YORUM: ABD baskı yöntemlerini bırakmalı, zira işe yaramadığı görüldü

  2019-07-31 11:18:48  cri

Çin ve ABD ticaret heyetleri dün Shanghai'da yeniden müzakere masasına döndü. Ancak Amerikan yönetimi halen tarife politikasının Çin'i taviz vermeye zorladığını ve Çin'in müzakere edilen anlaşma taslağını sürekli son anda değiştirdiğini iddia etmeye devam ediyor.

Geride kalan birkaç ayda yaşanan tıkanmanın ardından tarafların yeniden müzakereye dönmüş olduğu bir dönemde, bu tip açıklamalar yapmak hem Shanghai görüşmelerine içtenlikle yaklaşılmadığını gösteriyor hem de Osaka'da varılan mutabakata aykırı düşüyor.

Bu açıklamaların amacı belli: Çin'e baskı kurup, daha fazla kazanç elde etmek.

Geçen iki yılda taraflar çok sayıda ticaret müzakeresi yaptı, pek çok konuda fikir birliği sağlandı, elbette bazı dalgalanmalar da oldu. Baskı siyaseti izleyen ABD'nin rasyonel olmayan talepler ortaya koyması, hatta Çin'in egemenliğini ve onurunu rencide edici isteklerde bulunması, nihai bir anlaşma çıkmasını engelledi.

Çin ve ABD liderleri Haziran ayı sonunda Osaka'da eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde ticaret müzakerelerini yeniden başlatma kararı aldı. Bu anlaşma, süreci izleyen tüm kesimlere ümit verdi.

Son dönemde ABD'den Çin'e milyonlarca ton soya fasulyesi sevk edildi. ABD ayrıca Çin'in ABD'ye ihraç ettiği 110 çeşit sanayi ürünü üzerindeki gümrük vergilerini kaldırarak Amerikan işletmelerinin Çin şirketlerine mal tedarik etmesinin önünü açma sözü verdi. Bu arka planda başlayan Shanghai görüşmeleri o nedenle umutla başladı.

Ancak Amerikan tarafı tam da müzakereler başlamışken yeniden baskı söylemlerine başladı. Bu yöntem ne geçmişte işe yaradı, ne de şimdi ve gelecekte işe yarar... Açıkçası bu ikili tarzdan Çin artık bıktı.

Bu yılın ilk yarısında Çin ekonomisi üzerinde aşağı yönlü baskı arttı, ancak yine de istikrarlı bir gelişme yaşandı. Ana makroekonomik göstergelerin tümü makul bir seviyede olup güçlü bir dayanıklılık, canlılık ve potansiyel göstermektedir.

ABD'ye bakıldığında, yılın ikinci çeyreğinde ABD'de reel gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) yıllık bazda yüzde 2,1'e gerilerken, birinci çeyrekteki yüzde 3,1'den daha düşük oldu. ABD'de imalat sektörünün durumu özellikle zordur. ABD Federal Rezerv Bankası'nın St. Louis Şubesi'nin raporuna göre, ABD'nin sanayi üretimi bu yılın ilk yarısında "teknik durgunluğa" düştü.

Uluslararası Para Fonu tarafından kısa süre önce yayımlanan Küresel Ekonomik Görünüm Raporunda yenilenen bilgilere göre bu sene ABD ekonomisinin yüzde 2,9, gelecek yıl ise yüzde 1,9 büyümesi öngörülüyor.

Bu doğrultuda Beyaz Saray FED'e faiz oranlarında keskin bir düşüş uygulama çağrısında bulundu. Gerçekleri göz ardı eden ve kasıtlı olarak söylentiler yayan ABD'deki bazı politikacılar, Çin tarafına baskı uygulamayı, aynı zamanda Amerikan halkının ekonomik yavaşlamaya dair endişelerini örtbas etmeyi amaçlamaktadır.

Çin'in iddia edildiği gibi son anda anlaşma içeriğini değiştirdiği de yoktur, anlaşma inişli çıkışlı doğasının mesuliyeti Çin'de değildir.

Çin ve ABD henüz bir anlaşmaya varmış değildir, müzakere sürerken tarafların içerik ve bazı ifadeler hakkında değişiklik yapmaları, önerilerde bulunmaları son derece olağan bir durumdur.

Geride kalan müzakereler boyunca sürekli yeni talepler ortaya atan ABD, Çin'i anlaşma taslağını değiştirmekle nasıl suçlayabilir?

Bugüne kadar anlaşma çıkmamasının sebebi, ABD'nin mutabakata aykırı tavrı ve verdiği sözleri tutmamasıdır.

Şu an yapılacak iş, Osaka görüşmesinin ruhuna uygun hareket etmektir. Bir taraf müzakereye odaklanırken, diğer taraf baskı kurma derdine düşerse, buradan sonuç çıkmaz.

ABD kronik baskı kurma hastalığından vazgeçmelidir. Bu yol iki taraf arasında işbirliğini zayıflatacak ve tarihi bir fırsatın kaçırılmasına sebep olacak.