Günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önce Sarı Nehir boyunca yer alan arazilerde su baskınları ve seller arazileri sık sık sular altında bırakıyordu. Büyük çapta can ve mal kaybına yol açan ve yıllarca devam eden felaketleri durdurabilecek kişiye kuşkusuz bir ilah gözüyle bakılacaktı.
Çin'deki Büyük Yaşam'ın bir önceki programında Gun'un sel sularıyla mücadelesinin efsanesini aktarmıştık. Yıllarca anlatıla gelen efsaneye göre Gun başarıya ulaşamadan cennet tanrısı tarafından infaz edilmişti. Ancak yaşanan olayın gerçekliği araştırıldığında dönemin Çin İmparatoru Shun'un, sel felaketine karşı mücadelede görevlendirdiği Gun başarız olunca, onu idam ettirdiğini anlıyoruz. Bu bölümde Gun'un oğlu Yu babası gibi İmparator Shun tarafından aynı göreve veriliyor. Babasının başına gelen trajik sonu bilen oğul Yu, sel sularını önlemenin farklı bir yöntemini bulmanın peşine düşüyor ve uzun yıllar yoğun çalışmalarını sürdürüyor.
Çin'de anlatıla gelen bu hikaye, zamanla mitolojik varlıkların da eklenmesiyle bir efsaneye dönüşmüştür. Çin'deki Büyük Yaşam'da Yüce Yu'nun sel sularını zapt etmesine bir pencere aralıyoruz.
Cennet tanrısı diğer ilahları bir araya getirdiği ve onlarla görüşme yaptığı bir anda küçük bir ejderha uçarak birden bire toplantı yapılan yere geldi. Ejderha tüm tanrıların önünde uzun boylu genç bir adama dönüştüğünde parmağı ile cennet tanrısını işaret ederek; "Sakın şaşırma! Benim adım Yu. Ben Gun'un oğluyum, dolayısıyla senin de torunun oluyorum" diye bağırdı.
Yu'nun beklenmedik gelişi cennet tanrısını şüphesiz sarsmıştı. Çünkü cennet tanrısı kendi torunu Gun'u öldürültmüştü. Bu olayın ardından geçen 3 yıl boyunca Gun'un bo-zulmadan kalan ölü bedenini yok etmesi için bir ilah gönderen cennet tanrısının karşısında şimdi torununun oğlu duruyordu.
Cennet tanrısı, yıllarca sürüp giden sel sularını zapt etmek amacıyla büyük bir set inşasında kullanmak için cennetten sihirli toprak çalan torunu Gun için infaz emri vermişti. Ancak Gun'un ölü bedeninde oluşan bir varlığın, bir çeşit iblise dönüşeceğini düşünen cennet tanrısı, intikam alabileceğinden endişelenmişti. Böylece Gun'un cesedinden geri kalanların tam anlamıyla yok edilmesini emretmişti.
Cennet tanrısının görevlendirdiği ilah Gun'un karnını yarıp açtığında, küçük bir ejderha dışarı fırlayıp büyüleyici kanatlarıyla ansızın gökyüzüne yükselmişti.
Genç adama dönüşen ejderha, cennet tanrısına babasının yarım kalan sellerle mücadelesine devam etmek istediğini söyledi. Ve bu görev için cennetteki sihirli topraktan ödünç almak istedi.
Cennet tanrısı üç yıl önce Yu'nun babası Gun'u idam ettirdiğini ve şimdi karşısında Gun'un oğlu Yu'nun durduğunu düşündü. Eğer Yu'yu öldürürse kim bilir başka ne gibi şeylerle karşı karşıya kalacaktı.
Bunun üzerine cennet tanrısı Yu'nun teklifini kabul ederek cenneten küçük bir miktar sihirli toprağı Yu'ya vermeye karar verdi. Cennet tanrısı Yu'ya su baskınlarını kontrol altına alması için görev verdi. Ayrıca Yu'ya eşlik edecek bir de yardımcı ilah verdi.
Sihirli toprak ile dünyaya dönen Yu, önce babasının yaptığı gibi sel sularını setlerle engellemeyi denedi. Ancak bu yöntem pek işe yaramıyordu. Çünkü set ne kadar büyük olursa, o denli su birikiyor ve bir noktadan sonra biriken su daha büyük boyutta su baskınlarına neden oluyordu.
Yu nehirlerin zeminini temizleme yöntemini benimsedi. Bu sayede sel suları temizlenen nehir yatakları sayesinde doğu denizine doğru sorunsuzca akmaya başladı.
Yu sihirli toprağı suya attığında su kanalları ve hendekler düzenli olarak yayılmaya başladı. Doğunun arazilerinde gezen Yu, oluşan su kanallarını düzenli ve dikkatlice teftiş ediyor, su baskınlarını kontrol altına alıyordu.
Toprakları sular altında kalmış halkla birlikte gece gündüz çalışan Yu, su kanalları inşa ederek drenaj sistemi oluşturdu.
Söylentiye göre 13 yıl süren sel sularını ehlileştirme çabaları boyunca Yu, evinin önünden sadece 3 defa geçti. Ancak sel sularını dizginleme görevini tamamlayana kadar evine girmedi.
Yu araziler arasındaki seyahatlerinin birinde Tu dağı yakınlarında çok güzel kadın gördü. Birbirlerini seven çift kısa sürede evlendi. Düğünün üçüncü günü Yu gelini yalnız bırakarak yeniden sel sularıyla mücadele işine geri döndü.
Yoğun çabaları sonuç veren Yu, zamanla sel sularını kontrol altına almayı başardı. Halkı minnettarlığını göstermek için Yu'ya "Yüce Yu" anlamına gelen 大禹 (Da Yu) ismini hediye etti. Ayrıca İmparator Shun tahtını Yüce Yu'ya teslim etti.
Yüce Yu'nun başarısı önce bölünmüş arazileri ardınan aşiret ve kabileleri birleştirdi. Böylece milattan önce 2070 dolaylarında Yüce Yu, Çin tarihinde bilinen ilk hanedanlık olan Xia Hanedanlığını kurdu.
