İstanbul'da dikkat çeken iki Çin filmine yakın bakış

  2017-12-11 09:54:55  cri

İstanbul'da düzenlenen 20. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali sırasında gösterilen 11 Çin filminden biri Bay No Problem oldu.

Filmin yönetmen koltuğunda Beijing Sinema Akademisi'nden profesör Mei Feng oturuyor, bu film Mei Feng'in ilk yönetmenlik deneyimi oldu.

Çin'in Japon işgaline direniş savaşını konu alan bu filmde ünlü Çinli oyuncu Fan Wei başrolde yer alıyor. Film, ünlü yazar Lao She'nin 1943 yılında yayımlanan aynı adlı kısa romanından uyarlanarak beyaz perdeye aktarıldı.

Filmin galası 29 Ocak'ta Tokyo Uluslararası Film Festivali'nde yapıldı. Film 29. Tokyo Uluslararası Film Festivali'nde özel sanat katkısı ödülüne layık görüldü. Mr. No Problem 21 Kasım'da Çin'de gösterime girdi.

Siyah-beyaz çekilen film, yazar Lao She'nin ölümünün 50. yıldönümüne denk gelmesi nedeniyle de özel anlam taşıyor.

Yönetmen Mei Feng, film senaryosunu yazdığı sırada Çin Cumhuriyeti dönemiyle ilgili veriler topladı. Çin Cumhuriyeti dönemindeki gazeteler ve görsel-işitsel materyallerin siyah-beyaz olmasından ötürü, Mei Feng, siyah-beyaz görüntülerle o döneme özgü bir hava yaratmak istedi.

Çin'in Van Gogh'ları

Çin'in Van Gogh'ları (China's Van Gogh) adlı film de 20. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali sırasında gösterilen Çin filmlerinden biriydi.

Çin'in güneyindeki küçük bir köyken Batı resim sanatının ünlü yapıtlarının taklit-üretiminin yapıldığı bir merkeze dönüşen Dafen'ın ve Van Gogh'un dünyasını daha yakından tanımak için Hollanda'ya gitmek isteyen köylü-ressam Zhao Xiaoyong'un belgesel öyküsü.

82 dakikalık bu belgesel, Aralık 2016'da Çin'de gösterime girdi. Film Los Angeles Çince Film Festivali'nde en iyi belgesel ödülüne layık görüldü.

Filmde Çin'in güneyindeki Shenzhen kentindeki bir yağlı boya fabrikasında çalışan işçilerin hikâyesi anlatılıyor. Burası dünyanın en büyük yağlı boya fabrikası olarak kabul ediliyor.

Shenzhen kentindeki Longgang bölgesinde yer alan Dafen köyü, yıllar önce kendi halinde küçük bir yerleşim birimiydi, ancak Shenzhen Ekonomik Özel Bölgesi'nin kurulmasıyla birlikte, yağlı boya ticareti yapan Hong Konglu iş adamaları, düşük maliyetle batılı ülkelerden gelen büyük miktardaki siparişleri karşılamak amacıyla, Çin'in ana kesiminden işçi aramaya başladı. Belli ölçüde resmi çizme yeteneğine sahip olan köylü işçiler, Dafen köyünde bir araya getirilerek kanvas resim çizmeye başladı. İşçiler, daha önce hiç bilinmedikleri bir dünyaya adım atmışlardı.

Günümüzde bir sanat köyü haline gelen Dafen köyünde on binlerce küçük ölçekli resim galerisi, resim stüdyosu ve yağlı boya stüdyosu bulunuyor.

Zhao Xiaoyong ve Zhou Jiuyi adlarındaki iki köylü işçi, ünlü Hollandalı ressam Van Gogh'un yapıtlarının kopyalarını çizmekle uğraşıyor. Avrupa'dan gelen birçok müşteri ünlü klasik eserlerin kopyalarını istiyor.

Zhao Xiaoyong'un en büyük arzusu, Hollanda'nın başkenti Amsterdam'a gidip Van Gogh'un mezarını ziyaret etmekti. Sonunda Amsterdam'a gitme fırsatı kazanan işçi Zhao Xiaoyong, Van Gogh Müzesi yakınında uzun zamandır onunla ticari işbirliği yapan Avrupalı müşterisiyle tanıştı, bu kişi bir hediyelik eşya dükkânının patronuydu.

Zhao, kendi çizimi olan ve normalde 900 yuana satılan resimlerin burada on kat daha pahalıya satıldığını görünce şaşırıyor. Van Gogh'un gerçek resimlerini gören Zhao, kendisi gibi üstatların resimlerini kopyalayan kişilerin aslında yaratıcı olmayan işlerle uğraştıklarını ve hiçbir zaman gerçek sanatçıların dünyasına giremediklerini farketti.

Dafen köyüne dönen Zhao Xiaoyong, Amsterdam'da gördüklerini ve hislerini arkadaşı Zhou Yongjiu'a anlattı. Zhou, Zhao'nun kendi isteğinde yağlı boya resim çizmesini teşvik etti.

Filmin sonunda Zhao, kendi memleketine dönüp çevresindeki saygın ihtiyarların resimleri çizmeye başlar. Dafen köyündeki resim stüdyosunda Zhao'nun eserlerini görmek mümkün.