Wuhan'a giden yardım kolilerinin üzerindeki bayraklar...

  2020-03-13 12:09:45  cri

Dünyamız farklı noktalarda büyük sınamalardan geçiyor. 2020 yılı daha baştan pek çoğumuzun gözünü korkuttu. Avustralya'daki yangın, İran ile ABD arasındaki gerilimin savaş noktasına ulaşması, NBA efsanesi Kobe Bryant'in helikopter kazasında yaşamını yitirmesi, Türkiye'de arka arkaya meydana gelen depremler 2020'nin kötü haberler hanesinde şimdiden geniş yer kaplarken, ilk kez Wuhan'da teşhis edilen yeni tip korona virüsün sebep olduğu hastalığın küresel bir salgına dönüşme riski artırıyor.

Salgına karşı dünya genelinde çarpıcı tedbirler alınıyor. Panama Kanalı'nda geçen tüm gemilere sağlık taraması yapılıyor. Japonya 2 Mart'tan itibaren eğitime ara verme kararı aldı. Suudi Arabistan umre ziyaretlerini askıya almış durumda. Kolombiya'da alınan tedbirleri ihlal edene hapis cezası var. İtalya'nın finansal ve endüstriyel merkezi durumundaki kuzey eyaletlerinde başlayan karantina önlemleri ülke geneline yayıldı.

Salgın hastalık pek çok ülkenin yönetim sistemleri üzerinde ayrı bir sınamaya sebep oluyor. Sadece sağlık kurumları değil, güvenlik birimlerinden turizme, sivil savunma birimlerinden orduya kadar devlet aygıtının pek çok kurumu, salgınla mücadelede seferber ediliyor. Çin bu sınavda kritik bir noktaya gelmiş durumda. Özellikle İtalya, İran ve Güney Kore'de salgının bu ölçekte bir sınamaya dönüşmemesi için yoğun çaba sarfediliyor.

Salgınla mücadele diplomatik beceri de gerektiriyor

Yeni tip korona virüs süreci en başından beri ülkelerin diplomasi becerilerini de kullanmalarını gerektirdi. Salgını önlemede uluslararası işbirliği, sıklıkla tatbikatı yapılan bir uygulama değil. Ancak kriz zamanlarında bu süreçlerin yaşayarak deneyimlenmesi gerekiyor. Ülkeler bir yandan kendi vatandaşlarını korumaya çalışırken, bir yandan salgınla ön cephede mücadele eden ülkelere yardım eli uzatmaya çalışıyor.

Bu süreçte Çin dünyanın pek çok ülkesinden çeşitli yardımlar aldı. Çin'e ilk etapta yardım eli uzatan ülkelerden biri Türkiye oldu. Türkiye zaten insani yardımlar alanında alicenaplığını ispatlamış bir ülke. Pek çok bağımsız araştırma raporuna göre Türkiye dünyanın en çok insani yardım yapan ülkelerinden biri.

Türkiye'nin vatandaşlarını tahliye etmek için Wuhan'a gönderdiği uçak çok sayıda maske ve koruyucu giysi getirdi. TİKA'nın hazırladığı yardım paketlerinin fotoğrafları Çin'in sosyal medya platformlarında paylaşıldı, Türkiye'ye teşekkür mesajları geldi. Pek çok internet kullanıcısı Türkiye'nin "kara gün dostu" olduğunu gösterdiğini yazdı.

Wuhan'a gönderdiğimiz uçağın içi boş gelmesi düşünülemezdi. Bu sadece siyasi bir karar değildir, Türk kültüründe komşuya verilen bir tabağın bile içi boş bırakılmaz, mutlaka ufak da olsa bir ikram komşuyla paylaşılır. Bu bağlamda dış yardımlar, ülkelerin siyasi hesaplarından ziyade kültürel değerlerini gösterir.

Bu noktada şunu da ilave etmek gerekir; salgının en kritik günlerinde vatandaşlarını Wuhan'dan tahliye etmek sadece bir uçak seferi işi değildir; bunun arkasında sağlık bürokrasisinden orduya ve Çin'de görev yapan Türk diplomatlarına uzanan bir operasyon mekanizması var. Bugün gelinen noktada Türkiye, vatandaşlarını tahliye etmiş, Çin'e yardımını sağlamış, şu ana kadar tek bir korona virüs vakası bildirmiş bir ülke olarak, bu süreci en iyi idare eden taraflardan biri oldu.

Koca Yusuf uçağı Çin'e paha biçilmez maddi yardımlar getirmedi. Ancak o yardımların paha biçilemez bir yanı var: Aradan uzun yıllar geçse de o kutuların üzerindeki ay yıldızlı bayraklar, 1 milyar 400 milyon insanın zihninde bir yardım eli olarak hatırlanacaktır.