Yorum: Çin piyasası, uluslararası sermayenin standart parçası oldu

  2019-06-21 20:49:14  cri

Çin borsası günü tamamladıktan sonra, dünyanın ikinci büyük endeks değerlendirme şirketi FTSE Russell, Çin borsasının A grubu hisselerini küresel endekslerine dâhil ettiklerini açıkladı. Mayıs sonu itibarıyla da dünyanın başlıca endeksleme hizmeti sağlayıcısı MSCI, Çin'in A grubu hisselerinin ağırlığını artırmıştı. Çin'in sermaye piyasası için yeni bir müjde niteliğindeki son gelişme, yabancı yatırımcıların Çin'e yatırımlarını sürdüreceği gibi Çin ekonomisinin geleceğinden emin oldukları anlamına geliyor.

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, küresel sermaye dağılımında yer doldurulamaz bir parça. Günümüzde ticari sürtüşmenin şiddetlenmesi gibi olumsuz unsurların etkisiyle küresel sermaye piyasasındaki belirsizlikler giderek artmakta. Yine de Çin ekonomisi istikrarı koruyor. Özellikle Çin'in sermaye piyasasındaki riskler zayıf, kazanç görünümü net durumda. Şu an Çin'deki A grubu hisselerin değeri, tarihinin düşük seviyesinde. Shanghai Borsası'nın fiyat-kazanç oranı 13 seviyesinde. Bu oran, Dow Jones gibi dünyanın başlıca borsa endekslerinin altında yer alıyor. Bir başka deyişle Çin borsasına küresel yatırımcıların ilgisi büyük. Sayısı giderek artan yabancı yatırımcılar, Çin'i "sermaye sığınağı" olarak görüyor. Dolayısıyla dünyanın en büyük iki endeks şirketi, Çin'in A grubu hisselerine zeytin dalı uzattı.

FTSE Russell ve MSCI şirketlerinin arkasında 25 trilyon ABD Doları sermayeyi idare eden yatırımcılar bulunuyor. İki şirketin, Çin'in A grubu hisselerini endekslerine eklemeleri, yatırımcıların Çin'in sermaye piyasasıyla bağlantısını daha da yoğunlaştıracak. FTSE Russell'i takip eden pasif fonlar, Çin'in A grubu hisselerini doğrudan alabilecek. Çin'in tahvil ve hisse senedi piyasasındaki yabancı sermaye oranı sadece yüzde 2-3 seviyesinde. Bu gösterge yabancı sermayenin Çin piyasasında daha fazla yer alabileceğini ifade ediyor. FTSE Russell'ın CEO'su Mark Makepeace, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde şirketinin endeksleri üzerinden Çin piyasasına girecek olan yabancı pasif sermayenin 2,5 trilyon dolara ulaşabileceğini tahmin etti. Bu, Çin piyasasının yapısını iyileştirirken, Çinli işletmelerin küresel piyasadaki rekabete daha etkin şekilde katılmalarını sağlayacak.

Hâlihazırda Çin, yabancı sermayenin menkul kıymetler ve vadeli işlemler piyasası ile fon şirketlerine erişim engellerini büyük ölçüde azalttı. Yabancı yatırımcılar artık Çin piyasasından vadeli ham petrol ve demir cevheri tahvillerini satın alabiliyor. Diğer yandan Shanghai, Shenzhen ve Hong Kong borsalarının bağlanmasından sonra Shanghai Borsası ve Londra Borsası arasında da tam bağlantı kuruldu. Bunun yanı sıra Çin piyasasında uluslararası kurallara uygun reformlar sürdürülüyor. Tüm bu tedbirler, Çin hükümetinin, sermaye piyasasının dışa açıklık düzeyini sürekli yükseltme kararlılığını ve gayretini ortaya koyuyor. Aynı zamanda yabancı yatırımcıların, Çin piyasasından beklentili olduklarını gösteriyor. Bu yıl yerel ve küresel ekonomide karmaşık unsurlarla karşı karşıya bulunan Çin, politikaların koordinasyonunu pekiştirip ana ekonomik göstergelerin makul aralıkta kalmasını sağladı. Bilhassa ileri teknoloji imalatı sektörüne çekilen yatırımların hızla artması, Çin ekonomisinin dinamizminin büyüdüğü anlamına geliyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) nisan ayında yayımladığı "Küresel Ekonomik Görünüm Raporu"nda Çin'in bu yılki ekonomik büyüme beklentisini 0,1 puan artırmıştı. IMF'nin bu dönemde büyüme beklentisini yükselttiği tek ülke Çin olmuştu. Bununla beraber JP Morgan, HSBC gibi uluslararası finansal kuruluşlar da Çin ekonomisi için büyüme beklentilerini yükseltmişlerdi.

Özetle küresel ekonomi büyük belirsizliklerle yüzleşirken, Çin dışa açılmayı genişletip yabancı yatırımcılara sağladığı kolaylıkları artırarak piyasalarını daha cazip hale getiriyor.