Ortadoğu ziyaretini sürdüren Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Mayıs ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin dönem başkanlığını üstlendiği sırada Filistin ve İsrail’den barış yanlılarını Çin’de diyalog yapmaya davet edeceğini, iki tarafın Çin’de dolaysız müzakere yapmalarını olumlu karşılayacaklarını söyledi.
Wang Yi, Riyad’da Al Arabiya kanalına bir röportaj verdi.
7 yıl önce bakanlık görevine başlayan Wang Yi, o sırada Çin’in Ortadoğu ülkelerinin arzularına yanıt vererek, Ortadoğu’da giderek daha büyük rol oynayacağını söylemişti. Bakan Wang, geçen 7 yılda Çin’in dünya dikkatini çeken başarılar elde etmenin yanı sıra Ortadoğu ülkeleriyle çok yönlü şekilde ilişkileri geliştirdiğini dile getirdi. Wang, Çin’in bu ilişkileri ilerletmeye kararlı olduğunu söyledi.
Biden yönetiminin Ortadoğu politikasını ayarlama kararı ve bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak Wang Yi, Çin’in Ortadoğu politikasını yineledi.
Wang, Ortadoğu bölgesinin barış ve istikrara kavuşması için uluslararası toplumun bölge ülkelerinin iradelerine saygı göstermesi temelinde çaba harcaması gerektiğini belirtti. Bu politikanın ayrıntılarını açıklarken, karşılıklı saygının teşvik edilmesi, adaletin korunması, nükleer silahların yayılmamasının gerçekleştirilmesi, kolektif güvenliğin tesis edilmesi, kalkınma ve işbirliğinin hızlandırılması ilkelerini ortaya koydu.
Her KİK üye ülkesi, Kuşak ve Yol projesine katılıyor
Çin ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilişkileri değerlendiren Wang Yi, Çin’in tüm KİK üye ülkeleriyle Kuşak ve Yol’un inşasıyla ilgili işbirliği belgesi imzaladığını, geçen yıl iki taraf arasındaki ticaret hacminin 160 milyar ABD dolarına ulaştığını ve Çin’in KİK’in en büyük ticaret ortağı olduğunu söyledi.
Şu an Çin ile KİK, serbest ticaret bölgesinin oluşumu için müzakereleri sürdürüyor. Çin’in KİK’le ilişkileri yeni düzeye taşımaya hazır olduğu bildirildi.
Wang Yi, Ortadoğu gezisinin ilk durağı olan Suudi Arabistan’dan bahsederken, Suudi Arabistan’ın yıllardır Çin’in en büyük ham petrol tedarikçisi ve Batı Asya ile Afrika bölgesindeki en büyük ticaret ortağı olduğunu kaydetti. Şu an iki tarafın altyapı, yeni enerji ve uzaycılık gibi alanlarda güçlendirdiği işbirliği, iki ülke arasındaki ortaklık ilişkisinin örneğidir.
Çin-Arap kader ortaklığına vurgu
Çin-Arap ilişkisini övgüyle değerlendiren Wang Yi, bu ilişkiyi ülkeler arası ilişkiler ve Güney-Güney işbirliğinin örneği olarak nitelendirdi ve Çin-Arap kader ortaklığını tesis etmeye hazır olduklarını ifade etti. Bu konuda iki tarafın ortaklaşa terörle mücadele etmesi, aşırıcılığı gidermede işbirliği artırması, terörizmi milli veya dini meselelerle bağlamaya karşı çıkması, devlet yönetimi konusunda deneyim teatisi yapması, medeniyetler arası diyalog teşvik etmesi, kapsayıcılığı desteklemesi gerektiğini savundu.
Wang Yi, COVID-19 salgınının meydana gelmesinden sonra Çin ile Arap ülkeleri arasındaki işbirliğine değindi.
Şimdiye kadar Arap ülkelerine ve Arap Birliği’nden Çin’den 17 milyon doz aşı sağlandı veya ihraç edildi.
“Xinjiang meselesinin özü terörle mücadele meselesidir”
Bakan Wang Yi, dünyada merak konusu olan Xinjiang’daki durumla ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
“Xinjiang meselesinin özü terörizm ve bölücülükle mücadele meselesidir. Bölgede bir süre çok sayıda şiddet ve terör olayı gerçekleşti, tüm etnik grupların yaşama ve kendilerini geliştirme hakları çiğnendi. Son yıllarda Xinjiang’da halk merkeze alınarak ve BM’in çağrısına uyum sağlanarak, ayrıca birçok ülkenin yararlı uygulamalarından faydalanılarak, terörle ve bölücülükle mücadele çalışması yürütülmekte, bölgenin ekonomik ve sosyal gelişmesi ilerletildi. 4 yıldan fazla süredir bölgede terör ve şiddet olayı yaşanmadı” ifadelerini kullandı.
Son 5 yılda Xinjiang ekonomisi ortalama yüzde 6,1 büyüdü, kişi başı kullanılabilir gelir yüzde 5,8 arttı, istihdam sayısı yüzde 17 arttı, tüm yoksul nüfus yoksulluktan kurtarıldı. Bölgedeki Uygur nüfusu 2010-2018 döneminde yüzde 25 arttı, aynı dönemde Han milliyetinin artış oranı sadece yüzde 2 idi.
“Soykırım” iddiasını gülünç bulan bakan Wang Yi, Çin’i karalamayı amaçlayan, ancak insanlığın ahlakına aykırı olan bu tür yalanların sonu olmayacağını vurguladı.