Uygur Profesör: Aşırıcılık, Uygur kültürüne de zarar verdi

  2019-02-15 15:56:12  cri

Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Tarım Mekanik Genel Müdürlüğü Başkan Yardımcısı Profesör Gülnar Ubul, son iki yılda Xinjiang'da terörle mücadelede önleyici tedbirlere başvurulduğunu ve mesleki eğitim sistemi geliştirildiğini hatırlatarak, bunda amacın bütün etnik gruplardan vatandaşların radikal dincilik tuzağından kurtulmalarını ve huzurlu bir ortamda yaşamalarını sağlamak olduğunu belirtti.

'Aşırıcılık, Uygur kültürüne de zarar verdi'

Gülnar Ubul akademik çalışmaları ve yazdığı makalelerle uzun yıllardır terör olaylarına karşı çıkıyor. Ubul, kaleme aldığı "Aydınlar İçin İki Görev: Adalet ve Cesaret" başlıklı yazıda önemli tespitlerde bulunuyor.

Ubul yazısında, reform ve dışa açılma döneminde yetişen bir aydın olarak, Xinjiang'ın güney kesimindeki çeşitli yerlerde öğretmenlik yaptığını ve etnik gruplar arasındaki temasta köprü rolü oynadığını belirtiyor. 1990'lı yıllardan bu yana Pan-İslamcılık ve Pan-Türkçülüğün tekrar etkili olmaya ve radikal dinciliğin de bölgeye sızmaya başladığına dikkati çeken Ubul, bu unsurların etkisiyle bölge halkının müzik, dans, sinema gibi modern yaşam aktivitelerine direnmeye başladığını kaydediyor. Ubul, Uygur geleneksel kültürünü koruma bahanesiyle Uygurların tarihi gerçeklerini saptıran ve Uygur halkının Çin ulusuyla kan bağını inkar eden "çifte pan düşüncesinin" yeniliğe karşı bir direnç oluşturduğunu yazıyor. Yazara göre bu direnç, Uygur kültürünün sağlıklı gelişmesini de engelliyor. Makalede, ülkeye zarar veren ayrılıkçı güçlerin öncülüğüne soyunanların, yaptıkları bölücü eylemlerin cezasını yasalara göre en ağır şekilde çektiklerine işaret edildi.

'Sapık fikirlerle halkı zehirlediler'

Uygur profesör Gülnar Ubul, aynı makalesinde, bu tip aşırıcı kişilerin, halkın saf dini ve etnik duygularını kullanarak fanatizmi kışkırttıklarını ve radikal dinci fikirleri yaydıklarını belirtti. Bu kişilerin, "Kim bir kafiri öldürürse 10 yıl ibadet etmiş kadar sevap alır" gibi sapık fikirlerle halkı zehirlediklerine dikkat çeken Ubul, sözde "cihat" ve "şehadet" gibi kavramların da bu söyleme alet edildiğini yazdı. Bazı kişiler bu iddiaların tesirinde kalarak terör gruplarına katıldı ve adeta bir ölüm makinesine dönüştü. Radikaller, kendi sapık fikirlerini halkın saf dini inançlarının yerine koyarak, kendilerine uymayanları "kafir, hain" gibi etiketlerle yaftalamaktan geri durmadı. Bu kesim özellikle yurtsever dini şahsiyetleri hedef alıyor, hakaretlerle bu kişileri yalıtmaya çalışıyordu. Bu kışkırtmaların etkisiyle, bazı sıradan vatandaşlar dahi yasaya aykırı adımlar atmak zorunda kaldı.

Uygur profesör, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ndeki mesleki eğitim merkezlerinin nihai amacının, tüm etnik gruplara mensup vatandaşların radikal dincilikten kurtarılması olduğunu savunuyor. Bu okullara gelenler, hem ülkenin resmi dili olan Çinceyi öğreniyor, hem yaşadığı ülkenin yasalarını anlıyor ve hem de mesleki beceri ediniyor. Böylece kursiyerler hem radikal dinciliğin ağından uzaklaşmış oluyor hem de modern hayata daha kolay adapte olmanın yollarını buluyor.

Gülnar Ubul makalesinde şunları yazdı:

"Eskiden memleketim Kaşgar'ın kırsal kesimlerinde pek çok kadın evinden dışarı çıkamazdı, çocuklarını da okula göndermezlerdi. Hayatlarında ne müzik ne dans vardı. Şimdiyse kadınlar eğitime, modern bilgiye erişiyor ve yeteneklerini geliştiriyorlar. Radikal düşüncelerden kurtularak yerel fabrikalarda istihdam ediliyorlar, böylece evlerinden çok uzaklaşmadan para kazanabiliyorlar. Bazı kadınlar ailelerinin ana gelir kaynağını oluşturuyor. Son yıllarda halkın yaşam şartları günbegün iyileşiyor. Bütün bu gerçekler gün gibi ortadayken, yapılan iftiralar kabul edilemez."