Yorum: Çin'e yönelik "inkübatör" benzetmesi nereden geliyor?

  2020-02-14 21:59:21  cri

Ren Jie, Sheng Yuhong-CRI Haber Merkezi

Yeni korona virüsünden kaynaklanan salgınla mücadelede Çinlilerin çetin çabaları sonucu ilk sonuçlar alınmaya başlandı. Çin'in ana kesiminde Hubei eyaleti dışındaki bölgelerde yeni tespit edilen vaka sayısı en son 267'yi bularak, son 10 gündeki düşüşünü sürdürdü.

Uluslararası toplum söz konusu sonuca sevinirken, yine bazı çatlak sesler de ortaya çıktı.

Kısa süre önce New York Times'ta "SARS, kuş gribi, yeni korona virüsü: Neden birçok salgın Çin'de patlak veriyor?" başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazıda, Çin, ABD Ulusal Ticaret Komisyonu Başkanı Peter Navarro'nun ifadelerine dayanılarak, "hastalık inkübatörü"ne benzetildi.

20. yüzyılın başlarında 50 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden olan ve "İspanyol Grip Salgını" (Spanish Flu Pandemic) olarak bilinen gribin ilk vakası, ABD'nin Kansas eyaletindeki bir askeri koğuşta görülmüştü. 2009 yılında ABD'de patlak veren H1N1 gribi de, 214 ülkeye ve bölgeye yayılarak, dünya genelinde 300 bin kişinin ölümüne neden oldu. Geçen yıldan bu yana yine ABD'de yaşanan grip, bugüne kadar 12 bin kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı.

Gerek yayılma boyutu, gerekse ölüm sayısına bakıldığında adı geçen salgınların ciddiyeti, şu an yaşanan yeni korona virüsü salgınının çok üstünde. ABD'li bazı siyasetçilerin ve basın kuruluşlarının mantığıyla hareket edildiğinde, "hastalık inkübatörü" etiketinin ABD'ye yapıştırılması gerekiyor. Bütün bu duruma bu şekilde yaklaşılsaydı, ABD toplumu ne düşünürdü?

Bazı ABD'li siyasetçiler ile basın kuruluşları Çin'i ilk kez karalamıyor.

Örneğin, Peter Navarro her gittiği yerde "Çin tehdidi" iddiasını yayıyor. Peter Navarro, "Death by China" gibi kitaplarında Ron Vara isimli Çin'e aşırı düşman bir ekonomistin uydurmalarına yer verdiği için "edepsiz" gibi sıfatlarla eleştirildi. Objektiflik ve adalet arayışında bulunduğunu iddia eden New York Times'ta Peter Navarro'nun mesnetsiz ifadelerine yer verilmesi ABD'deki medya çevrelerini bile şaşırttı.

Aslında Çin'de yeni korona virüsü salgınının ortaya çıkmasından bu yana, bu gazetede birçok sorumsuz yazı kaleme alındı. New York Times'ta kısa bir süre önce salgın bahanesiyle yazılan ve aslında Çin yönetimine saldırmayı hedefleyen bir yazıya, Singapur Başbakanı'nın eşi kendi Twitter hesabından tepki göstererek, "ABD'de yayılan gribin yol açtığı ölümler ne gibi sorunları ortaya koydu acaba?" diye sordu.

Hastalıklar, bütün insanlığın ortak düşmanıdır. Çin ve ABD birçok kez ciddi kamusal sağlık krizlerinin mağduru oldu. Dünya Sağlık Örgütü Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus, Çin'in yeni korona virüsü salgınıyla mücadelede gösterdiği çabalara ilişkin değerlendirmesinde, Çin'in uluslararası salgınla mücadele konusunda yeni bir standart belirlediğini söyledi.

Bu objektif değerlendirmenin tam tersine sahip bazı ABD'li çevreler ise, kibirli ve ön yargılı bir tavırla sürekli Çin'i karalıyor. Demek ki, bu insanlar dünya halklarının can güvenliği ile değil, kendi çıkarlarıyla ilgileniyor. Onların popülarizmi ve ırkçılığı da "dedikodu inkübatörü" olarak isimlendirilmeli.

Portekiz Porto Üniversitesi Rektör Yardımcısı Joao Veloso kısa bir süre önce Çin Medya Grubu'na verdiği röportajda, "Virüsün sınırı yoktur, virüsün yayılması nedeniyle Çinlilere ve Asyalılara karşı ayrımcılık yapılmamalıdır." diye konuştu. Bununla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü yeni korona virüsünün yol açtığı hastalığın ismini COVID-19 olarak belirledi. Bu hareket, salgının ilk ortaya çıktığı bölge ile ilişkilendirilmesinin önüne geçti. Bu, uluslararası toplumda ön yargılı ve ayrımcı eylemlere karşı yapılan bir uyarı aslında.

Ayrıca, uluslararası toplumdan da Çin'e destek sürüyor. İtalya'da Napolili gençler "Çinlileri kucaklama" adlı pop-up etkinliği düzenledi. Japonya'da Çinlilerin geleneksel kıyafetlerinden biri olan cheongsam giyen bir Japon kız, Tokyo sokaklarında Wuhan için bağış topladı. İngiltere'de bir orta okulun öğrencileri "Dünya Sevgi ile Dolu" adlı bir Çince şarkı söyleyerek, Çin'e destek verdi. Bütün bunlar Çinlilerin hafızasından asla silinmeyecek.

Globalleşmenin geliştiği çağımızda, Çin'in salgınla mücadelede bir an önce zafer kazanması durumunda, küresel ekonomi, ticaret, iş seyahati ve personel iletişimi gibi unsurlar da en kısa zamanda doğru yola dönecek ve bu durumda, diğer ülkeler de daha az zarar görecek. Çin zafer kazanırsa, dünya da zafer kazanır.