Çin, Türkiye'den bakıldığında uzak bir ülke gibi görülebilir. Fakat Çin'de Türkiye çok yakından takip ediliyor. Özellikle Türk mutfağı, Türkiye'deki turistik destinasyonlar ve yöresel danslar gibi kültürel etkinlikler Çin'de ilgi görüyor, merak konusu oluyor. Öte yandan tüm dünyada olduğu gibi Çin'de de Türk yapımı diziler ve filmler seyirci buluyor.
Ayrıca buna bağlı olarak başka güzel bir şey daha oluyor. Türk yapımı dizilerde yer alan Türk ezgileri Çinlilerin beğenisi topladığı için aynı zamanda talep de ediliyor. Bundan dolayı Çinli performans sanatçıları ilk başlarda kendi repertuarlarına birer ikişer Türk müziğinden şarkılar ekliyorlar. Aldıkları olumlu geri bildirimlerin ardından zamanla Türk temalı etkinlikler düzenliyorlar. Bu sanatçılardan biri olan Kian ile buluştum. Kian bir yandan Ud çalışıyor diğer yandan esas mesleği olan ses yönetmenliği yapıyor. Çin yapımı film ve diziler için ses ve müzik düzenlemelerinde bulunan Kian, Türk müziğiyle profesyonel düzeyde ilgileniyor. Diğer yandan kendi sanatçı arkadaşlarıyla beraber çeşitli platformlarda Türk müziğini icra ediyor. Sedat Aydın: Birçok kaliteli işe imza atıyorsun. Yoğun bir programın var. Buna rağmen hiç üşenmeden vakit ayırıp Türk müziği ve enstrümanlarında daha iyi olmak için çaba harcıyorsun. Seni motive eden şey nedir ? Kian: Aslında benim Türk müziği ve Ud ile olan hikayem 2007 yılında Boston'daki Berklee Müzik Üniversitesi'nde öğrenim görürken başladı. Türk arkadaşımla tanıştığımda ondan bana Türk müziğini tanıtmasını istemiştim. Bana ilk olarak Türk müzisyen Ömer Faruk Tekbilek'i söyledi. İlk dinlediğimde müzik ve sesler dikkatimi çekti. Çünkü bu hayatım boyunca duymadığım bir şeydi. Ve aynı zamanda bu son derece özgün ve olağanüstüydü. Özellikle benim kulağım için cezbediciydi. İşte bu benim Ud'a Osmanlı müziğine ve Türk müziğine olan ilgilimin başlangıcıydı. Ancak 2014 yılına kadar Ud çalmaya başlamadım. Çünkü bu; müzik dinleyerek, Türk kültürünü ve geleneklerini anlamak için gereken uzun bir yolculuktu. Ama sonunda 2014 yılında sadece müzik dinlemenin yetersiz olduğuna kanaat getirdim. Enstrüman çalmayı öğrenmek zorunda olduğumu anladım. Türk ve Çin müziği arasında ortak noktalar var mı? Türk müziği dinlediğinde nasıl duygulara kapılıyorsun ? Ben bir Çinli olarak söyleyebilirim ki; Çin ve Türk müziği hislere ve duygulara dayanmaktadır. İşte bu beni Türk müziğine bağlayan en önemli ortak noktaydı. İlk kez Türk müziği duyduğumda hem tanıdık hem de çok farklı olduğunu düşündüm. Bu sanki uzun süredir ayrı düştüğüm bir dostumu yeniden bulmak gibiydi. Aslında birçok Türkiye ve Osmanlı müziğine aşinayım. Özellikle klasik Türk müziğine… Bazı sevdiğim Ud sanatçıları arasında Yurdal Tokcan… Mehmet Bitmez…. ve Osmanlı dönemi klasik Türk müziği bestecileri Tanbûri Cemil Bey ve daha fazlası bulunuyor.Peki ud çaldığında dinleyicilerinden nasıl geri bildirim alıyorsun ?
Genellikle Çinlilerden en çok aldığım geri bildirim "Neden?" oluyor. Neden hiçbir kültürel bağım olmayan egzotik bir enstrüman çalmayı tercih ettiğimi soruyorlar. Cevap ise; hissediyorum ki keşfedilmemiş ve çok kıymetli enstrümanlar var dünyada. Ben bu enstrümanı ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Türk müziğini tanıtmak, geliştirmek istiyorum. Kesinlike küresel müzik kültürünü oluşturmayı deneyebiliriz.Benim ana mesleğim görsel yapımlar için ses yönetmenliği. Görsel yapımları; sinema, televizyon, ticari reklamlar ve video oyunlarını kapsıyor. Bunun yanında ud sanatının bir parçası olmanın peşindeyim. Ve aktif olarak Türkiye, Yunanistan ve Çin'den farklı müzisyenlerle işbirliği yapıyorum. Umarım daha fazla işbirliği yapabilirim. Ve gelecekte müzikte yeni bir akım yaratmak için hazırım.