Yorum: ABD, "kur manipülasyonu" konusunda çifte standart uyguluyor

  2019-08-09 12:05:48  cri

Xu Yanqing, CRI Haber Merkezi

ABD Hazine Bakanlığı, kısa süre önce kendi belirlediği kur manipülatörlüğüne ilişkin kriterlere uymamasına rağmen Çin'i "kur manipülatörü" ilan ederken, diğer yandan da FED'e faiz düşürme baskısını sürdürdü. Böylece, ABD rakiplerine zarar vermek amacıyla bir kez daha çifte standart uygulamış oldu.

ABD uzun zamandan beri, doların uluslararası rezerv konumundan faydalanarak, döviz kurunu Amerikan hegemonyasını korumak için bir araç olarak kullanıyor. Çin'de, 1994'te RMB döviz kuru oluşum mekanizmasında reformlar başlatılmasından bu yana, RMB döviz kurunun piyasalaşma derecesi sürekli yükseldi. Buna rağmen, bazı ABD'li kesimler sürekli Çin'e baskı yaparak, RMB döviz kurunun esnekliğini arttırmayı talep etti.

ABD son zamanlarda tek taraflılık politikası izliyor ve Çin'le ticari sürtüşmeyi sürekli tırmandırıyor. Bütün bunlar küresel finans piyasasındaki dalgalanmaları iyice yoğunlaştırdı. Böyle bir zeminde, RMB döviz kurunun esnekliği, piyasadaki arz-talep etkisi temelinde belli ölçüde arttı ve böylece RMB döviz kurunda bazı dalgalanmalar ortaya çıktı. Ancak sonuç olarak, yine ABD'li bazı sesler ne konuştuklarını unutup, Çin'i kur manipülasyonu yapmakla suçladı. Söz konusu çelişkiler insanları şaşırtıyor.

Gel gelelim, geçen bir sene boyunca ABD'de bazı kesimler faiz indirerek, dolar kurunun düşmesini sağlamak için FED'e sürekli baskı yaptı. Bu nedenle, koşullar olgun olmamasına rağmen FED 31 Temmuz'da mecburen faiz indireceklerini açıkladı.

FED'in son 10 senede ilk defa faiz indirmesine karşı, bankanın dört eski başkanı Paul Volcker, Alan Greenspan, Ben Bernanke ve Janet Yellen tarafından The Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan ortak imzalı mektupta, "ABD, bağımsız bir FED'e ihtiyaç duyuyor" vurgusu yapılarak, ABD'nin para politikasının kısa vadeli siyasi baskıdan etkilenmemesini güvence altına alma çağrısında bulunuldu.

Ne var ki, bahsi geçen söz konusu kesimler bunu duymazdan gelerek, FED'den faizi "daha güçlü ve daha çabuk" indirmesini talep ediyor. FED'e yönelik bu açık siyasi baskı eylemi ise gerçek anlamda bir "kur manipülasyonu" olmalı.

Çin, G20 Zirvesi'nde döviz kuru konusunda verdiği taahhütleri daima yerine getirerek, döviz kurunu asla politik bir araç haline getirip, ticari sürtüşmeleri göğüslemek için kullanmadı ve kullanmayacak. Çünkü Çin'in sözde "kur manipülasyonu yaparak haksız rekabet avantajı edinmesi" gibi bir ihtiyacı bulunmuyor.

Çin, uluslararası arenadaki rekabet avantajını kur manipülasyonu yoluyla değil, hesaplı ve kaliteli ürünlerle kazandı. Çin, dünyadaki en kapsamlı endüstriyel zincire sahip. Çin'in tedarik zinciri konusundaki avantajı da büyük. Birçok Amerikan ithalatçı için Çin ürünlerinin yeri doldurulamaz.

Öte yandan, sözde kur manipülasyonu şeklindeki suçlama, aslında Çin ekonomisinin hızlı büyümeden nitelikli büyümeye geçişine de uygun bir adım değil. İç tüketim artık Çin ekonomisinin en büyük itici gücü haline geliyor. İç tüketimin ekonomik büyümeye yönelik katkı oranı, bu yılın ilk yarısında yüzde 60'ı aştı. İhracatın Çin ekonomisinin büyümesine yönelik katkısı ise çok sınırlı. Çin'in uluslararası toplum tarafından sorgulanma riskine rağmen sadece ihracat için döviz kurunu düşürmesi gerekmiyor. Üstelik RMB döviz kurunu bilerek düşürmek, Çinli işletmelerin büyüme tarzını değiştirerek piyasadaki rekabet gücünün artmasına fayda sağlamadığı gibi, piyasaya yönelik güveni de etkileyebilir.

Kısacası, RMB değerinin düşmesi Çin'in kendi çıkarlarına hiç uygun değil. Çin ekonomisinin sağlam temelleri, RMB döviz kurunun makul ve dengeli seviyede korunmasına güçlü bir destek sağlıyor. Bir takım ABD'li kesimlerin çifte standartla Çin'e kur manipülasyonu iftirası atması, Çin ekonomisine zarar vermek yerine, ABD'nin uluslararası toplumdaki prestijine zarar verecek.