Çin'in ortasındaki Jiangxi eyaletinde bulunan Jingdezhen kenti, eskidenten beri porselen üretimiyle tanınır. Bu nedenle kent, "porselen kenti" olarak adlandırılır. Kentte yer yer seramik tuğlalarla yapılmış duvarlar, seramik parçalarıyla döşenmiş küçük yollar, porselen heykeller ve porselen duvar resimleri görmek mümkün. Jingdezhen'de üretilen porselenin yüksek kalitesi, "yeşim taşı kadar beyaz ve kâğıt kadar ince" sözleriyle anlatılır. Bu porselen, Çin Devlet Konuk Evi gibi birçok önemli yerde kullanılmaktadır.

  Eski kent merkezinde yer alan Porselen Sokağı, kentin porselen kültürüne tanıklık eden yerdir. Bu sokakla ilgili ilginç bir hikâye vardır. Eski zamanlarda, bu sokakta büyük bir porselen dükkânı bulunurmuş. Dükkânın, zorba bir sahibi varmış. Dükkânı bekleyen vahşi köpekleriyse, ikiyüzlü ve kötü hayvanlarmış. Yoksulları görünce ısırır, zenginleri görünceyse yere yatıp kuyruklarını sallarlarmış. Diğer dükkânların sahipleri ve yoksul insanlar, bu duruma çok kızar, ancak yapacak bir şey de bulamazlarmış. Bir gün, efsanevi bir yaşlı gelmiş, hiç kimsenin anlayamadığı bir yöntemle bu köpekleri çıldırtmış. Köpekler, sahiplerinin dükkânında sergilenen bütün kıymetli porselenleri kırıp dökmüş. Porselen parçaları sokağa dağılmış. İşte hikâyeye göre, Porselen Sokağı, böyle oluşmuş.

  Sayın izleyiciler, bu hikâyeden sonra, yolculuğumuza devam edebiliriz. Porselen Sokağı'nda gezerken, Jupp Kappell adlı Hollandalı bir turistle tanıştık. Porselen üzerine 40 yıldır araştırmalar yapan Bay Kappell, kentin sokaklarında gezmeyi çok sevdiğini, böylelikle porselen sanatının gerçek tadını çıkarttığını belirtti. Kappell, sözlerine şöyle devam etti: 

  "Jingdezheng'de dolaştığınızda, kentin her sokağının, kendine özgü bir şekilde süslendiğini görürsünüz. Her sokakta değişik porselen eserler bulunur. Bu sokakların kendileri bile çeşitli seramik parçalarıyla döşenmiştir. Bu sokaklarda gezdiğinizde, eve dönmeyi unutursunuz."

  Sayın izleyiciler, şimdi Porselen Sokağı'na uzak olmayan "Ejderha Çanağı" adlı sokağı gezelim. Özel olarak imparatorluk sarayına porselen üretmek üzere kurulan atölyede yapılan Ejderha Çanağı, o dönemde sarayda yangın söndürmekte kullanılıyordu. Üzerine ejderha motifi çizildiği için, bu dev çanağa bu ad verilmiştir.

  Sevgili izleyiciler, bu çanaktan çıkan sesleri dinlediniz. Bu çanakların yapılışı çok zordur. Bir çanağın üretimi için 19 gün gerekir. Bu kadar uzun süreye rağmen, başarı oranı yüzde 5 bile değildir. Bu nedenle günümüzde bu tür çanaklardan bulmak çok zordur.

  Jingdezhen Porselen ve Arkeolojik Araştırma Enstitüsü'nün sergi salonunda böyle kıymetli bir "Ejderha Çanağı" sergileniyor. Sergi salonu müdürü Xiao Peng, bu çanak hakkında şu bilgileri verdi:

  "Bu çanak, Ming hanedanına ait bir 'Ejderha Çanağı'dır. Çanağın üzerinde 'ateş topunu kovan' iki ejderha motifi ç  izilmiştir. Bu, yangın çıkmaması dileği anlamına gelir."

  Sayın izleyiciler, şimdi bin yıllık geçmişe sahip olan Longchuan Sokağı'na gidelim. Eskiden porselen işçilerinin oturduğu bu sokakta, içinde Buda heykeli olan Wuwang Tapınağı ve ejderha heykeli olan Kutsal Ejderha Tapınağı bulunur. Bu sokakta yaşayanlar, her yıl Fener Bayramı'nı ejderha dansı yaparak kutlar. Çin Ay Takvimi'ne göre yeni yılın 15. gününde kutlanan bu bayramda, beraberlik anlamına gelen ve yapışkan pirinçten yapılan "yuanxiao" adlı özel bir tatlı yenir.