Kongre’nin işgali, ABD demokrasisinin çirkin yüzünü ortaya çıkardı

2021-01-07 20:58:20

Kongre’nin işgali, ABD demokrasisinin çirkin yüzünü ortaya çıkardı_fororder_ABDABDLER

ABD Başkanı Donald Trump kısa süre önce paylaştığı video mesajında, ABD Kongresi’ne zorla giren protestocuların “derhal evlerine dönmeleri” talebinde bulundu. Trump ayrıca ABD başkanlık seçimlerinde oyların çalındığını iddia etti. Başkanlığı tescillenen Joe Biden da aynı gün bir konuşma yaparak, şiddet girişimlerinin durdurulması çağrısında bulundu. Biden, Trump’ın televizyon kanalına çıkarak, destekçilerinin şiddet olaylarını derhal durdurmasını istemesi gerektiğini belirtti. ABD Eski Başkanı Barack Obama da Trump’ı şiddeti kışkırtmakla suçladı. Analistlere göre, ABD Kongresi’nin işgali ve eski başkanın yeni başkana yetkilerini bir türlü devretmemesi gibi olayların yaşandığı bu siyasi kaos karşısında, ABD’nin her zaman övündüğü demokrasi sistemi belki de iflas etmek üzere.

Yüzlerce protestocu dün öğle saatlerinde ABD’nin başkenti Washington’da toplandı ve Trump’a destek gösterisi düzenledi. Protestocular 3 Kasım 2020'deki başkanlık seçim sonuçlarının resmen tescil edileceği Kongre oturumu başladıktan kısa bir süre sonra Kongre binasına girdi ve gösteri kısa süre içinde şiddet eylemlerine dönüştü. Bazı ABD Kongresi üyeleri acilen güvenli yerlere götürüldü.

Beijing saatiyle bu sabah AP, CNN ve NBC gibi ana akım medya kuruluşları 3 Kasım 2020 seçimlerinde Demokrat Parti’nin Senato’da Georgia eyaleti için ayrılan iki koltuğu kazandığını teyit etti. Bu gelişme, Demokrat Parti’nin 2011 yılından bu yana Senato ve Temsilciler Meclisi’ndeki kontrol hakkını tamamen ele geçirdiği anlamına geliyor. Trump destekçileri üzerinden nihai kozunu da kullanarak Biden’ı siyasi pazarlık masasına çekmek istiyor. Ancak ABD’de başkanlık seçimlerinin sonuçlarının netleştiği bir dönemde Trump destekçilerinin şiddete başvurması, ABD’de siyasi kutuplaşmayı şiddetlendirmekten başka bir işe yaramayacak gibi görünüyor.

ABD demokrasisi, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden itibaren uzun bir süre Batılı ülkeler tarafından örnek alındı. Öte yandan “Demokratik seçim”, “güçler ayrılığı” ve “yetki dengesi” gibi özellikler, dışı güzel içi zehirli bir çiçek gibi. ABD usulü demokrasi madalyonunun arka yüzünde para siyaseti, lobicilik, iç mücadele ve popülizm yer alıyor.

ABD Kongresi’nin işgali, söz konusu iç mücadele siyasetinin bir tezahürü. ABD demokrasisinin para siyaseti özelliğine gelince, ABD Yüksek Mahkemesi seçimler için toplanan bağışları Anayasa ile korunan bir çeşit “basın özgürlüğü” olarak nitelendiriyor. Bu nedenle ABD demokrasisi, “kişi başına bir oy” olmak yerine, “dolar başına bir oy” olarak tanımlanabilir. Nitekim başkanlık seçimlerine katılanlara bakınca, ya önde gelen siyasi şahsiyetleri ya da milyonerleri görüyoruz. Bu tür adaylar başkanlığa seçilirse, sıradan vatandaşa sahip çıkabilir mi? Mevzubahis durum, ABD demokrasisinin en büyük eksikliği olarak kabul ediliyor.

ABD demokrasisinin popülist yönüne gelince, halihazırdaki siyasi sisteme göre ABD’de demokrasi neredeyse sadece seçim demek. Başkanlık seçimlerine katılanların en büyük özelliği, oy kazanmak için her şeyi göze almaları, toplumsal adaleti, bilimi ve iyiliği ise hiçe saymalarıdır. Bu bağlamda 21 milyondan fazla vakanın tespit edildiği, 368 binden fazla kişinin salgından dolayı hayatını kaybettiği ve COVID-19 salgınının giderek kontrolden çıktığı bir dönemde, ABD’li siyasetçilerin neden salgının ciddiyetini görmezlikten geldiğini, neden yanlış bilgi yaymaya kalkıştığını ve salgınla mücadeledeki başarısızlığın sorumluluğunu neden başka ülkelere atmaya çalıştığını artık daha iyi anlıyoruz.

İşin daha korkuç yanı ise şu: Önümüzdeki sadece buz dağının görünen kısmı. Irkçılık, eşitsizlik, göç sorunu, yasa dışı silah bulundurma nedeniyle toplumsal güvenliğin giderek kötüleşmesi gibi ciddi sorunlar günden güne şiddetleniyor. Bir zamanlar “küresel demokrasinin koruyucusu” addedilen ABD, şimdi alay konusu haline geldi.

ABD demokrasisinin bir başka çirkin yanı da demokrasi kisvesi altında diğer ülkelerin iç işlerine karışmak veyahut asılsız suçlamalar uydurmaktır. Askeri ve ekonomik konularda diğer ülkelere boyun eğdirme peşinde olan ABD, tarihinde sadece 16 yıl savaş açmadı. Kalan zamanlarda sırf çıkar sağlamak için Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Libya’ya kadar pek çok ülkede savaş fitilini ateşledi, yerel halka nice büyük acılar yaşattı.

Bunların yanı sıra ABD aşırı siyasi baskı ve yaptırım politikasına da başvuruyor. “Küresel deniz taşımacılığını koruma” bahanesiyle diğer ülkelerin yakınlarına askeri uçaklar ve savaş gemileri göndererek kışkırtma girişimlerinde bulunuyor. Ekonomi alanında ise dünya genelinde tek taraflılık ve ticari korumacılığı vargücüyle izleyerek diğer ülkelere ticari zorbalık yapıyor. Bütün bu girişimler sonucu, ABD’nin “küresel demokrasinin koruyucusu” ve “küresel ekonomik ve ticaret merkezi” imajı gitgide dibe çöküyor.

ABD, başka ülkelere zorla demokrasi götürme girişimlerinin acı meyvelerini sonunda kendisi tattı. Analistler, demokrasinin özünün adalet ve halk merkezlilik olması gerektiğini savunuyor. ABD demokrasisinin giderek zayıfladığı bir dönemde ABD’li siyasetçilerin çaresiz ve telaş içinde kaldıklarına dikkat çeken analistler, ABD’nin belki de bu durumda Doğu’daki büyük devletin demokratik uygulamalarını örnek alması gerektiğini ifade ediyor. Ancak bu şekilde ABD demokrasisinin varlığını sürdürme şansı bulabileceği belirtiliyor.                

刘文俊