Yorum: Hong Kong'a müdahale başarısızlıkla sonuçlanacak

  2019-07-02 20:28:38  cri

Sheng Yuhong-CRI Haber Merkezi

1 Temmuz günü Hong Kong'un Çin'e dönüşünün 22. yıldönümünde bazı aşırıcı göstericiler Hong Kong Yasama Meclisi binasını basarak büyük hasara yol açtı. Hong Kong'da hukukun üstünlüğünü ciddi şekilde hiçe sayan ve Hong Kong'un toplumsal istikrarını zedeleyen bu şiddet eylemi, uluslararası toplum tarafından kınandı.

Ancak ABD, İngiltere, AB gibi taraflar özgürlük ve insan hakları bahanesiyle "barışçıl protesto hakları"nın güvence altına alınması gerektiğini öne sürdü. Şiddete yönelik bu çifte standart, Hong Kong konusuna ve Çin'in içişlerine yönelik kabaca bir müdahaledir. Çin tarafı bu durumdan duyduğu hoşnutsuzluğu ve buna kararlılıkla karşı çıktığını açıkladı.

Hong Kong "suçlu cenneti" olamaz

Hong Kong'da hiçbir şey hukuktan üstün değildir. Bu yılın Şubat ayında Hong Kong Özel İdari Bölgesi hükümeti suçluların iadesiyle ilgili iki yasa üzerinde değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmalar başlattı. Buradaki amaç, yasadaki bazı eksiklikleri gidermek ve Hong Kong'un "suçlular için cennet" olmasını engellemektir. Söz konusu çalışma Hong Kong'da farklı sesler ortaya çıkmasına neden oldu ve çalışmaya karşı çıkanlar sokağa dökülerek, protesto yürüyüşleri düzenledi, kentte tam bir kaos yaratıldı. Bunun ardından Hong Kong Özel İdari Bölgesi hükümeti toplumun çeşitli çevrelerinden daha çok fikir ve öneri toplamak için yasa üzerinde değişiklik yapılması çalışmalarını askıya aldı.

Ancak bazı aşırıcılar eylemlerine son vermedi. Çünkü hedefleri sadece yönetmelik üzerinde değişiklik yapılmasına karşı çıkmak değil, bu bahaneyle Hong Kong'da kaos yaratarak, siyasi emellerini gerçekleştirmek. Hong Kong'un anavatana dönüşünün yıldönümü olan 1 Temmuz tarihini kasten seçip, yolları kapattılar, polis memurlarına saldırdılar ve Hong Kong'un hukuki sembolü olan Yasama Meclisi binasına zarar verdiler.

Hiçbir egemen ülke bu duruma göz yumamaz

Bu aşırıcıların şiddet eylemleri, artık barışçıl yolla talepleri ifade etmenin sınırını çoktan geçti.

Hong Kong'un asayişine büyük tehdit oluşturan bu girişimler, hukukun üstünlüğünü hiçe sayarak "Bir ülke, iki sistem" politikasına meydan okudu. Her hangi bir egemen ülke bu gidişata göz yummaz ve sorumlulardan mutlaka hesabını sorar.

Ne var ki, öteden beri hukukun üstünlüğü nidasını dillerinden düşürmeyen Batılı ülkeler, şimdi "hoşgörülü" bir tavırla, şiddet suçlularının "barışçı protesto hakları"nı koruyacaklarını iddia ediyorlar. Kendi ülkelerinde şiddet olayları meydana geldiğinde, polisin nasıl silah kullanarak protestoculara müdahale ettiğini unutuyorlar. Hong Kong'da şiddet yanlısı bir grup meclis binasını basarken, Batılı güçler neden "seçici bir körlük" yaşayarak ve bu suçlulara açıkça destek veriyor?

Dış güçlerle şiddet yanlıları suç ortaklığı yapıyor

Bu "çifte standartlı" girişim, uluslararası yasa ve uluslararası ilişkinin temel ilkelerine aykırı olduğu gibi, Çin'in egemenliğini de zedeliyor. İnsanlar aynı zamanda şöyle bir gerçeği daha net bir şekilde gördü: Dış güçler, özgürlük ve insan hakları bahanesiyle, Hong Kong'daki muhalif güçlerle suç ortaklığı yaparak, Hong Kong'un yönetim hakkını devralmaya, "Bir ülke, iki sistem" politikasını baltalamaya ve Çin'in gelişimini engellemeye çalışıyorlar.

Fırtınayı deneyimleyen Hong Kong halkı, Hong Kong'un karışmasına asla izin vermez. "Bir ülke, iki sistem" uygulamasının ilk durağı olan Hong Kong, dünyada gelişmiş ekonomilerin ön sıralarında yer aldı, Asya finansal krizine ve uluslararası finansal krize başarıyla direndi.

Hong Kong en serbest ekonomilerden ve en rekabetçi bölgelerden biridir. Hong Kong'da GSYİH 1997'de 1,37 trilyon Hong Kong dolarından 2018'de 2,84 trilyon Hong Kong dolarına, kişi başına GSYİH ise 1997'de 210 bin Hong Kong dolarından 2018'de 381,900 Hong Kong dolarına yükselmiştir.

Guangdong, Hong Kong ve Makao Büyük Körfez Bölgesi'nin kurulması, Hong Kong'un ekonomik gelişimi için yeni fırsatlar yarattı. Bu bağlamda, Hong Kong medyası, "bir ülke, iki sistem" ilkesinin, Hong Kong'un gelişiminde en büyük avantaj olduğu yorumunda bulundu. Bu ilke, Hong Kong'un ulusal kalkınmanın kazanımlarını paylaşmasına ve Hong Kong sakinlerinin kişisel haklarını ve özgürlüklerini korumasına olanak tanıyor.

Dış güçlerin müdahalesi ile ilgili olarak, Çin hükümetinin tutumu açık ve kesindir: Hong Kong meselesi tamamen Çin'in iç işidir ve hiçbir ülke, dış örgüt veya bireyin müdahale hakkı yoktur. Eğer bu yanlış yolu izlemeye devam ederlerse, Çin kaçınılmaz olarak karşılık verecektir. Çin'in ulusal egemenliği koruma kararlılığını küçümsemeyin. Hong Kong'a herhangi bir müdahale girişiminin asla başarıya ulaşma şansı yoktur.