Yorum: ABD'nin DSÖ'ye yönelik suçlamalarının hiçbir dayanağı yok |
2020-04-18 15:25:16 cri
|
Zhang Yifu-CRI Haber Merkezi ABD yönetiminin Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) verdiği fonu kesme kararı alması, uluslararası toplumca ABD vatandaşlarının dikkatini başka yere çekmeyi ve kendi sorumluluklarını başkalarına yüklemeyi amaçlayan bir girişim olarak değerlendirildi. ABD liderinin konuya ilişkin basın toplantısında DSÖ'ne yönelttiği suçlamaların hiçbirinin dayanağı yok. ABD, DSÖ'yü görev ihmal etmekle ve virüsün yayılmasıyla ilgili bilgileri saklamakla suçladı. Oysa Çin, 3 Ocak'ta DSÖ'ye COVID-19 salgınıyla ilgili bilgileri bildirmeye başladı. İki gün sonra DSÖ, tüm dünyaya nedeni bilinmeyen zatürre vakalarının ortaya çıktığını duyurdu. 7 Ocak'tan itibaren de tele-konferans yoluyla başta ABD olmak üzere bütün ülkelerin kamu sağlığı işlerinden sorumlu yetkilileriyle salgınla ilgili bilgileri paylaşmaya başladı. Bunun dışında salgını önleme ve kontrol etme sürecinde DSÖ sık sık basın toplantısı yaparak, salgının ciddiyetini anlatmanın yanı sıra profesyonel önerilerde bulundu ve ülkelerin salgınla mücadele eylemleri için koordinasyon sağladı. Ancak ABD bütün bunlara rağmen Ocak ve Şubat aylarında salgınla mücadeleyi ciddiye almadı. ABD, DSÖ'yü Çin'de salgının durumunu objektif olarak değerlendirmek yerine Çin'i savunmakla da suçladı. Gerçekte ise DSÖ, Şubat ayında ABD'li uzmanların da yer aldığı bir uluslararası uzman ekibini derhal Çin'e gönderdi ve ayrıntılı bir rapor yayımladı. Raporda, "Çin salgınla mücadele amacıyla tarihin en cesur, esnek ve aktif önlemleri aldı" ve "dünyanın COVID-19 salgınıyla mücadelesine önemli deneyimler sağladı" şeklinde değerlendirmeler yer aldı. Çin'de salgın bölgelerinde yapılan ziyaretler ve araştırmalara dayanan sonuçlar, objektif ve tarafsızdı. Şu an Çin'de salgını önleme aşamasından salgını hafifletme aşamasına geçildi; üretim ve günlük hayat yeniden düzene girdi. Bu da DSÖ'nün Çin'in salgınla mücadele çalışmaları konusunda yaptığı değerlendirmelerin bilimsel ve adil olduğunu da yansıtıyor. ABD ayrıca, DSÖ'nün salgının ortaya çıktığı ilk dönemde seyahat kısıtlamaları önerisinde bulunmamasını bir felaket kararı olarak nitelendirdi. Aslında dünya kamu sağlığı ve güvenliği alanında en otorite sahibi ve profesyonel uluslararası kuruluş olan DSÖ'nün önerileri, Uluslararası Sağlık Tüzüğü'ne dayanılarak yapılan bilimsel ve objektif tespit niteliği taşıyor. Bu önerilerin ortaya koyulmasında önemli rol oynayan DSÖ Acil Durum Komitesi ise ABD dahil birçok ülkeden bağımsız uzmanlardan oluşuyor. ABD'nin bu girişimi, kendisinin salgını önlemede yaptığı hatalarını ve bu konudaki sorumluluklarını başkalarına atma amacını saklayamaz. Diğer yandan, kısa süre önce gerçekleşen G20 Liderleri Olağanüstü Zirvesi'nde yayımlanan bildiride, tarafların DSÖ'nün salgınla mücadele faaliyetleri arasında koordinasyon sağlama görevinin arttırılmasını destekleme taahhüdünde bulunuldu. Ancak ABD, DSÖ'yü karalamasıyla ve örgüte sağladığı fonu kesmesiyle taahhüdünü ihlal etmiş oldu. Bu son derece sorumsuz ve ahlak dışı bir eylem. Şu an dünya genelinde tespit edilen COVID-19 vakası, 2 milyonu aştı. ABD'nin derhal salgını siyasileştirmeye son vererek, salgınla mücadele için yürütülen uluslararası işbirliğine katılması gerekiyor. |