Çin'in kuzeybatısındaki Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde hem yazar hem de ressam olarak bilinen Zoya adlı bir Moğol kadın yaşıyor. Birkaç yıl önce Xinjiang'da "Tüy İzleri" adlı kişisel resim sergisi açan Zoya, daha sonra "Zoya'nın Hatıra Defteri", "Babanın Omuzları" ve "Başka bir Cennet" adlı kitaplar yayımladı. Ancak Zoya, profesyonel bir ressam ve yazar değil.
Bir ortaokulda Çince öğretmeni olarak çalışan Zoya, daha sonra bu işi bırakarak evinde kocasına ve çocuğuna bakmaya başladı. Zoya boş zamanlarında resim çiziyor ve yazı yazıyordu.
10 sene boyunca sürdürdüğü bu yaşam, Zoya için hayatındaki hem en mutlu, hem de en zor zamanlar oldu. Yeni evlendiği yıllarda kocasıyla kerpiçten yapılmış tek odalı bir evde oturan Zoya için bu zor koşullardaki tek mutluluk kaynağı ise, elinde resim kaleminin olmasıydı.
Zoya, resimle olan ilişkisinden bahsederken, ancak temiz bir ruha ve açık bir yüreğe sahip olan kişinin, dünyayı, kendisini ve başkalarını sevebildiğini, müzik dinlerken, müziğin ruhunu resme aktarabildiğini, kendisine göre, eğer bir kişi nasıl bir karaktere sahipse, o karaktere benzer bir tarzda resim yapacağını ve kendi karakterini, resimlere yansıtacağını anlattı.
Daha sonra Zoya, resim tekniğini geliştirmek amacıyla Xinjiang Eğitim Üniversitesi'ne bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi'nde iki sene resim eğitimi gördü. Bu dönemde büyük ilerleme kaydederek, kendi üslubunu oluşturan Zoya, eserlerinde genellikle kadınları konu alırken, kadınların narinliğini yansıtıyor.
Xinjiang Eğitim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Profesör Wan Shile, Zoya'dan söz ederken, onun çok yetenekli bir ressam olduğunu, bazı eserlerinin güzel rüyaları andırdığını, bazılarının ise çiçekler, otlar, ağaçlar ve insanları büyük ustalıkla birleştirdiğini, insan ile doğa arasındaki ilişkileri, uyumlu bir şekilde yansıttığını belirtti.
Zoya'nın sanatçı ruhu ve sürekli kendini araması, okuyucuların takdirini kazanıyor. Yazdığı kitapları da kendisi resimleyen Zoya, "Zoya'nın Hatıra Defteri" adlı derleme kitabının da kapağını kendi tasarladı. Kapakta bir kadın sanki dalga şeklindeki elleriyle, upuzun saçları tarıyor, etrafındaki yeşillikler arasında hayatta kalmak isteyen sayısız gözler parlıyor. Kara sevdaya kapılmış olarak duran kadının derin bakışları ve başının üzerinde yetişen bitkiler insanı etkiliyor. Bu kapak resminde, vaha ile çöl arasındaki çatışma ve çelişki yansıtılıyor. Zoya'ya göre, şiir ile resmi, insan ile doğayı birleştirerek eser yaratabilmek onun en büyük arayışıdır.
Zoya'nın, insan ile doğanın uyum içinde yaşaması konusuna gösterdiği özen ve bu konuyla ilgili yaptığı araştırmalar Xinjiang'ın şiir çevreleri tarafından büyük ilgi topladı. Xinjianglı bazı yazarlar Zoya'nın yarattığı eserlerin güzel ve sade olmasından dolayı bu eserleri çok sevdiklerini ve aynı zamanda Zoya'nın yazıları, hatıra defteri ve şiirlerini daha çok kişinin okuması için yayınlamayı planladıklarını söyledi.
Resim çizmeyi ve yazı yazmayı, bu dünyayla ilişki kurmanın en iyi iki yöntemi olarak görün Zoya, her zaman gerçek duygularını resim, şiir veya yazıyla ifade ettiğini ve bundan asla vazgeçmeyeceğini belirtiyor.