Bir Kuşak Bir Yol: Yeni Bir Bölgesel Entegrasyon Hareketi

  2017-05-14 15:42:45  cri

İlk çağlardan bugüne insanlık daima etkileşim içinde olageldi. Zor coğrafi koşullar ve olumsuz iklim şartlarına rağmen toplumlararası etkileşim ve ticaret bazen azalsa da hiç kesilmedi. Bu kanalların en önemlilerinden biri olan tarihi İpek Yolu'nu eski çağların bir nevi küreselleşme hareketi olarak değerlendirebiliriz. Tarihi İpek Yolu, Doğu Asya'dan Avrupa'ya, Sibirya'dan Güney Asya ve Doğu Afrika'ya kadar uzanan entegrasyonun adıydı. İpek Yolu geçmişte ticareti, zenginliği, toplumlar ve kültürler arasında etkileşimi sembolize ediyordu. 15. Yüzyılda Avrupalı devletlerin başlattığı coğrafi keşiflerle birlikte Atlas Okyanusu ve Büyük Okyanus dünya ticaretinin merkezine oturmaya başladı. Bu süreçte kıtasal ve iç deniz ticaretine dayalı tarihi İpek ve Baharat yolları olumsuz olarak etkilenmeye başladı. Böylece Çin ve Hindistan'dan Türkiye'ye oradan Avrupa'ya uzanan İpek ve Baharat yolları önemini kaybetmeye başladı. Bu yeni denizaşırı ticaret yollarıyla birlikte Batı Avrupa devletleri Portekiz, İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere dünyanın çeşitli yerlerinde koloniler kurup zenginleşirken, tarihi İpek Yolu üzerindeki Çin İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Hindistan ve Orta Asya'daki devletler ile Akdeniz'deki İtalyan kent devletleri önce ekonomik zenginliklerini sonra da siyasi güçlerini yitirdiler.

Tarihi İpek Yolu ticaretinin sona ermesinden en fazla ise karasal koridoru üzerinde bulunan iç Asya ülkeleri etkilendi. Akdeniz, Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'ndaki deniz ticaret yolları 19. Yüzyılın sonlarında özellikle 1869'da Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla birlikte yeniden canlandı. Ancak Çin'den Orta Asya'yı geçerek Türkiye'ye ulaşan karasal İpek Yolu için aynı şeyi söylemek zor. Karasal İpek Yolu'nun yeniden çalışması Soğuk Savaş'ın bitimine kadar uzak bir hayal olarak kaldı.

Günümüzde, İpek Yolu'nun hem bir ticari hem de tarihsel ve kültürel bir değer olarak yeniden canlandırma girişimlerine şahit oluyoruz. Soğuk Savaş sonrası dönemde Türkiye "Orta Kuşak", Rusya "Avrasya Ekonomik Birliği", Avrupa Birliği (AB) "İpek Rüzgârı", Amerika Birleşik Devletleri (ABD) "Yeni İpek Yolu", Japonya "C5+1" (5 Orta Asya Cumhuriyeti Artı Japonya) ve Güney Kore "Avrasya İnisiyatifi" gibi farklı isimler altında çeşitli İpek Yolu projeleri ortaya attılar. Ayrıca Hindistan, Pakistan ve İran da kendi İpek Yolu inisiyatiflerini geliştirmeye çalıştılar. Bu projeler büyük oranda tam başarıya ulaşamadı ve Orta Asya'yı dünyanın önemli bir ticaret merkezi haline getirme konusunda yetersiz kaldı.

Çin'in İpek Yolu Projesi: Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi

1991 sonrası süreçte farklı ülkeler tarafından çok sayıda İpek Yolu projesi ortaya atıldı ama aralarında en çok ses getireni Çin'in geliştirdiği "Bir Kuşak Bir Yol" (Kuşak-Yol) inisiyatifi oldu. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in 2013'teki Orta Asya gezisi sırasında ilk kez ortaya attığı bu proje, hem bölge hem de dünya ülkeleri arasında epeyce yankı buldu. Ayrıca Çin projesi, kapsadığı alan ve işbirliği konuları açısından diğer ülke projelerinden bariz farklılıkları olan bir proje konumunda bulunuyor.

Öncelikle coğrafi açıdan Kuşak-Yol inisiyatifi çok daha geniş bir alana yayılıyor. Çin'in projesi neredeyse tüm Asya kıtasını kapsamakla kalmıyor, Doğu Afrika ve Avrupa'ya uzanan geniş bir coğrafyayı da içine alıyor. Bu açıdan Çin'in İpek Yolu projesi iki önemli coğrafi ayağa sahip. Bunlardan ilki tarihî İpek Yolu kuşağını izleyecek şekilde Orta Asya üzerinden biri kuzeyde Rusya, diğeri güneyde Türkiye hattı olmak üzere iki farklı güzergâhtan Avrupa'ya ulaşıyor. Çin'in "Deniz İpek Yolu" adlı projesi ise Güneydoğu Asya, Güney Asya, Doğu Afrika ve Avrupa'yı kapsıyor. Deniz İpek Yolu, Güney Çin Denizi, Malakka Boğazı, Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Akdeniz üzerinden Avrupa'ya ulaşıyor. Buradaki mevcut limanlara ulaşım açısından Deniz İpek Yolu büyük altyapı projelerini de bünyesinde barındırıyor. Bu yönüyle tarihi İpek Yolu'ndan ayrılıyor. Yani demiryolu ve karayolu ağları ile hızlı tren projeleri vasıtasıyla Çin şehirleri etkili bir şekilde diğer ülkelerin limanlarına bağlanıyor. Ayrıca bu limanların modernizasyonu ile yük ve yolcu kapasitelerinin artırılması da hedefleniyor.

Kuşak-Yol inisiyatifi, ulaşım koridorlarının ötesinde İpek Yolu ülkelerinde bir ekonomik bütünleşme öngörüyor. Projede öngörülen beş temel inşa alanından ilki ulaşım sistemlerinin entegrasyonuna dayanıyor. Bu amaçla demiryolu, otoyol, havayolu ve limanların geliştirilip birbirlerine entegre edilmesi planlanıyor. İkinci olarak altyapı geliştirme adına iç pazarların gelişimi ve entegresi ile şehirlerin altyapı kapasitesi artırılıyor. Proje üçüncü olarak enerji ve doğal kaynakların ortak işletimi ve kullanımını sağlama amacı taşıyor. Dördüncü işbirliği alanı ise organize sanayi bölgeleri ile zirai üretim çiftliklerinin kurulması ve işletilmesi oluşuyor. Beşinci olarak da İpek Yolu ülkelerinin ihtiyaçlarına uygun kalkınma projelerinin geliştirilmesi amacı karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla Çin'in İpek Yolu projesi altyapıdan kalkınma yardımlarına kadar çok geniş ve kapsamlı bir işbirliğini öngörüyor.

Kuşak-Yol'da Türkiye'nin Yeri ve Orta Koridor

Avrasya'da Doğu-Batı ve Kuzey-Güney koridorları arasında önemli bir rol oynamak isteyen Türkiye de son dönemde "Orta Kuşak" olarak adlandırılan bir proje geliştirdi. Ankara, Orta Kuşak projesi ile Avrupa'yı Türkiye üzerinden Kafkasya, Orta Asya, Güney Asya ile Çin ve diğer Doğu Asya ülkeleriyle entegre etmeyi planlıyor. Bu sayede Orta Kuşak üzerindeki ülkeler arasında ekonomik entegrasyon ve siyasi işbirliği daha üst noktalara taşınabilecek. Bu açıdan Türkiye'nin Orta Kuşak ile Çin'in Kuşak-Yol inisiyatifi siyasi ve ekonomik vizyon ve hedefler yönüyle ciddi benzerlikler gösteriyor.

Dolayısıyla Türkiye ve Çin iki projeyi uyumlaştırarak tarihi İpek Yolu'nu yeniden canlandırmak için önemli bir adım atabilirler. Bu açıdan Ankara, Çin'den özellikle demiryolu ve hızlı tren hattı inşa ederek Kuşak-Yol'da Türkiye üzerinden geçmesi planlanan güney koridorunu canlandırması beklentisi içinde bulunuyor. Orta Kuşak'ın en önemli projesi olarak görülen Demir İpek Yolu inşası için Türkiye ve Çin arasında ilk hükümetler arası çerçeve anlaşması 2010 yılında imzalandı. 2012 yılında Xi Jinping'in Türkiye ziyareti, ardından 2013'te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çin gezisinde projeye ilişkin yol haritası, imzalanan çok sayıda anlaşmanın muhtelif maddelerince belirlendi. Projenin Türkiye ayağının büyük kısmının Çinli şirketlere ihale edileceği taahhüdü de bu anlaşmalarda genel hatları itibariyle ortaya konuldu; ancak detaylarla ilgili çalışmalar halen iki ülkenin ilgili bakanlıkları arasında devam ediyor. Özetle Türkiye ve Çin, ilan ettikleri Orta Kuşak ve Kuşak-Yol inisiyatifini başarılı bir şekilde uyumlaştırıp hayata geçirebilirlerse, ilişkilerini çok daha ileri bir noktaya taşıdıkları gibi Avrasya'daki bölgesel entegrasyona da önemli katkılar sunacaklar.

Uluslararası İşbirliği için Kuşak-Yol Forumu

Çin'in 2013 yılında ilan ettiği Kuşak-Yol inisiyatifinde aldığı mesafeyi göstermesi açısından 14-15 Mayıs 2017 tarihlerinde Beijing'de düzenlenen uluslararası foruma bakmak yeterli olur. "Uluslararası İşbirliği için Kuşak-Yol Forumu", 29 devlet ve hükümet başkanının yanısıra çok sayıda ülke ve uluslararası örgütün üst düzey temsilci gönderdiği önemli bir zirve haline geldi. Kuşak-Yol Forumu boyunca çok sayıda bölgesel ve ikili işbirliği girişiminin de temeli atıldı. 2013 yılında itibaren Kuşak-Yol inisiyatifi için 130'dan fazla ikili ve bölgesel ulaşım anlaşması imzalandı ve 20'den fazla ülkenin iştirak ettiği ve sayıları şimdilik 56'yı bulan iktisadi ve ticari işbirliği bölgeleri kuruldu. Ayrıca Çin'in Kuşak-Yol insiyatifi için şimdiye kadar tahsis ettiği İpek Yolu Fonu 40 milyar dolara ulaşıyor. Tüm bu rakamlar ve Kuşak-Yol Forumu'nun yansımaları yeni bir bölgesel ve küresel entegrasyon hareketine işaret ediyor. Eğer bölgesel ve küresel aktörler arasındaki potansiyel çıkar çatışması alanları aşılıp ortak bir işbirliği yaklaşımı geliştirilebilirse, başta İpek Yolu bölgesi olmak üzere yeni bir kalkınma dalgası yakalanabilir ve refah toplumlarının sayısı yakın gelecekte hızla artabilir.