"Batı medyası turuncu devrimi nasıl destekliyor?"

  2019-09-12 19:46:25  cri

Son birkaç aydır Hong Kong'da gerçekleşen yasa dışı sokak eylemlerinin büyümesinde, bulunduğu köşeden gözünü dikmiş ve tam da körükleyebileceği böyle bir kargaşa arayan Batı medyasının rolü oldukça büyük. Soğuk Savaş'tan bu yana Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ya da Avrupa ülkelerinin kendileri için potansiyel rakip yahut tehlike olarak gördükleri bölgelerde uyguladıkları, "karıştır, manipüle et, büyüt, körükle" stratejisi Hong Kong'daki Batı medyasının tutumlarında da kendini açıkça gösteriyor. Shen Yi, Global Times için kaleme aldığı makalesinde bu noktayı her yönüyle gözler önüne seriyor.

2019 yazından bu yana Hong Kong'da, medya üzerinde de derin bir deneyim bırakan turuncu devrimin canlı draması sahneleniyor. Hong Kong ve bazı Batı medyası kurumları gündem belirleme ve içerik kontrolünde tam rol oynadılar ve bilgi akışını hem geleneksel hem de yeni medya yöntemleriyle etkili bir şekilde şekillendirdiler. Tipik bir sokak isyanı, "şiddet içermeyen ve iş birliği yapmayan" bir hareket ve demokratik bir mücadele olarak sunuldu ki bu özellikler Batı'da oldukça kolay pazarlanabilir.

YALAN HABERİ BATI MEDYASINDAN AL

Taraflı medya kuruluşları, bu turuncu medyadaki "işin aslını anlatıcı" rolleriyle kendilerine güvenen izleyicilerini tehlikeli bir bilgi kozasına sokuyorlar. Böyle bir kozaya hapsedilmiş izleyiciler bilgiye sadece belirli bir ideoloji perspektifinde erişebilir ve sadece sansürlenmiş, uyarlanmış gerçekleri görebilir.

BUNU SOĞUK SAVAŞ'TAN BUGÜNE HEP YAPIYORLAR

Medyanın, özellikle de Batı medyasının özel rolü, derin tarihi kökenlere dayanıyor. Soğuk Savaş boyunca Batılı medya kuruluşları, özellikle Batı'nın liberal ideolojisinin Sovyet bloğuna pazarlanması konusunda ulusal çıkarların birer gönüllü gözcüleri olarak hareket ettiler. Batılı ülkelerin diplomatik ve istihbarat teşkilatlarıyla gizli ve yıkıcı operasyonları yürütme konusunda iş birliği yaptılar.

Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana, sivil toplum örgütleri, ulus ötesi eylem ağları, geleneksel medya ve yeni medya tarafından oluşturulan turuncu devrimin operasyon mekanizması Yugoslavya, Mısır, Libya ve Suriye dâhil birçok ülke ve bölgede turuncu devrimlerin başlatılmasında rol oynadı.

Hegemonik güçler ile medya oligarşileri arasındaki çatışma bu süreçte çok önemli bir rol oynadı. Hegemonik bir ülke için, geleneksel ve yeni medyalar arasındaki, özellikle de bilgi taraması ve içerik sansürü konularındaki gönüllü iş birliği, diplomatik stratejiye destek sağlamıştır. Medya oligarşileri için hegemonik güçlerin el birliği yapması küresel medya pazarında büyümelerine yardımcı olabilirken öte yandan bu tür bir çarpışma mekanizması kurnaz, sofistike ve tehlikelidir.

İşte bu medya kuruluşları, Hong Kong'daki olaylar sırasındaki tavırlarında da bahsedilen tavırlarını tam olarak göstermeyi sürdürdü.

AYNI "OYUNU" HONG KONG'DA DA OYNUYORLAR

Öncelikle Batı medyası gerçekleri bir kez daha filtreledi. Batılı muhabirler sokak isyanlarında çetelerin yanında durdu, objektiflerini sadece vereceği "seçilmiş" bilgi için ihtiyacı olan görüntüyü yakalayacağı kadraja çevirdi ve daha sonra haberlerinde ve analizlerinde tüm gerçek bilgilerin sansürlendiği bir bilgi ortamı yaratarak bu video veya fotoğrafları medya platformları üzerinden paylaştı. Tam bu noktada sosyal medya platformu sahiplerinin de Avrupa ülkelerinden ve ABD'den gelen siyasal baskıların altında bu sansürler mekanizması ile iş birliği yaptığını belirtmek gerekiyor.

Yukarıda genel bir çerçevesi çizildiği üzere, geleneksel Batı medya organları veya sosyal medyanın haber, analiz ve yorumları gerçekte orada olanlardan ziyade yine filtrelenmiş gerçeklere odaklanıyor. Gerçekleri çarpıtmak için gereken kriterleri belirleyenler, bu kriterlere uygun hikâyeler anlatmak için de iş birliği yapıyor. Tekelleşmiş medya platformlarında birçok öznel bilgi, "nesnel, rasyonel ve tarafsızmış" gibi sunularak yayınlandı.

BU YALANLAR HEP DAHA FAZLA KÂR AŞKINA SÖYLENİYOR

Üçüncü olarak, bu medyanın siyasal gücü elinde tutmak ve bu mevcut gücü sürekli olarak artırmak için ajanlarla iş birliği yaptığı bir gerçektir. Soğuk Savaş'tan sonra, Batı ana medyası kendi söylem güçlerini genişletmek, yoğunlaştırmak ve pekiştirmek amacıyla Batı'nın dışındaki bölgelerde turuncu devrimi tanıtmak ve yaymak için sürekli olarak çaba sarf ettiler. Bu çabaların temelinde tekelleşmiş medya oligarşilerinin kâr etme taleplerinin sürmesi yatıyor. Birçok akılsız uzman ile sorumsuz medya kuruluşu, kısa vadede kâr etmeye devam etmek için Avrupa ülkeleri ile ABD'nin birer gönüllü temsilcisi oldu.

Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton,13 Ağustos'ta attığı bir tweet ile dünyaya sözde "internet özgürlüğü dersi vererek, "Hepimiz bugünlerde demokrasi, baskıdan kurtulma, özgürlük ve hayallerindeki dünya için mücadele eden Hong Kong halkıyla dayanışma içinde kalabilir miyiz?" ifadelerini kullanmıştı. Clinton'ın bu tweet'ine bir internet kullanıcısının yanıtı ise şöyle oldu: "Hayır, lütfen dayanışma içinde kalmayın. En son diğerleriyle dayanışma içinde durduğunuzda Libya, Suriye, Irak, Yemen… Hepsi yandı."

Batı ana akım medyasının yarattığı hayallerden uyanmak oldukça önemli. Turuncu devrime aktif olarak katılan bu medyanın yaptıkları tarihe not düşülecek ve bunu hiçbir güç engelleyemez.