Yorum: Diyalog ve işbirliği için önyargılardan vazgeçilmeli

  2019-10-25 10:45:43  cri

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence dün Woodrow Wilson Araştırma Merkezi'nin etkinliğinde Çin ile ilgili ticaret, askeri işler, insan hakları ve din alanlarını kapsayan bir konuşma yaptı. Konuşmasında, "ABD'nin Çin'i yeniden yapılandırması" konseptini yineleyen Pence, "özgürlük ve demokrasi" bahanesiyle Çin'e karşı asılsız suçlamalarda bulunmaya devam etti. Diğer yandan, ABD'nin Çin ile diyalog ve işbirliği sinyalini de yansıtan konuşmanın genel tonunda bir yumuşama dikkat çekti.

ABD'nin "Çin'i yeniden yapılandırma" konsepti, gerçeklere ciddi şekilde aykırı olduğu gibi iki taraf arasında kazan-kazan odaklı ticari ve ekonomik ilişkilere zarar veriyor. Son 40 yılda Çin ve ABD, birbirinin önemli ticaret ortakları ve yatırım hedef ülkeleri haline geldi. ABD-Çin Ticaret Konseyi'nin raporuna göre, 2009-2018 döneminde sadece ABD'nin Çin'e gerçekleştirdiği ihracat sayesinde ülke genelinde 1 milyon 100 binden fazla iş fırsatı sağlandı. ABD'deki sermaye, teknoloji ve piyasa, Çin'in kalkınması ve Çin halkının yaşam seviyesinin yükseltilmesinde önemli rol oynadı. Tabii Çin'in kalkınmasını sağlayan en temel etken reform ve dışa açılma ile Çin halkının çalışkanlığı ve yoğun çabaları. ABD'nin "Çin'i yeniden yapılandırma" konsepti, tarih vizyonundan yoksunluğu ifade ettiği gibi gerçeklerle de ters düşüyor.

ABD'deki bazı siyasetçiler, kendilerini "insan hakları koruyucusu" ilan ederek Çin'i Xinjiang politikası konusunda sık sık eleştiri yağmuruna tuttular. ABD Başkan Yardımcısı Pence, adı geçen konuşmasında Çin hükümetinin, kendi vatandaşlarının insan haklarını ve inanç özgürlüğünü çiğnediğini iddia etti. Aslında, Çin hükümetinin Xinjiang'da toplumsal istikrarı korumak ve teröristlere darbe indirmek maksadıyla yasalar doğrultusunda aldığı tedbirler, bölgede yaşayan etnik grupların insan haklarını azami derecede korumaktadır.

İstatistiklere göre Xinjiang'da 24 bin 400 cami bulunuyor. Bu, 530 Müslümana bir cami düştüğünü gösteriyor. Xinjianglıların inanç özgürlüğü de yeterince koruma altında. Çin'de herhangi bir kişi veya grubun din ve inanç özgürlüğü kisvesi altında toplumsal düzeni bozmasına asla izin verilmeyeceğidir.

Konuşmasında Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nin durumuna da değinen Mike Pence, ABD'nin şiddet yanlısı eylemcilere desteğini açık bir tutumla sergiledi ve Çin'in içişlerine karışmaya kalkıştı. Bu da uluslararası hukukun ve uluslararası ilişkilerin temel kurallarının ihlalidir.

Dikkate değer bir nokta da Pence'in konuşmasında ABD'nin Çin'den tamamen uzaklaşacağı iddiasını net bir şekilde yalanlaması. Pence, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin ile birinci etapta ticari sözleşmeye varılacağına inandığını ileri sürdü. Ancak Pence, konuşmasında Hong Kong'daki gelişmeleri ticari sözleşme ile ilişkilendirmeye çalıştı ve Çin'in dünyadan gittikçe kopmayı tercih ettiğini iddia etti.

Pence'in çelişkilerle dolu konuşması, bir yandan ABD'nin diyalog ve işbirliği niyetini ortaya koyuyor, öbür yandan da Çin'i baskılamaya ve ABD'nin sorumluluklarından sıyrılmasını meşrulaştırmaya çalışıyor.

Çin ve ABD'nin çeşitli alanlardaki değişim, işbirliği ve çıkar kaynaşması gittikçe yoğunlaşmakta. Kısa süre önce Beijing'de sona eren Xiangshan Forumu'nda ABD yetkilileri, ülkelerinin Çin'den uzaklaşmaya kalkışmayacağını bildirdiler. Bu durum, Çin-ABD ilişkilerinde rasyonel seslerin de yükseldiğini ifade ediyor. Ancak, ticari anlaşmazlıklar siyasileştirilmemeli, aksi halde sorunun çözümü daha da zorlaşır.

Dünya Bankası'nın dün yayımladığı 2020 İş Ortamı Raporu'nda Çin, iş ortamının elverişliliği bakımından 190 ülkenin yer aldığı sıralamada 15 basamak yükselerek 31. oldu. Bu, Çin'in dünya ile kucaklaştığını gösteren en yeni kanıt.

Şu an Çin ve ABD arasındaki ticari görüşmeler kritik bir aşamaya girdi. Bu noktada, iki ülke arasındaki önyargılar ve anlaşmazlıklar azaltılmalı, rasyonel sesler ve görüş birlikleri çoğaltılmalı. Anlaşmazlıklar bir kenara bırakılarak, aynı yönde adımlar atılmalı. İki ülke, karşılıklı saygı ve eşitlik temelinde fikir ayrılıklarını kontrol altına almalı, çifte kazanç temelinde işbirliğini genişletmeli, böylece hem Çin'e, hem ABD'ye ve hatta tüm dünyaya yarar getirilmelidir.