Yorum: ABD ve İran zıtlaşma kısır döngüsünden çıkmalı

  2020-01-06 20:46:56  cri

CRI: Zhang Yifu

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin Bağdat'ta ABD saldırısında öldürülmesinden sonra, İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan üst düzey komutan General Gholamali Abuhamzeh, "Körfez'deki yaklaşık 35 ABD hedefi ve İsrail'in Tel Aviv kenti menzilimizde yer almaktadır" dedi.

ABD tarafıysa, eğer İran ABD personeline veya üslerine saldırırsa 52 İran hedefine hızlı ve şiddetli bir karşılık verileceği konusunda uyardı. ABD ve İran arasındaki çelişkiler, bir kez daha uluslararası toplumun endişelenmesine neden olan bir kısır döngüye girdi: Dürtüsel ve dar görüşlü kararlar her zaman Ortadoğu'daki "barut fıçısı"nı patlatabilir

ABD-İran ilişkilerinin uzun bir anlaşmazlık geçmişi vardır. Süleymani'nin öldürülmesi, bu tehlikeli duvardaki yeni bir çatlaktır. 1950'lerde sömürgeciliğin önlenmesi dalgasında İran başbakanı Muhammed Musaddık, petrol endüstrisinin millileştirilmesini sağlamak suretiyle İngiliz ve Amerikan çıkarlarına zarar verdi. Ağustos 1953'te ABD, Musaddık rejimini bir darbe ile devirdi ve Kral Muhammed Rıza Pehlevi'yi destekledi. Bu ABD-İran ilişkilerinin çöküşünün tohumlarını attı. 1979'da İran'daki İslam Devrimi Pehlevi hanedanlığını devirdi. Sonuç olarak, ABD-İran ilişkileri onlarca yıl süren zıtlaşmaya girdi. Günümüzde İran toplumunun önemli bir kısmı ABD yaptırımları altında büyümüştür. Süleymani'nin ölümü şüphesiz kamuoyunu hareketlendirdi. Ülkenin temel çıkarlarının sağlanması ön koşulunda kamuoyu baskısının nasıl çözüleceği, İran'ın karşı karşıya olduğu büyük bir sorundur.

Tarih, tek taraflı olarak güç ve aşırı baskı kullanımının sonuçsuz olacağını defalarca kanıtlamıştır. Batı Asya ve Kuzey Afrika'da kaosun ortaya çıkmasından bu yana, Ortadoğu ve Körfez bölgelerindeki durum da çalkantılıdır. Bazı Batılı ülkelerin desteklediği hükümet karşıtı güçler, dünya düzeninin saçaklarında vahşice büyüyerek giderek aşırıcı ve terörist hale geldi. IŞID örgütünün ortaya çıkması da ABD'nin terörle mücadele politikasının başarısızlığını simgeledi.

Bu bağlamda, Suriye'nin önemli bir müttefiki olarak kabul edilen İran, Suriye ve diğer ülkelerdeki bazı güçlerle terörle mücadeledeki işbirliğini güçlendirmektedir.

Bununla birlikte, İran, bu fırsatla Irak dahil "Şii Hilali" olarak anılan bölgede etkisini genişletti. İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü'nün de İran'ın bu genişleme sürecindeki öncü bir güç olarak ABD'nin çıkarlarına meydan okuduğu görülmektedir. ABD, Nisan 2019'da egemen bir ülkenin silahlı gücü olan İran Devrim Muhafızları Ordusu'nu terör örgütü listesine alıp İran'a yönelik aşırı baskıyı güçlendirdi. Böylece ABD ve İran ilişkileri daha da gerginleşti.

Bununla birlikte, İran ve İran nükleer sorununa ilişkin altı ülke (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında Temmuz 2015'te varılan kapsamlı anlaşma geriledi. ABD'nin Mayıs 2018'de tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesinin ardından, bir zamandır yumuşak iniş görülen İran nükleer sorunu yeniden ateşlendi.

Kasım Süleymani öldürüldükten sonra, İran hükümeti, nükleer anlaşmadaki tüm taahhütlerini askıya aldı ve santrifüj sayısında hiçbir sınırlamaya gitmeyeceğini açıkladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün işaret ettiği gibi, dış unsurlardan dolayı İran, nükleer soruna ilişkin anlaşmayı uygulamayı azaltmak zorunda kalsa bile, itidalini koruyarak tam ve etkili bir şekilde anlaşmayı uygulama iradesini açıkça ifade etmiştir.

Öte yandan, uluslararası toplum da ABD ve İran'ın temkinli davranması çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, sözcüsü aracılığıyla, dünyanın başka bir Körfez savaşını daha kaldıramayacağı konusunda uyardı. Fransa, Almanya ve İngiltere liderlerinden Ortadoğu bölgesine yönelik yapılan ortak açıklamada, tüm tarafların temkinli ve sorumlu davranması gerektiği bildirildi.

Ortadoğu durumu son derece hassas ve karmaşıktır. Askeri yolların bir çıkış yolu yoktur ve aşırı baskı bir işe yaramaz. Tüm taraflar siyasi zekalarını tam anlamıyla kullanmalı ve kısır çatışma çemberinden kurtulmak için diyalog yoluna dönmelidir.