Yorum: ABD'nin DSÖ'den çekilmesi hem kendine hem başkalarına zarar verecek |
2020-05-31 20:21:11 cri
|
Zhang Yifu-CRI Haber Merkezi Bütün dünyanın COVID-19 salgınıyla mücadele ettiği kritik bir dönemde, ABD lideri Dünya Sağlık Örgütü'yle (DSÖ) ilişkilerini sonlandıracaklarını ve örgüte ödedikleri aidatı başka yerlere aktaracaklarını açıkladı. Bu tek taraflı girişim, uluslararası toplumda sert tepkilerle karşılandı. Aslında Amerikan siyasetçilerin DSÖ'yle ilişkileri sonlandırmak için ortaya koydukları gerekçeler hiçbir dayanağa sahip değil. Birleşmiş Milletler'e bağlı özel bir kuruluş olan DSÖ ile ABD hükümeti arasında bir üyelik ilişkisi mevcut değil. Bu bağlamda, ABD'nin DSÖ'den kendi isteğine göre hareket etmesini talep etme hakkı yok. Küresel kamu sağlığı güvenliği alanında en yetkili ve en profesyonel uluslararası kuruluş olan DSÖ, dünya ülkelerinin COVID-19 pandemisiyle mücadelede koordinasyon açısından yeri doldurulamaz bir rol oynuyor. DSÖ'nün, pandemi alarmından potansiyel vakalara yönelik test çalışmalarına rehberlik etmeye, 100'den fazla ülkeye korunma donanımları ve test kitleri tedarikiyle bazı ülkelerle aşı araştırmaları işbirliğini hızlandırmaya ve Dünya Sağlık Asamblesi Zirvesi düzenleyerek küresel salgınla mücadele için yol haritası hazırlamaya kadar yürüttüğü bütün çabalar ile katkılar uluslararası toplumun geniş takdirini kazandı. Bu nedenle, uluslararası toplum, Amerikan siyasetçilerin kendi keyiflerine göre aldıkları bu kararın küresel kamu sağlığına zarar vereceği görüşünde. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ABD'ye Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile ilgili ilişkileri kesme kararını yeniden gözden geçirme çağrısında bulundu. Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn ise dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Trump'ın söz konusu kararının uluslararası sağlık politikası için hayal kırıklığı yaratan bir aksilik olduğuna işaret etti. Uluslararası kamuoyu ABD'nin söz konusu girişimine tepkili. İngiltere'de yayın yapan The Guardian gazetesinde yer alan bir makalede, ABD liderinin söz konusu girişiminin uluslararası toplumun şüphesini doğruladığı, yani ABD'nin DSÖ'yle diyalog yapmayı hiç düşünmediği, siyasi nedenlerle örgütten çekilme kararı aldığı kaydedildi. Gözlemcilerin belirttiği gibi ABD hükümeti iktidara geldikten sonra "Önce ABD" politikası izleyerek, tek taraflılık politikası izledi. DSÖ'den çekilme kararı da uluslararası anlaşmalardan çekilme dizisinin yeni bir sahnesi. Burada özellikle işaret edilmesi gereken bir nokta daha var. ABD liderinin küresel kamu sağlığının acil taleplerini karşılamak için DSÖ'ye ödenmesi gereken aidatın başka yerlere aktarılacağını açıklaması herhalde yine insanları kandırmak amacıyla uydurulan yeni bir hikaye... ABD, Şubat ayı sonu itibarıyla DSÖ'ye verilmesi gereken aidatın yüzde 70'ini hâlâ vermedi. ABD'de yayın yapan Politico isimli haber sitesinde yer alan bir yazıda, Şubat ayında Beyaz Saray tarafından açıklanan 2021 bütçesinde Kongre'den DSÖ'ye ayrılan bütçenin yarısından fazlasının azaltılmasının talep edildiği belirtildi. Salgının küresel çapta ciddiyetini koruduğu bugünlerde, sözünde durmamayı alışkanlık haline getiren ve durup dururken uluslararası anlaşmalar ile örgütlerden çekilme kararı veren ABD yönetiminin küresel salgınla mücadeleye bütçe ayıracağına kim inanabilir? Şu an ABD'de tespit edilen vakalarının sayısı 1 milyon 800 bine yaklaşırken, ülkede salgından dolayı yaşamını yitirenlerin sayısı da 104 bini buldu.
Washington'un DSÖ ile ilişkileri kesme kararı, ABD'de de sert tepkilere neden oluyor. ABD kamuoyu, yönetimin bu kararının salgınla mücadeleye daha büyük zorluklar getirdiği görüşünde. Politico'daki yazıda, ABD'nin uluslararası işbirliği olmadan COVID-19 salgınına veya başka hastalıklara vereceği tepkilerin gecikebileceği uyarısında bulunuldu. Virüs ülke sınırı tanımıyor. ABD yönetiminin DSÖ ile ilişkileri sonlandırması, ülkedeki izolasyonun uzamasına neden olacak. Öte yandan, ABD örgütten ayrıldı diye DSÖ çalışmaları durmayacak. Amerikan vatandaşlarının sağlığı ve can güvenliği, bazı siyasetçilerin akıl dışı ve bencil kararları nedeniyle daha büyük tehlikelerle karşılaşacak. Hep insan haklarından bahseden Amerikan siyasetçiler, bu durumu nasıl görmezden gelebiliyor? |