Çin'de ilk olarak "Batının gölge oyunu" olarak adlandırılan sinema, 1896 yılında Avrupa'dan Çin'in Shanghai ve Hong Kong şehirlerine ulaştı ve buralarda yayılmaya başladı.
1905 yılında Beijing Fengtai fotoğraf stüdyosunun patronu Ren Jingfeng'in çektiği ve Pekin Operası'ndan uyarlanan "Dingjun Dağı" adlı film, Çin'de sinemanın başlangıcını ilan ediyordu.
Daha sonra Zheng Zhengqiu, Zhang Shichuan ve Li Minwei gibi yönetmenler 1913 yılında Shanghai ve Hong Kong'da "Zorluklar Karşısında Karı-Koca" ve "Sadakat Sınavı" adlı Çin'in ilk iki kısa filmini çektiler. Shanghai'da ilk uzun metrajlı filmin çekildiği 1920 yılına kadar geçen dönemde, Çin sinemasında doğum sancıları yaşandığı söylenebilir.
Çin sineması kavramı, Taiwan Boğazı ve Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde çekilen filmleri de içeriyor. (Makao'da, 1980'li yıllarda film çekilmeye başlandığı için, bu bölgeyi şimdilik bahsin dışında tutuyoruz.)
Sinema sanatı, Çin'in ana kesimi, Hong Kong ve Taiwan bölgelerinde ortak bir kültür kaynağına dayanarak, farklı sosyal sistemler ile kültürel ve tarihi arka planlar karşısında farklı gelişme çizgileri izledi. Öte yandan bu üç noktadaki sinema sektörü, her zaman birbirini etkiledi. Taiwan ve Hong Kong bölgelerinde ortaya konan sanat değeri hayli yüksek filmler, sadece Çin'in ana kesiminde sinemanın gelişimine katkıda bulunmakla kalmadı, dünya sinemasına da yenilikçi bir tarz kazandırdı.
Çin'in ana kesiminde çekilen filmler, Çin sinemasının en uzun tarihe sahip ve en büyük başarılara imza atan önemli bir bölümünü oluşturuyor.
1930'lu yılların başında, Shanghai sinema çevresinde sol görüşlü sanatçıların başında olduğu realist sinema hareketi başladı. Çağın gereği olan bu hareket Çin Komünist Partisi'nin sinema davasına öncülük etmesinin de başlangıcı oldu.
Xia Yan, Tian Han, Hong Sen, Nie Er gibi ünlü isimler, bir grup ilerici sinemacıyla dayanışma içinde "Üç Tarz Kadın", "Jie Mei Hua" (Çiçek Gibi Kardeşler), "Melek Kız", "Büyük Yol" gibi filmler çekti. Bu yönetmenler, 1920'li yıllardan itibaren doğaüstücülük, Kungfu ve aşk konulu ticari filmlerin yerine geçerek, toplumun çelişkilerini ve halkın yaşamını gerçekçi bir şekilde göstererek, çağın "emperyalizm ve feodalizme karşı çıkan" sesini yükselttiler. Bu Çin sinema sanatının tarihinde ulaştığı bir zirve olduğu gibi, dünya sinemasında da parlak bir sayfa oldu.
1940'lı yılların sonunda Cai Chusheng'in yapımı olan "Nehir Suları Doğuya Akar", Shen Fu'nun yönettiği "Binlerce Evin Işığı", Li Tianji ve Fei Mu tarafından yönetilen "Küçük Kentin İlkbaharı" gibi tipik ve seçkin filmlerle Çin sineması yeni bir yükselişe geçti. Bu yapıtların tamamına yakını, Japon saldırganlara karşı direniş savaş dönemi ve bu savaştan sonra Guomingdan Partisi'nin (Milliyetçi Parti) kontrolündeki bölgelerde toplumsal yaşamı gerçekçi bir şekilde gösterdi ve siyasi baskıyı ve ekonomik yağmayı açığa çıkardı. Bu filmler, Çin sinemasında realizm akımının olgunlaşmaya başladığını simgelemektedir.