Abdurrehim Heyit ölmedi, Türkiye Dışişleri'nin Xinjiang iddiaları asılsız

  2019-02-10 22:31:56  cri

Xinjiang'daki bir hapishanede tutuklu bulunduğu sırada öldüğü iddia edilen Abdurrehim Heyit'in sağlık durumunun iyi olduğu açıklandı.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, dün (9 Şubat) yaptığı açıklamada, Heyit'in, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ndeki bir hapishanede öldüğünü iddia etti.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Basın Ofisi söz konusu iddiayı yalanladı. Basın Ofisi'nin bugün Çin Medya Grubu'na sağladığı bilgilere göre, 57 yaşındaki Heyit Xinjiang Şarkı ve Dans Topluluğu'na bağlı olarak müzisyenlik yapıyordu. Daha sonra ulusal güvenliği zedeleyici girişimlerde bulunması nedeniyle tutuklanan Heyit'in sağlık durumunun şu anda iyi olduğu tespit edildi.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Basın Ofisi, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü'nün dün yaptığı açıklamadan büyük hoşnutsuzluk duyduklarına işaret etti. Basın Ofisi'nin açıklamasında, Türk tarafının Xinjiang'daki mesleki eğitim merkezlerini "toplama kampları" olarak nitelemesi eleştirilirken, "Uygurlara yönelik sistematik bir asimilasyon" yapıldığı, "insan haklarının ağır şekilde çiğnendiği" ve "mesleki eğitim merkezlerindeki kursiyerlerin yakınlarıyla irtibat kuramadıkları" yönündeki iddiaların da tamamen asılsız olduğu vurgulandı. Terörizm ve radikalizmin tüm dünya ülkelerinin yüz yüze geldiği ortak tehdit olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Xinjiang'da faaliyet gösteren terörist ve aşırıcı güçlere ağır darbe indirildiği, terör eylemlerinin önlenmeye çalışıldığı, bu amaçla hukuka bağlı kalarak mesleki eğitim merkezlerinin kurulduğu belirtildi.

Açıklamaya göre, daha önce terörizm ve radikalizm suçlarına karışarak hafif cezai hüküm verilen veya cezadan tamamen muaf tutulan kişilere, mesleki eğitim merkezlerinde verilen eğitimler aracılığıyla yardım eli uzatıldı, onların terörizm ve radikalizmin yeni mağdurlarına dönüşmeleri engellenerek, topluma yeniden kazandırılması sağlandı.

Diğer yandan mesleki eğitim merkezlerinde uygulanan müfredat esas olarak ulusal dil yeterliliği, hukuk bilgisi, mesleki beceri ve dini aşırıcı düşüncelerden arındırma olmak üzere dört bölümden oluşuyor. Tüm şubelerde ortak bir eğitim programı uygulanıyor, aynı ders kitapları kullanılıyor. Ayrıca kursiyerlerin şartlarına göre farklı eğitim programları da uygulanabiliyor, ancak eğitim sistemi tüm şubelerde standart.

Bununla birlikte, Xinjiang'daki mesleki eğitim merkezlerinde Çin Anayasası ve ilgili yasalar gereğince kursiyerlerin temel insan hakları korunmaktadır. Eğitim merkezlerinde görev yapan öğretmenler ile personelin kursiyerlerin onurunu kırıcı davranışlarda bulunması veya onlara şiddet uygulaması yasaklanmıştır.

Eğitim merkezlerinde kursiyerlerin özgürlüğüne de saygı gösterilmektedir. Yatılı okul şeklinde kurulan bu merkezlerde kursiyerler haftada bir kez izne çıkabiliyor ve ailelerinin yanına dönebiliyorlar. Özel durumlarda da kursiyerlerin izin alarak evlerine dönmeleri mümkün. Kursiyerler ayrıca görüntülü veya telefonla arama yoluyla yakınlarıyla temas kurabilmekte, yakınları kendilerini ziyaret ettiğinde onlara da konaklama imkânı sağlanmaktadır.

Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarından temsilciler 9-16 Ocak günlerinde Xinjiang'a gelerek mesleki eğitim merkezlerini ziyaret etti ve bu merkezler hakkında etraflıca bilgi aldı. Ziyarette bulunan bir Türk basın mensubu Çin Medya Grubu'na verdiği demeçte, "Röportaj yaptığım bütün kursiyerler, yaşamlarından ve eğitim merkezlerinin şartlarından memnun olduklarını belirtti. Ziyaret sayesinde, Çin hükümetinin terörizm ve radikalizmle mücadele konusunda izlediği net stratejiyi gördüm. Yani bu strateji terörizme darbe indirme, ekonomiyi kalkındırma, halkın yaşam seviyesini yükseltme ve eğitime önem verme gibi bir dizi tedbirden oluşuyor. Bu strateji çok mantıklı, Türkiye dâhil tüm dünya ülkelerinin örnek alması gerekir. " diye konuştu.

Bir başka Türk basın mensubu da aynı fikirde olduğunu ifade ederek şunları ekledi:

"Batı medyası Xinjiang hakkında çok olumsuz haberler yaptı. Bu haberlerden biri ise 'toplama kampları'. Bazı kişilerin bu sözde kamplarda işkence gördüğünü iddia ettiler. Ben de aynı önyargıyla buraya geldim. Ancak bu ziyaret sayesinde ön yargılarım tamamen silindi. Bunlar toplama kampı değil, birer eğitim merkezi. Kursiyerler bir yandan burada 'rehabilitasyon' görüyor, diğer yandan da kendini geliştiriyorlar. Böylece ahlaklı ve doğru bir insan olabilirler. Kısacası, buradaki atmosfer çok olumlu, kursiyerler topluma yeniden kazandırılıyor. Mesleki eğitim merkezlerinin umut dolu bir yer olduğunu söyleyebilirim."

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Basın Ofisi'nin açıklamasında, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü'nün "Çin'in tüm dinleri ve inançları Çinlileştirme politikası izlediği" iddiası da yalanlanarak, bu iddiaya cevaben, dinlerin bulundukları toplumla bağdaşmasının varlıklarının temeli olduğu belirtildi.

Açıklamada, Çin hükümetinin öteden beri din ve inanç özgürlüğü politikasını izlediğine dikkat çekilerek, din işlerinin hukuk çerçevesinde yürütüldüğü, Çin'in bu konuda da "tam bağımsızlık, kendi gücüyle kalkındırma ve dış müdahaleye izin vermeme" ilkesine sadık kaldığı kaydedildi. Çin hükümetinin din ile sosyalist toplumun bağdaşmasını aktif şekilde yönlendirdiği vurgulanan açıklamada, farklı dinlerin temel kuralları ve ilkeleri dikkate alınarak topluma ve çağa uyum sağlamasına önem verildiği, bu dinlerin seçkin geleneksel Çin kültürüyle iç içe olduğu ifade edildi.