ÇİN ULUSLARARASI RADYOSU
China Radio International
Çin Haberleri
Türkiye Haberleri
Dış Haberler

Çince Öğreniyoruz

Çin'de azınlık milliyetler

Türklerin gözüyle Çin

Spor

Bilim ve Sağlık
(GMT+08:00) 2007-03-19 19:39:26    
Tibet'in Hikayeleri adlı belgesel yayınlandı

cri

    Çin Merkezi Haber Belgeseli Film Stüdyosu tarafından kısa süre önce Beijing'de gösterime sunulan Tibet'in Hikayeleri adlı belgesel, tanık ve uzmanlar gibi kişilerle yapılan söyleşileri ile Tibet'te demokratik reformun uygulandığı 1959 yılından önce bölgenin siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanlardaki gerçek durumunu gözler önüne serdi. Film, Tibetliler arasında büyük yankı uyandırdı.

    73 yaşındaki Tibetli kameraman Tashi Wangdu, söz konusu demokratik reformu bizzat yaşadı. Tashi Wangdu, 50 yıl önce Tibet'in ilk kameramanı olarak Phalha Malikhanesi'ni etti. Phalha, eski zamanlarda Tibet'teki en büyük 12 malikaneden biriydi. 1950'li yıllardan önce malikanenin içi cennete benzetilirken, dışı ise cehennem olarak görülüyordu. Tashi Wangdu, malikaneyi ilk defa gezdiğinde içindeki lükse şaşırdı:

    "Malikanede film çekmeye başladığımızda, sahibi Phalha Wangchug ve eşi birlikte Hindistan'a gittiler. Nazırı ise film çekimimiz için iki poşet dolusu anahtar getirdi ve kapı kapı açtı. Malikane malikanedir, o kadar zengin görünüyordu ki. İçki ve yiyeceklerle dolu bir oda vardı, içi yabancı içki, şeker ve pasta doluydu."

    Tibet'in Hikayeleri adlı belgeselin çekimi için Tashi Wangdu geçen yıl tekrar Phalha Malikanesi'ne gitti. Tashi Wangdu, malikanede değerli deriler, Batı'dan gelen lüks eşyalar ve lüks villa bulunduğunu hala hatırlıyordu. Malikane sahibi ve ailesi sık sık yurtdışına giderdi. Soylu kadınların kullandığı kozmetik ürünler de genellikle Avrupa'daki ünlü markalardı. Ancak malikane dışında Tibet'in toplam nüfusunun yüzde 95'inden fazlasını oluşturan köleler ise ölümün eşiğindeydi.

    1959 yılında demokratik reform yapılmasından önce Tibet, siyaset ve dinin birleştirildiği feodal kölelik dönemindeydi. Tibet'i hükümet yetkilileri, rahipler ve soylular olmak üzere üç grup yönetiyordu. Bu kişiler ayrıcalıklı yetkilere sahiptiler, köleler ise hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılarak yoksul bir yaşamı sürüyordu. Çin Tibet Bilimi Araştırma Merkezi Genel Sekreteri Lhagpa Phuntshogs, demokratik reformdan önce Tibet'te hüküm süren hukuk kurallarının tamamen söz konusu üç gruptan insanlara hizmet ettiğini ifade ederek, şunları belirtti: ses fonu

    "Tibet'in eski kurallarına göre insanlar üç kategoriye ve dokuz dereceye ayrılırdı. Farklı dereceye ait olan insanların hayatlarının değeri de farklıydı. Kiminin hayatının değeri bile yoktu. Bunun için yüksek dereceli biri öldürüldüğünde can değeri kilosuna denk altınla hesaplanır; düşük dereceli insan öldürüldüğünde ise hayatının değeri bir saman çöpü olurdu."

    Zamanın yasasında kölelerin satılabilmesi, değiştirilebilmesi, erkek ve kadın kölelerin evlendiğinde bir masraf ödemesi, çocuklarının doğuştan köle olması öngörülürdü.

    Tibet'in Hikayeleri adlı belgeselde köleler ve dilencilerin gerçek yaşamı ortaya kondu. 1959 yılında demokratik reformun yapılmasından sonra köle ve dilencilerin hayatlarında büyük değişiklikler meydana geldi. Kölelik sistemi kaldırılırken her Tibetli vatandaş eşit şekilde eğitim görme gibi haklara kavuştu.

    1955 yılı doğumlu Shorab Nyima, Çin Merkezi Milliyetler Üniversitesi'nde dekan yardımcısı olarak çalışıyor. Tibet'teki demokratik reformdan sonra Shorab Nyima, köle ailesinden bir çocuk olarak okula girdi ve sonunda üniversiteyi bitirdi. Shorab Nyima, belgeseli izledikten sonra çok duygulandı:

    "Eskide Tibet'te gerçek anlamda bir okul yoktu. Şimdi ise birkaç üniversite bulunuyor. 1950'lerde kurulan üniversitemiz hemen Tibet bölgesi ve Tibetlilerin yoğun halde yaşadığı bölgelerden öğrenci almaya başladı. Bu öğrenciler genellikle kırsal kesimler ve çoban bölgelerinden geldi. Çok çalışkan olan bu öğrenciler lisans diploması aldıktan sonra master ve doktora da yaptılar."

    Tibet Budizmi'nin gelişme tarihini araştıran Tibet Bilimi uzmanı TA Tenzin, Tibet'te uygulanmakta olan siyasi sistemin bölgedeki tüm insanları siyaset ve dini inanç özgürlüğü dahil eşit haklara kavuşturduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

    "Tibet'te tam dini inanç özgürlüğü vardır. Tibet halkının çoğu Tibet Budizmi'ne inanmaktadır. Bunun için bölgedeki tüm dini mekanlar halka açıktır. Özellikle bölgenin merkezi Lasa'daki önemli dini mekanlar her zaman halka açıktır. Halk her gün tapınağa gidip dua eder veya serbestçe tapınağa bağış sağlar."

    Ta Tenzin, 50 yıl önceki Tibet'i bizzat yaşayan insanlar için belgeselin acıları tekrar hatırlattığını ve belgeselin Tibet'in şimdiki durumunu öğrenmek isteyenler için Çin hükümetinin Tibet'i eşitlik ve refah temelinde inşa etmek için harcadığı çabaları ve başarıları yansıttığını vurguladı.