Otlağın ruhu: Moğol türküleri

  2017-07-03 21:09:56  cri

Çin'deki etnik gruplardan biri Moğolların türküleri "Otlağın ruhu" olarak adlandırılır. Bu türküler, göçebe kültür özellikleri ve kendine özgü seslendirme biçimleriyle, Moğolların tarih, kültür, ahlak, felsefe ve sanat anlayışını yansıtır.

İç Moğolistan'ın Xilinhaote kentinden yola çıkan muhabirimiz yaklaşık iki saat süren bir yolculuktan sonra "Moğol türkülerinin memleketi" olarak adlandırılan Doğu Cumuçin kasabasına ulaştı.

"Türkü kralı" olarak adlandırılan Hazap, Cumuçin'de doğdu. "Cumuçin" Moğolca "üzüm koparan adam" anlamına geliyor. Bu isim, burada üzüm yetiştirilmesinden değil, buradaki otlakların yemyeşil üzüm bağlarını andırmasından geliyor.

Cumuçin'de yediden yetmişe herkes türkü söylemeyi biliyor.

Cumuçinli Surna, türkülerin Moğolları temsil eden en nitelikli sanat biçimi olduğunu ve bir Moğol olarak türkü söylemeyi bilmesi gerektiğini dile getirdi. Babası, annesi, anneannesi ve dedelerinin hepsinin türkü söyleyebildiğini, dolayısıyla çocukluk yıllarında onların etkisiyle büyüdüğünü anlattı.

Moğolların adeta kanında dolaşan ve sembolleri olan türküler, İç Moğolistan Özerk Bölgesi'nin bozkırlarında da yankılanıyor. Türkülerde, esas olarak otlaklar, atlar, develer, sığırlar ve koyunların yanı sıra, masmavi gökyüzü ve bembeyaz bulutlarla nehirler ve göller anlatılıyor.

Doğu Cumuçin'i, türkülerin hazinesi olarak da adlandırabiliriz. Bu türkülerin otlaklarla ve Moğolların göçebe yaşam biçimiyle yakın ilişkisi var. Çocuklar konuşmaya başlarken annesinin seslendirdiği türküleri dinleyerek büyüyor. Yaşlılar da türküler mırıldanarak geçmişi hatırlıyor. Çobanlar, düğünlerde ve yılbaşı gecelerinde sabaha kadar türkü söylüyor.

Moğollar uzun hava türküleri söyleyerek memleketlerine olan sevgilerini, yakınlarına olan özlemlerini, geçmişlerini ve atalarından kalan hatıraları dile getirir.

Geniş, uzun, dalgalı ritmi, zaman zaman seyrek, zaman zaman da sıkı temposu, güçlü duyguları ve derin düşünceleri ifade ediş biçimi ve mantığı, uzun hava tarzındaki bu türküleri, göçebe Moğolların sanatındaki en mükemmel, en gizemli ve en çekici unsur haline getiriyor.

Cumuçin'de yaşayan şarkıcı Mulan, türkülerden söz ederken, onların Moğolların ruhu olduğunu, dolayısıyla bu türküleri kaybettikleri durumda sahip oldukları özgün özellikleri de kaybetmiş olacaklarını söyledi.

68 yaşındaki Hada, hayatı boyunca türkü söyledi ve söylemeye devam ediyor. Hada, doğduğu ve büyüdüğü otlağı sevdiği kadar, türkülerini de seviyor. Hada'nın çocukları da türkü söylemeyi seviyor ve bu Hada'yı çok sevindiriyor. Ancak Hada'nın endişesi de var.

Çağdaş toplumun gelişmesiyle Moğolların yaşam tarzının değiştiğini ve çeşitli kültürler ile eğlence tarzlarının otlağın derinlerine sızmasıyla birlikte, bu türkülerin varlığını sürdüreceği doğal ortamı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu anlatıyor.

Eski gelenekler bazı değişikliklerden etkileniyor olsa dahi, türküler, hükümet tarafından korunuyor ve ayrıca, UNESCO'nun "İnsanlığın Sözlü ve Maddi Olmayan Mirasları Listesi"ne de alındı.

İç Moğolistan'da ve Çin'in diğer bölgelerinde, günümüzde daha çok insan kendiliğinden bu türküleri öğretme, öğrenme ve söyleme çalışmalarına katılıyor. Bu türküleri aktarmak ve yaygınlaştırmak amacıyla her yıl bölge ve ülke çapında yarışmalar düzenleniyor ve bu yarışmalara ülkenin çeşitli bölgelerinden sanatçılar davet ediliyor.

Günümüzde Doğu Cumuçin'deki Moğol okullarında kurslar açılmaya başladı. İç Moğolistan Üniversitesi Sanat Enstitüsü'nde öğretmen olarak çalışan Caogenbatu, geçmişte sadece halkın dilinde olan türkülerin şimdi yerel hükümetin ve özerk bölge hükümetinin büyük desteği sayesinde gittikçe zenginleştiğini belirtti.