"Çin, iyi politik ilişkilerin ekonomiye en hızlı yansıdığı ülkelerden biri"

  2017-10-21 19:41:31  cri

Çinli ve Türk yetkililerin ortak girişimleri sonucu hazırlanan 'Türkiye Yatırım Forumu' dün Çin'in Shanghai kentinde düzenlendi.

T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile Shanghai Yabancı Yatırım Geliştirme Merkezi tarafından organize edilen forumda, Çinli şirketlerden temsilcilere ve gazetecilere Türkiye'deki finans ortamı tanıtıldı.

Forum vesilesiyle Shanghai'ye gelen Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut, CRI Türkçe'nin sorularını yanıtladı. Arda Ermut, genel hatlarıyla Çin-Türkiye ticari ilişkilerini açıkladı.

Çin'in Türkiye'ye yatırımlarının tahmini olarak 2,2 milyar dolar civarında olduğunu belirten Ermut, Türkiye'nin potansiyeli ile Çin-Türkiye ilişkileri düşünüldüğünde bunun çok sınırlı bir rakam olduğunu ifade etti. Ermut, hedeflerinin bu rakamı arttırmak olduğunu belirtti.

"Yatırımlarda finans sektörü öne çıkıyor"

İki ülke arasındaki yatırımlarda ilk etapta finans sektörünün öne çıktığına işaret eden Ermut sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sektörlere baktığımızda şu ana kadar tabii ICBC ve Bank of China gibi bankaların finans sektörüne başlamasıyla birlikte, ilk etapta bir finans sektörü öne çıkmış oldu son yıllarda. Fakat bunun dışında Türkiye'de bir limanın satın almasını gerçekleştirdiler. Daha önce de bireysel yatırımlar anlamında, özellikle madencilik alanında pek çok yatırımları olduğunu biliyoruz. Özellikle Çin Büyükelçimizin de desteği ile sadece madencileri bir araya getirdiğimiz Antalya'da bir toplantı yaptığımızı hatırlıyorum."

Yeni yatırımlar yolda

Ermut, Çinli yatırımcılar için Türkiye'de özellikle petro-kimya, bilgi işletim sistemleri, enerji ve otomotiv sektörlerinde daha çok potansiyel bulunduğunu dile getirdi.

"Özellikle petro-kimya, kimya, enerji, yine şu ana kadar Çin'in iki büyük şirketinin birden yatırım yaptığı ICT (bilgi iletişim teknolojileri) sektöründe de çok daha fazla potansiyelleri olduğunu düşünüyoruz. Yine otomotivde ciddi bir potansiyel var. Belki bir büyük yönetici ve onun yanında tedarikçiler anlamında Çin'den pek çok yatırımcı için Türkiye'de hâlâ büyük fırsatlar olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bunun gibi birkaç kritik sektörde Çinliler için önemli bazı atılımlar olacak diye tahmin ediyoruz önümüzdeki dönemlerde. Belki birkaç tane yatırımı anons ediyor olacağız beraber."

"Politik ilişkilerin iyileşmesi ekonomiye hızlı yansıyor"

Ermut'a iki ülke arasında atılan diplomatik adımların ekonomik ilişkilere nasıl yansıdığı sorulduğunda ise, Türk yetkili, Çin'in politik ilişkilerin iyileşmesinin yatırımlara ve ekonomiye en hızlı yansıdığı ülkelerden biri olduğunu söyledi.

"Yatırım Ajansı'nda 2006'dan beri, kuruluşundan beri görev yapıyorum. Biz Çin'le o zaman pek çok toplantı yapmıştık. Hiçbir zaman çok somut bir gündem konuşabildiğimizi hatırlamıyorum. Fakat ne zaman ki Çin'le ilişkilerimiz rayına oturdu ve onlar da Kuşak ve Yol stratejisini uygulamaya başladılar; o zaman bir anda Çin'den somut adımları görmeye başladık. Bir anda bize olan talepleri arttı, bizden toplantı talepleri arttı. Bir anda 2-3 tane Çinli kurumla muhtıra imzaladık. Dolayısıyla o ilgiyi hemen fark ediyorsunuz ve şunu anlıyorsunuz: Gerçekten siyasi iradeden ciddi bir destek gelmiş ve bu mesaj bütün üreticilere ve ekonominin değişik branşlarına iletilmiş çok güçlü bir şekilde. Kuşak ve Yol stratejisinde sacayağı olarak da Türkiye'ye ayrı bir önem atfediyorlar gördüğümüz kadarıyla. Politik ilişkilerin Çin'le iyileşiyor olması belki de diğer bütün ülkelerle olan ilişkilerimizden çok daha hızlı ekonomik geri dönüş sağlayacak bize. Biz de yatırım ayağında bunun gerçekleşmesi için çalışıyor olacağız."

Kuşak ve Yol'u destekleyecek altyapı projeleri

Çinli firmaların Türkiye'de yatırım anlamında Kuşak ve Yol inisiyatifini destekleyecek altyapı yatırımlarına da önem verdiğini belirten Arda Ermut, bu anlamda ulaşım ve lojistik sektörlerinde faaliyetlerin sürdüğünün altını çizdi.

"Kuşak ve Yol projesinden sonra Çin'in iki önemli fonuyla, özellikle bu strateji için belki de ciddi şekilde yapılandırılmış olan iki önemli fonuyla, hemen anlaşma imzaladık. Biri CIC, biri de İpek Yolu Fonu. CIC'nin hemen içerisinde olduğu bir satın almayla, bir liman satın alması yaptılar. Dolayısıyla şunu anlıyoruz: Bu stratejiyi destekleyecek biraz da altyapı, ulaşım ve lojistik sektöründe yatırım olacak. Yine enerji ve petro-kimya alanında olabileceğini tahmin edebiliyoruz. Onun dışında da yine finansal, belki Çin'in kendi açısından stratejik gördüğü bazı sektörlerde de; orta sınıf şirketlerde, bu 'kobi' dediğimiz seviyelerde de ciddi fırsatlar olabilir. Tabii henüz daha Türkiye'yi çok tanımıyorlar. Dolayısıyla Çinli bankaların gelmesi o anlamda çok yararlı olacak. Buraya bilgi akışını arttırabilirsek, tahminim Türkiye'deki fırsatları görüp o şekilde ilişkilerin geometrik bir şekilde artışını sağlayacağız."

"Bilgi eksikliği bir engel"

Ermut, bilgi eksikliği ve farkındalığın az olmasının, iki ülke arasında yatırımların artmasının önünde yatan engellerin başında geldiğini belirtti. Öte yandan politik sorunların daha pozitif bir yöne gittiğini ve iki ülke arasındaki ilişkilerin çok daha iyi bir karşılıklı anlayışa dayalı temele oturmaya başladığının altını çizen Ermut, bu durumun sonuçlarının da hızlıca görüleceğini, böylece algı boşluğunun daha hızlıca doldurulacağını kaydetti. Ermut, bu anlamda daha pozitif bir geleceğin iki ülke arasında yattığına dikkat çekti.

"İki uzak coğrafyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla yatırımcılar ve uluslararası iş yapan Çin firmaları biliyorlardır Türkiye'yi ama genel itibariyle orta sınıf yöneticiler nezdinde ya da karar alıcı şirket sahipleri, aile şirketleri nezdinde Türkiye ile ilgili farkındalığın yeterli olmadığını düşünüyoruz. Yine genel itibariyle kamuoyunda bir farkındalık yok, çünkü Çin'den Türkiye'ye gelen turist sayılarında da belli bir artış varken sonra bir anda maalesef bizim yaşadığımız terör saldırıları ya da darbe girişimi nedeniyle o dönemde turist sayısının da azaldığını görüyoruz. Türkiye'mizin şöyle bir yönü var: Türkiye'ye gelen herkes mutlaka daha pozitif görüşlerle dönüyor. Bunun tabii iki manası var: Bir, kendimizi iyi anlatamamışız demek ki; iki, Türkiye öyle güzel bir ülke ki her geleni mutlaka pozitif etkiliyor. Turist olarak bile olsa, Türkiye'ye en azından bir kere gelmelerini sağlarsak; bunun yatırıma yansıması da çok olumlu olacaktır. Bence en büyük engel bu."