Haber Analiz: Dünya ekonomisinin yönünün kavranmasında uzak görüşlerin önemi

  2018-12-01 20:46:24  cri

CRI Haber Merkezi-Xu Qinduo

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping dün, G20 Zirvesi'nin ilk oturumunda yaptığı konuşmada, daha yüksekten bakarak, uzak görüşlü ve sorumlu bir tavırla dünya ekonomisinin yönünü kavrama çağrısında bulundu.

G20 Zirvesi, son 10 sene içinde küresel ekonomi yönetişiminde kritik bir liderlik rolü oynadı. G20 liderleri bugün bir kez daha bir araya gelerek küresel ekonomi sorunlarını ele aldığında, dünya ekonomisinin aşağı yönlü risklerle karşı karşıya kalması ve tek taraflılık ile korumacığın küresel çok taraflılık sistemine ciddi darbe vurması gerçekleriyle karşılaştı.

Şimdi burada asıl soru şu: Dünya ülkeleri küreselleşmeyi hızlandırarak, serbest ticareti genişletmeyi ve aralarındaki işbirliğini güçlendirmeyi mi seçecek; yoksa kendi ülkelerinin çıkarlarını küresel çıkarların üstünde tutarak, tek taraflılık ve ticari korumacılığı mı sürdürecek?

Dünya ülkeleri liderlerinin, kendileri ve dünya ekonomisi için çetin bir tarihi seçim yapmak zorunda kaldıkları söylenebilir. Bu seçim, siyasetçilere konuya daha yüksekten bakma ve stratejik açıdan yaklaşma çağrısında bulunuyor.

Dünya ülkelerinin, açıklığın ve işbirliğinin korunması için, serbest ticareti ve çekirdeğinde Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) bulunduğu uluslararası kurallara dayalı çok taraflı ticaret sistemini var güçle koruması gerekiyor.

Bununla birlikte, DTÖ, üye ekonomik topluluklarına aralarındaki ticari çatışmaları ortadan kaldıran bir çözüm mekanizması sunuyor. Bu da anlaşmazlıkların şiddet ya da savaş yoluyla çözülmesinden kaçınmayı sağlıyor.

Malesef, DTÖ son yıllarda sürekli tek taraflılık ve korumacılık tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Mesela, kimi ülkeler, yurtiçi yasaları ile ticaret ortaklarının davranışlarının kurallara aykırı olduğu hükmünü vererek, ek gümrük tarifeleri uygulamaya başladı. Bu tür girişimler, DTÖ'nün işleyişini doğrudan tehdit etmenin yanı sıra, küresel çok taraflı ticari sistemi de baltaladı.

G20 Zirvesi Dönem Başkanlığı görevini yürüten Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri'nin de söylediği gibi, geçen birkaç yıl içinde mevcut çok taraflılık sistemi birçok saldırıya maruz kaldı.

Zirve sırasında, BRICS'e üye Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika'nın liderleri bir araya geldiler. Söz konusu ülkelerin lideri, DTÖ'nün temsil ettiği uluslararası kurallar temelinde kurulan çok taraflı ticaret sisteminin var güçle desteklenmesi ve şeffaf, ayrımcılıktan uzak, açık ve kapsayıcı bir uluslararası ticaret sisteminin güvence altına alınması konusunda fikir birliğine vardılar.

2008 yılında dünya genelinde patlak veren finans krizi sırasında, G20 ülkelerinin aynı tutumu sergileyerek, ekonomi politikalarında eşgüdüm sağlayıp, korumacılıktan kaçınma önlemleri alması sayesinde küresel ekonomi yeniden canlanmaya başladı. G20 liderlerinin on sene önce yaşanan finans krizinden edindikleri en değerli deneyimlerden birisi de, işte bu ortaklık ruhudur. Bugün, bu ders unutulmamalı.

G20 ülkelerinin gayri safi yurtiçi hasılasının küresel ekonominin yüzde 85'ini oluşturduğu için şüphesiz ki, G20 ülkelerinin dayanışması veya tam tersi yönde hareket etmesi küresel ekonominin gelişme yönünü belirleyecek.

Cumhurbaşkanı Xi, son G20 Zirvesi'nde, üye ülkelerin liderlerine "inovasyonun kararlı şekilde sürdürülmesi" çağrısında bulundu. Peki, inovasyon ekonomik büyüme için ne kadar önemli?

Nobel Ödüllü ekonomist Edmund Phelps'e göre, ekonomi, finans ve ticaret politikalarının, ekonomik gelişmeyi ve sosyal refahı hızlandırmada etkili rol oynamasına rağmen, inovasyonun teşvik edilmesi ekonomik büyümeye daha büyük katkılar sağlıyor. Bu da, inovasyonun ekonomik büyümenin en önemli itici gücü olduğu anlamına geliyor.

Kalkınma tabii ki önemlidir, fakat kapsayıcı kalkınma bakış açısına sahip siyasetçilerin sayısı oldukça az. Bazı Batılı ülkelerde bugünlerde küreselleşmekten uzaklaşma eğilimi görülüyor. Bunun başlıca nedenlerinden biri, zenginlik ve fakirlik arasındaki mesafenin artması.

Dünya ekonomilerinin serbest ticaret ve küreselleşmeden genel olarak yararlanmasına rağmen, kimisi bu durumdan daha fazla yarar gördü; kimisi de daha az faydalandı. Hatta hiç yarar görmeyenler de var. Bu da, küreselleşmenin sorgulanmasına, hatta reddedilmesine yol açıyor.

Politikacılar sorumluluk almadığı müddetçe, serbest ticaret ve küreselleşmenin ekonomik durumdan duyulan memnuniyetsizliğin bir "günah keçisi" olarak kabul edilmesi mümkün.

Cumhurbaşkanı Xi Jinping G20'de yaptığı konuşmada, günümüz dünyasının karşılaştığı çeşitli sorunların, esas olarak kalkınma sorunuyla ilgili olduğuna işaret ederek, genel yarar ve ortak kazanç ilkelerinin izlenmesi gerektiğini vurguladı.

Çin'in küresel ekonomik büyümeye katkı oranının 10 yıl önce yaşanan finans krizinden bu yana yüzde 30'u aştığını kaydeden Xi, Çin hükümetinin asıl önceliği yoksulluğu azaltma çalışmalarına verdiğini vurguladı. Xi, 2020 yılına kadar yoksulluğu ortadan kaldırma hedefini ortaya koyduklarını, bunun da tipik bir kapsayıcı gelişmenin örneği olduğunu söyledi.

Çin, son on yılda reformları derinleştirerek dışa açılımı sürekli artırdı. Refomlar kapsamında 12 ulusal düzeyde serbest ticaret bölgesi kurdu. 

Sağlıksız küresel ekonomi var olmayı sürdürürse, bütün ülkeler bu durumun kurbanı olacak. Doğru bir küresel ekonomik büyüme yönünü kavramak için herkesin, özellikle de politikacıların, yüksekten bakarak, uzun vadeli düşünmesi gerekiyor.