Çin'de son zamanlarda klasik kitaplar ve tarih kitaplarının satışında artış görülüyor. Televizyonda ve internette Çin tarihi ve geleneksel kültürleriyle ilgili yayınlar her geçen gün daha çok ilgi görüyor.

    Kısa süre önce düzenlenen Beijing Kitap Fuarı'nda çok sayıda yayınevi Çin tarihi ve kültürleri ile ilgili kitaplar için özel standlar kurdu. Konfüçyüs'ün Düşünceleri gibi klasik eserler, eski çağlara ilişkin biyografiler, eski kültürleri değerlendiren kitaplar özellikle tanıtılan kitaplar oldu. Çağdaş Dünya Basımevi Başkanı Song Zude, geleneksel tarih ve kültürleri tanıtan kitapların siparişinin aldıkları toplam siparişlerin yüzde 30'u geçtiğini belirterek, şunları söyledi:

   "Geleneksel kültürler şu anda halk arasında büyük rağbet görüyor. Yaptığımız araştırmalarda, okurların geleneksel kültürleri konu alan kitaplara yönelik talebinin büyük ölçüde arttığı ve geleneksel kültürler hakkında araştırma yapanlar ile bu konulara ilgi duyanların çoğaldığı sonucuna vardık. Çin, 5000 yıllık kültür birikimine sahip. Dünyamızın geldiği bugünkü noktada, insanların tekrar geçmişe dönerek insanlığın tarihini araştırması çok normaldir. Geleneksel kültürlere dönüşün sadece bir başlangıç olduğu ve hiç de yeterli olmadığı görüşündeyim."

    Çin'in binlerce yıllık geçmişe sahip olmasına rağmen, yakın tarihe girildikten sonra Batı düşüncesinin ve kültürünün Çin'e akın etmesiyle birlikte Çin'in eski geleneksel kültürlerinin halk arasındaki etkisi azaldı. Ancak bu durum, birkaç yıldır değişmeye başladı.

    Zhu Liyong, yabancı dille yayın yapan bir basın organında çalışıyor. Boş zamanlarında geleneksel kültürler konusunda araştırma yapan Zhu, geleneksel kültürlerin halk arasında canlanmasını şöyle değerlendirdi:

    "Ben yabancı dil lisans diploması aldım. Şimdi Çin kültürünü çok az bildiğimi hissediyorum. Bir yabancıyla sohbet ederken, o kişi mutlaka senden Çin kültürleriyle ilgili doyurucu bir açıklama yapmanı bekler, çünkü sen Çinlisin. Ancak ben fazla şey anlatamıyordum. Neden? Çünkü ilkokuldan ortaokula, üniversiteye kadar sadece ders kitaplarında yazılan şeyleri öğrendim, ama bunları derinliğine öğrenemedim. Benim gibi insanların düşünce tarzı ve algıladığı bilgiler genellikle Batı'dan geldi. Kendi milletimizin binlerce yıldır biriktirdiği bilgi ve zeka ürünlerini çok öğrendik. Bunun içinde eskiden ihmal ettiğimiz hazineleri tekrar kazıyoruz ve özünü öğreniyoruz."

    Vatandaşların geleneksel kültürlere yönelik talebini karşılamak için Çin Merkezi Televizyonu CCTV'de Yüz Bilginin Kürsüsü adlı bir program başlatıldı. Çin'deki tanınmış bilim adamları bu programda Çin'in klasik eserlerini tanıtıyor ve değerlendiriyorlar. Bilim adamlarının, klasik eserlere dayanarak mizahi ve halk tarafından kolayca anlaşılan dille bugünkü olayları değerlendirmesi büyük ilgi uyandırdı ve bu konuyla ilgili kitapların daha fazla satılmasına yol açtı. Örneğin Yu Dan adlı bir kadın profesör, programda Konfüçyüs'ün Düşüncelerini değerlendirmesi, 2000 yıl önceye bu klasik eser için yeni açıklamalar getirdi. Yu Dan'ın değerlendirmesi kitap haline getirildikten sonra 40 günde 1.5 milyon adet satıldı. Yu Dan, halkın geleneksel kültürlerde huzur ve yaşam felsefesi arama ihtiyacı olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

    "Günümüz dünyası çok değişiyor. İnsanların duygu dünyalarında sık sık kaygı, kararsızlık ve gürültü sık sık yaşanıyor. Bu dönemde insanlar sade, açık ve huzurlu şeylere dönmeye ihtiyaç duyuyorlar. Bugün yapmamız gereken tek şey var, o da klasiklerin hayatımızdaki önemini ve değerini tekrar canlandırmaktır. 21. yüzyılda en sağlıklı kültür tarzının çok yönlü olması gerektiği görüşündeyim. Batı uygarlıkları Çinlilerin kalplerindeki yerini korurken, Çin'in klasikleri de canlanıyor."

    Çin İletişim Üniversitesi'nden klasik edebiyat profesörü Yuan Qingfeng, Çin'in geleneksel kültürlerinin şu aşamada canlanmasının, tarihe yönelik yeniden değerlendirmeleri yansıttığını ve bunun sosyal gelişmelerin bir sonucu olduğunu belirtti. Yuan, bu tür değerlendirmelerin 1970'lilerin sonlarında reform ve dışa açılma politikasının uygulanmasıyla birlikte ortaya çıkıp bugüne kadar sürdüğünü savundu.

    Prof. Yuan, herhangi bir çağdaki bir insanın geleneksel kültürlerde kendi kökünü aradığını, yani ilerlerken bir geriye dönüp geçmişi değerlendirdiğini ifade ederek, bir milletin ve bir kültürün de aynı şekilde geliştiğini, yani kökünden gelişerek ve diğer kültürlerin özünü benimseyerek güç kazandığını vurguladı.