Yorum: "Çin mucizesi" dünya için daima bir fırsattır

Çin halkı kendi imkânlarıyla verdiği çetin mücadele sayesinde gelişmiş ülkelerin yüzlerce yılda kat ettiği mesafeyi birkaç on yıl içinde tamamladı. Çin, insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir gelişme mucizesi yarattı, dünya barışı ve kalkınmasına dinamizm sağladı.

Dünyanın en büyük gelişmekte olan ülkesi olarak Çin, kendi yolunda ilerlemede ve kendi işini yapmakta kararlı, bu da dünya barışı ve kalkınmasına en büyük katkıdır. Ultra geniş topraklara sahip bir ülke olan Çin'in barışçı yolla modernleşmeyi ilerletmesi, hiç kuşkusuz dünyaya her yönden olumlu etki getirecektir.

Bağımsız ve barışçı dış politika uygulamaktan, Hindistan ve Myanmar'la barış içinde bir arada yaşamaya dair beş ilkeye ve insanlığın kader ortaklığını oluşturma düşüncesine kadar Çin'in bir dizi önemli fikir ve inisiyatifi ortaya koyması, uluslararası ilişkilere dinamizm enjekte ettiği gibi küresel yönetişim reformunu da hızlandırdı.

Çin, uzun yıllardır küresel ekonomik büyümeye yaklaşık yüzde 30'luk katkısını sürdürüyor. Ülkenin kırsal bölgelerindeki yoksul nüfus 1978'de 770 milyon iken, 2018'de 16,6 milyona kadar indi. Bu, insanlığın yoksulluğu azaltma tarihinde bir mucize olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca 166 ülke ve uluslararası örgüte yaklaşık 400 milyar yuan fon sağlayan Çin, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi arasında barışı koruma birliklerine en çok asker gönderen ülke konumunda. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Çin'in, dünya ekonomisinin "güç kaynağı", barış ve güvenlik "sağlayıcısı", işbirliği ve karşılıklı yararın "itici kuvveti" olduğunu söylemek mümkün.

"Dünya iyiyse, Çin de iyi olur; Çin iyiyse, dünya daha iyi olur." Bu, son 70 yıl içinde Çin'in gelişme uygulamalarıyla kanıtladığı bir gerçek. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in dediği gibi: Tarih, Çin'in kalkınmasının sadece engellemez bir tarihsel eğilim olmakla kalmayıp aynı zamanda insanlığın ilerlemesine büyük katkı sağlayacağını kanıtlayacaktır.