Çin'de ekonomik küreselleşme kararlılıkla ilerletilecek

  2019-10-03 17:02:33  cri

Xu Yanqing, Xu Qingduo-CRI

Bo Sophea, Kamboçya'da yaşıyor. Son yedi yıl içinde yeni bir daire ve bir motosiklet satın alan Bo Sophea'nın her iki çocuğu da iyi bir eğitim alıyor.

Sihanoukville Özel Ekonomi Bölgesi'nde faaliyet gösteren bir Çin şirketinde çalışan Bo Sophea, şu anki yaşamından gayet memnun.

Çinli ve Kamboçyalı girişimciler tarafından 2008 yılında kurulan Sihanoukville Özel Ekonomi Bölgesi'ne kısa süre içinde çok sayıda Çinli şirket yerleşti. Bölge, Çin'in dışa açılmak suretiyle kalkınma fırsatlarını dünyayla nasıl paylaştığının da küçük bir modeli niteliğinde.

70 yıl önce Çin Halk Cumhuriyeti yeni kurulduğunda, halk son derece yoksul, sanayi ve tarım oldukça zayıftı. Çin halkı, kendi gücüne dayalı çetin bir mücadele ile özellikle de reform ve dışa açılma politikasının uygulanması sonrasında tarihte eşi görülmemiş bir kalkınma mucizesi yarattı.

Geride bırakılan 70 yılda, Çin'in toplam dış ticaret hacmi 4 bin kat büyürken, yurt dışından çektiği sermaye miktarı 2 trilyon 100 milyar ABD Doları'nı aştı.

Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne girmesinden sonra ekonomi büyük canlılık kazanırken, yabancı yatırımcılara yönelik negatif listeler kısaltıldı, teknolojik inovasyon ve ürün yenileme alanlarına yatırım yapılması teşvik edildi.

Çin'in dışa açılmasından tüm dünya büyük yarar görüyor. Çin, 2006 yılından itibaren dünya ekonomisine en büyük katkı sağlayan ülke konumunda.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Eski Başkanı Christine Lagarde, Çin'in dışa açılmasının dünyaya fırsatlar getirdiğine dikkat çekerek, Çin'in hem "dünyanın pazarı", hem de "dünyanın fabrikası" olduğunu ifade etti. Lagarde, Çin'in ihraç ettiği ürünlerin piyasadaki talebi karşıladığı gibi, ithalatçı ülkelerin vatandaşlarının masraflarını azaltarak bu ülkelerdeki enflasyon baskısını düşürdüğünü ifade etti.

Çin'in yurt dışına yaptığı yatırımlar da küresel ekonominin büyümesinde önemli rol oynuyor. Son 70 yılda, Çin'in dış yatırımları sıfır düzeyinden 100 milyar dolara çıkarak hedef ülkelerin istihdam durumuna ve vergi gelirlerine büyük katkı yaptı.

SOAS University of London'a bağlı Afrika Çalışmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan bir araştırma raporunda, Etiyopya'da faaliyet gösteren Çinli şirketlerde çalışanların yüzde 90'ını yerel halkın oluşturduğu, bu şirketlerin kıtada büyük istihdam fırsatları yarattığı belirtildi.

Daha da önemlisi, 70 yıldır süren çetin arayışın getirdiği birikim, bilhassa reform ve dışa açılma döneminde elde edilen başarılar, gelişmekte olan diğer ülkelerin modernleşmesi için de paha biçilemez bir tecrübe anlamı taşıyor.

Peru'nun eski Beijing Büyükelçisi Juan Carlos Capunay Chavez, Çin hükümetinin halkın gıda ve giyim ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, kapsamlı bir refah toplumu inşa ettiğini kaydetti. Chavez, Çin ekonomisinin başarılarında, gelişmekte olan ülkeler için öğrenmeye değer çok şey bulunduğunun altını çizdi.

Diğer yandan, son yıllarda, Çin ekonomisi ile dünya ekonomisi arasında etkileşimde yeni eğilimler ortaya çıkıyor.

Mckinsey Global Institute tarafından temmuz ayında yayımlanan raporda, 2000-2017 yılları arasında küresel ekonominin Çin'e bağımlılık endeksi 0,4'ten 1,2'ye yükselirken, Çin'in küresel ekonomiye bağımlılık endeksi ise 2007 yılında 0,9 iken 2017'de 0,6'ya düştü. Küresel ekonomi, Çin'e git gide daha fazla ihtiyaç duyarken, Çin ise ekonomisinin itici gücünü iç talebe dayandırarak küresel ekonomiye bağımlılığını azaltıyor.

Bununla birlikte Çin'in dışa açılmasında yeni bir döneme giriliyor. Dışa açılma artık ticari faaliyetlerle sınırlı olmayacak; ağırlık, artık kurallara saygı gibi kurumsal düzenlemeler üzerinde olacak.

Mart ayında Çin'de "Yabancı Yatırımlar Kanunu" onaylandı. Yabancı girişimcilerin fikri mülkiyet haklarının ve teknolojilerinin korunması, yerel girişimcilerle eşit muameleye tabi olmaları ve negatif liste yönetimi gibi meseleler için açık kuralların yazıldığı söz konusu kanun, kurumsal şeffaflık için atılan önemli bir adım olarak da değerlendiriliyor.

Kuşkusuz, Shenzhen'in Çin'e özgü sosyalizmin öncü pilot bölgesi olması, Shanghai Serbest Ticaret Bölgesi'nin genişletilmesi ve altı yeni serbest ticaret pilot bölgesinin belirlenmesi de kurumsal açıklık için yeni platformlar sağlıyor.

Çin'in 5 bin yıllık tarihinde elde edilen tecrübeler ışığında açıklığın gelişmeyi hızlandırarak refahı artırdığını, içe kapanmanın ise gelişmeyi yavaşlattığını söylemek yanlış olmaz. Çinliler, bu tarihî kuralı çok iyi kavramış durumdalar. Bunun için de ticarette korumacılık ve tek taraflılık gibi ters yönlü rüzgârlar ne kadar şiddetli eserse essin, Çin dışa açılma yolunda kararlı adımlar atmaya devam edecek.