Dünyanın insanlık tarihinde ne yazık ki, barış dönemleri savaş dönemlerinden daha az bir zaman dilimini oluşturuyor. İnsanlar hümanizm ile tanışmadan önce savaşları, hastalıkları ve doğal afetleri hayatın onlara getirdiği sıradan gerçeklikler olarak algılıyor ve kabul ediyor olsa gerek. Günümüzden antik tarihe bakıp anlamak bu sebeple son derece güçtür. O tarihlerde hastalığı ve afetleri önlemek mümkün değilken, belli stratejik taktikler uygulayarak savaşları bir nebzede olsa engelleyebiliyorlardı. Bu sebeple savaş stratejisi ve devlet yönetimi uzmanları son derece önemli savaş hileleri üretiyorlardı.
Çin'in tarihten gelen 36 Savaş Taktiği'nden biri olan "Düşman karargahına güvensizlik ekmek" düşmanın savaş gücünü zayıflatmanın yollarından birinin düşman birlikleri arasına ayrılık tohumları serpmekle mümkün olacağını salık vermektedir. Böyle bir müdahale sıklıkla düşman saflarında fikir ayrılığı ve iç çatışmaya neden olur. Sonuç olarak düşmanın yönetim kademesindeki bireyler yada grupların moralleri bozulmuş ve birlikte çalışamaz hale gelmiş olur.
Bu savaş stratejisini uygulamanın bir çok yöntemi bulunur. Misal, bir köstebek aracılığıyla asılsız söylentiler yayarak düşmanın her kademesi etki altın alınabilir. Ancak söz konusu Çin savaş hilesi düşmanın ajanlarını kendi tarafına çekmek anlamındadır.
Üç Krallık döneminde (M.S. 220-280) meydana gelen Kırmızı Uçurum Savaşı kalıntılarından günümüze kadar ulaşan bir sandıkta yer alan ders kitabında "Düşman karargahına güvensizlik ekmek" savaş taktiğine ait bilgiler bulundu.
Üç Krallık döneminde Zhou You, Wu devletinin genç bir generaliydi. Zhou You, Shu devleti ile birlikte Yangtze Nehri'nin kuzeyinde Wei devletinin istilacı birliklerine karşı muharebeye girdi. Wei devletinin ordusu birleşmiş Wu-Shu devletleri ordusundan sayıca üstündü. Ancak Shu devleti askerleri su üzerinde nasıl savaşacağını iyi biliyordu.
Wei devleti hükümdarı Cao Cao, Wu devleti ordusundan teslim olan iki generali kendi birliklerini eğitmesi için aldı. Böylece Wu devleti hükümdarı Çin'in en uzun nehri üzerinde başarı gösteren bir orduyla ana savaşı kazanabilecekti. Cao'nun bu hamlesi karşısında endişeye kapılan Zhou, iki vatan haini generali etkisiz hale getirmenin yollarını aramaya başladı.
Fırsat, Cao'nun eski dostların yeniden bir araya gelmesi kisvesi altında Zhou'ya resmî elçisini gönderdiğinde geldi. Aslında Cao'nun amacı Zhou'ya yönelik istihbarat toplamaktı. Zhou misafirlerini büyük bir ziyafetle karşıladı. Ancak eski dostlarından devlet işleri ve nehir kenarında süre giden savaş hakkında konuşmamalarını istedi.
"Cao eski dostum, bugün aramızda devam eden bir savaş var. Ancak bu gece sohbetimizi bu meselenin bozmasını istemiyorum. Bu sebeple sadece eski günlerden ve dostluğumuzdan sohbet edelim." dedi Zhou.
İki eski dost ziyafetin sonunda sarhoş görünüyorlardı. Cao, sarhoşluktan yürüyemez hale gelen eski dostu Zhou'yu odasına gitmesi için yardım etti. Zhou'yu yatağa getirdiğinde artık sızmış olduğunu gördü. Cao, odadan ayrılmadan önce Zhou'nun masası üzerindeki dağınık halde bulunan belgelere göz attı ve büyük bir sürprizle karşılaştı. Taraf değiştiren iki generalden Zhou'ya hitaben yazılmış mektupta generaller Cao'nun ordusu içinden gizli stratejik bilgileri aktarıyorlardı. Ve Zhou'nun savaşı kazanması için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlardı.
Gördükleri karşısında şok geçiren Cao, sükuneti elden bırakmamaya çalışarak parmak uçlarında yürüdü ve mektupla birlikte oradan uzaklaştı.
Kendi boğazında ilmeği hisseden Cao, derhal iki generalin infazını emretti. Ancak bir süre sonra mektubun sahte olduğunu farkettiğinde artık iş işten geçmişti. Nehirdeki savaşı kaybeden Cao ve askerleri Kırmızı Uçurum Savaşı olarak bilinen feci bir yenilgiye uğradı.