Çin'in "yeniden eğitim kampları"nda gerçekte neler yaşanıyor?

  2020-01-03 15:50:47  cri

Batı'daki pek çok kişi, Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde terörizmle mücadele etmek yerine "etnik baskı" uyguladığına inanıyor. "Yeniden eğitim kampları" iddiası da bu konudaki en yeni örnek. Bu görüşler, büyük ölçüde Batı kaynaklarından geldikleri, ciddi şekilde kusurlu ve zararlı oldukları gibi, bilgilendirici olmayan rapor ve çalışmalara dayanmalarıyla dikkat çekiyor. CGTN muhabiri Wang Guan, Xinjiang'ın derinliklerine doğru yaptığı seyahatte bu önyargıları araştırdı.

Xinjiang'da bulunan sözde "yeniden eğitim kampları" nda aslında neler yaşanıyor?

Dini baskı mı, yoksa eşi benzeri görülmemiş bir radikalleşmeyi önleme çabası mı var?

Bütün cevaplara ben de sahip değilim, ama anlamak istiyorum. Xinjiang'ı dolaşarak söz konusu eğitim programlarına katılmış kursiyerlerin izini takip ettik.

Yeniden eğitim merkezinde resim becerilerini mükemmelleştiren ve şimdi bir galeride çalışan 33 yaşındaki sanatçı Ablizkari Ubul ile buluştuk.

Otelcilik sektöründe çalışan 30 yaşındaki Zöregül Hüsen ile bir araya geldik.

Çincesini geliştiren ve şimdi emlakçılık yapan 26 yaşındaki Rukiye Yakup'u bulduk.

Ve bir restoranda kasiyer olarak çalışan 23 yaşındaki Alinur ile görüştük.

Xinjiang'dan bir yetkilinin bize aktardığına göre, bu kişilerin tamamı söz konusu eğitim kurumlarından mezun oldu.

Şimdi geriye baktığımızda, dünyanın büyük bir kısmının Xinjiang'daki yeniden eğitim merkezlerine karşı olduğu düşünülebilir, değil mi?

Yanlış...

Evet, 22 Batı ülkesi ve Japonya, Birleşmiş Milletler'e Çin'in Xinjiang'daki sözde "kampları"nı eleştiren bir mektup yazdı.

Ancak Müslüman nüfusun çoğunluğu oluşturduğu 54 ülke, Çin'in Xinjiang'daki aşırıcılıkla mücadele çabalarını savundu. Bu ülkeler, ayrıca Çin'in bölgede kalkınma politikası uyguladığını ve "Müslüman vatandaşlara gösterdiği hassasiyet"ten övgüyle söz etti.

Bunun da bir anlamı olsa gerek.

Çin, en az 35 bin cami inşa etti. Cami sayısı, Fransa'da 2 bin 300, Amerika'da 2 bin 106 ve İngiltere'de bin 600 ile sınırlı kaldı.

Kişi başına düşen cami sayısında ise Çinli Müslümanlar Batı'da yaşayan dindaşlarının sahip olduğu cami miktarından üç kat fazlasına sahipler.

Bu da "gösterilen hassasiyetin" gerçek olduğunu ortaya koyuyor.

Çok sayıda haberde de bölgedeki birçok caminin yıkıldığı söylendi. Fakat, Kaşgar İdgâh Camisi İmamı Mehmet Cuma, bazı camilerin yıkıldığının doğru olduğunu, bu camilerin tamir edilemeyecek derecede harap olduklarını ve her an yıkılma tehlikesi bulunduğunu aktardı. Mehmet Cuma, ayrıca yıkılan camilerin yerine yeni camiler yapıldığını da belirtti.

İmam Mehmet Cuma'ya göre, her köyde, insanlar istedikleri zaman camilere giderek namaz kılabilirler.

Bunların hepsi perspektifle alakalı. Batı'daki birçok kişi hâlâ Çin'de İslamofobinin gerçek, ancak terörizmin gerçek olmadığı yönünde bir izlenime sahip.

Anlıyorum.

Ben, 8 yıl ABD'de gazeteci olarak çalıştım. Sözde "etnik baskıyı" ön plana çıkaran fakat Çin'deki terörizmi önemsiz gösteren Batılı hikâyelerin gücünün hakkını teslim ediyorum. Ancak problem şu ki, bu bir çifte standart.

Örneğin, ben her fırsatta ABD'li yetkililere Çin'deki terör saldırılarını sordum. 2014'te Kunming'deki tren istasyonu saldırısından sonra onlara sorduğum köşeye sıkıştırıcı sorulara kadar terörizm ifadesini kullanmaktan sürekli kaçındılar.

Peki, ABD bu saldırıları nasıl tanımlıyor?

ABD Ulusal Eski Güvenlik Danışmanı Susan Rice, "Biz terörün her türünü kınama noktasında hep çok açık olduk. Bu saldırıları kınadık." diyor ve ekliyordu: "Bunları terör saldırısı olarak tanımlıyoruz."

Ancak Batı medyası henüz buna ayak uydurmuş değil.

2015 yılında Fransa'daki Charlie Hebdo saldırısıyla ilgili ilk 30 haberden 25'inde "terör saldırısı" ifadesi kullanılırken, Kunming ile ilgili haberlerde ise bu ifade sadece iki kez kullanıldı.

Ve çok nadiren kullanılan "terör saldırısı" ifadesi hep tırnak içine alındı.

Ama durun, Çin yalnız değil...

Harvardlı bilim insanı Sean Darling-Hammond'ın yaptığı bir araştırmada, Kasım 2015'te Paris, Beyrut ve Bağdat'ta neredeyse eş zamanlı olarak saldırılar meydana geldiği gösterildi.

Araştırmaya göre, Bağdat'taki saldırıyla ilgili 392, Beyrut'taki saldırıyla ilgili bin 292 ve Paris'teki saldırıyla ilgili 21 bin makale yayımlandı.

Aynı yıl dünya genelinde terörizm nedeniyle hayatını kaybeden her Batılı için 665 haber yapılırken, Batılı olmayan terör kurbanları için sadece 60 haber yapıldı.

Yani, gelecek sefer eğer biri size Çin'in terör sorunu olmadığını, sadece İslamofobi meselesi olduğunu söylerse ona bu bilgiyi nereden edindiğini sorun.