlanarak bitiriyorlar. İkisi de hayatta kalmak, başkalarının hayatını kurtarmak, bir dizi gizemi çözmek için yemek yapıyor. Anadolu kervansaraylarından İran'a, oradan Hindistan'a, Çin'in iç kesimlerine, en son Beijing'e uzanan bir yolculuk hikayesi."
Yönetmen Tang Xiaobai ve Ezel Akay, karşı tarafla ilgili izlenimlere de değindi.
İki sene önce İstanbul'a gitmiş olan Tang Xiaobai: "İstanbul'un güzel manzaraları Çinlilere hiç yabancı gelmiyor, internetten Çinlilerin paylaştığı seyahat yazılarına kolayca ulaşabiliriz. Sadece manzara değil, kültürel çeşitlilik beni özellikle duygulandırdı" diye konuştu.
Kültürel ve bilimsel keşiflerin çok büyük bir bölümünün Çin'e ait olduğuna dikkat çeken Ezel Akay ise şunları söyledi:
"Çin'in özellikle kapsadığı Asya'nın o bölümlerinde büyük bir gelişme yaşanmış zamanında. Hatta birçok bilimsel gelişmeler, Çinli bilim adamlarının buluşlarıyla batıya akmış. Bir kere orada çok derin, neredeyse kesintisiz bir kültürle karşılaştık. Onun dışında çok modern bir Çin'le karşılaştık. Dünyanın en iyi beslenen halkıdır. Daha çok doğu kıyısını gezdim, oralarda bulundum. Tabi aşçılığı daha çok merak ediyorum. Çeşitlilik açısından müthiş bir yemek kültürü var ve geleneklerin modernize edilmesi açısından da müthiş bir atılım yapılmış orada."
İki yönetmen, Çin'in eski İpek Yolu'nu yeniden canlandırmayı hedefleyen Kuşak ve Yol girişiminin iki ülke arasında sinema alanındaki işbirliğine yansımalarını değerlendirdi.
Tang Xiaobai şunları söyledi:
"Arzu ediyorum ki, sinemamız, özellikle Türkiye'yle sinema alanındaki işbirliği, ülkemizdeki Kuşak ve Yol girişiminin yönlendirilmesiyle uzun vadeli bir ilerlemeyi kaydedebilir. Asya ve Avrupa kıtalarını bağlayan Türkiye'nin jeopolitiği son derece önemli. Türkiye de çok kültürlü bir ülke, bu da Kuşak ve Yol politikamıza son derece uygun. Kuşak ve Yol politikamızın Çin sinemasının gerçek anlamda dünyaya açılmasını sağlamasını temenni ediyorum."
Çin'in eski İpek Yolu'nu yeniden canlandırmayı amaçlayan Kuşak ve Yol girişiminin sinemaya yansımalarının güçlü olacağı görüşünü savunan Ezel Akay şöyle konuştu:
"Ülkemiz için Çin bir muamma, biz öğrenmeye başladık, giden gelen filmleri seyrederek. Anlattığımız çok hikaye var, iki ülkenin seyircilerine anlatıp aralarında bir bağ kurmak için çok büyük bir fırsat var. İpek Yolu zamanında bunu yapmış. İpek Yolu bugünün interneti gibiymiş aslında. Tüccarlar, göçebeler, Çinliler, Vikingler, İtalyanlar, Türkler, Osmanlılar, İpek Yolu bunlar arasında müthiş bir taşıyıcı olmuş. Yani İpek Yolu, bu anlamda Çin'in ya da İran'ın malı değil. Bir dünya kültürü aslında. Dünya insanları, ilk defa bu ticaret yolu sayesinde tanışmışlar. Ancak ticaret yaparken de bir ülkenin kültürünü anlatarak taşıyorlar. Tabii tüm bunları sinema da kapsıyor."
İki yönetmen, Çin ve Türkiye'nin sinema alanındaki işbirliğinin geleceğine dair görüşlerini de paylaştı.
İki ülke arasında sinema alanındaki işbirliğine son derece iyimser bakan Tang Xiaobai şuları söyledi:
"Türkiye'nin film yapım seviyesi çok yüksek. Türkiye'de bir sürü yerel film ekibiyle temasta bulunmuştum. Meselâ, son iki yılda dünyada ünlü bir Türk yapımı Mustang'ın yönetmeni Deniz Gamze Ergüven ve onun ekibinin de Avrupa ülkelerindeki film ekipleriyle işbirliği deneyimine sahip olduğunu ve çok profesyonel olduğunu gördük. Magical Moment filmi de bir Türk sinema ekibiyle işbirliği yaparak tamamlanacak bir projedir."
Sinema açısından bakıldığında Çin'i Türkiye'ye çok benzeten Ezel Akay şunları söyledi:
"Çin sinemasında çok büyük bir pazar ve çok kuvvetli oyuncular var. Oyuncular derken, yapımcıları, stüdyoları, uluslararası alanda çalışan stüdyoları, hatta ABD'de stüdyo açan Çinli gruplar var. Türkiye'ye göre hacmi ve mali gücü çok daha yüksek. Çok iyi bir sinema eğitimi var. Beijing Film Akademisi dünyanın birkaç sayılı film okulundan biri. Oradan çok yetenekli mezunlar çıkıyor. Ama bunlar seyirci için fark etmez. Seyirci filme bakar sempati duyar ya da duymaz. Ben sinema aracılığıyla bu ilişkinin güçleneceğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye için ilginç bir merak var."