ÇİN ULUSLARARASI RADYOSU
China Radio International
Çin Haberleri
Türkiye Haberleri
Dış Haberler

Çince Öğreniyoruz

Çin'de azınlık milliyetler

Türklerin gözüyle Çin

Spor

Bilim ve Sağlık
(GMT+08:00) 2006-08-25 12:04:29    
İran nükleer sorununu çözecek en iyi yol, görüşme

cri

    İran'ın 22 Ağustos'ta Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından hazırlanan öneri paketine yanıt vermesinin ardından Rusya ve Çin, İran nükleer sorununun, nükleer silahların yayılmasını önleyen uluslararası mekanizmanın korunması temelinde diplomatik görüşmeler yoluyla çözülmesi yönündeki arzularını ifade ettiler. Rusya ve Çin'in bu tutumları, dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun arzusunu temsil ediyor.

    İran, 1950'li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batılı ülkelerin desteğiyle nükleer enerjiyi değerlendirme çalışmalarına başlamıştı. Ancak ABD, 1980 yılında İran'la diplomatik ilişkileri kesmesinin ardından bu ülkeyi defalarca "nükleer enerjiyi barışçı amaçla değerlendirme" kılıfı altında gizlice nükleer silah geliştirmekle suçlayarak, İran'a karşı caydırıcı politika izlemeye başladı. Dolayısıyla İran nükleer sorunu, özünde İran ile ABD ve diğer bazı ülkeler arasındaki düşmanlık ilişkilerinin bir özeti, aynı zamanda da son derece karmaşık bir sorundur.

    Buna karşın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, üç yıl süren denetimlerden sonra İran'ın, hakkında bildirim yapılan nükleer malzemeleri nükleer silah üretiminde kullandığı yönünde bulgulara ulaşılamaması nedeniyle, İran'ın hakkında bildirim yapılmayan nükleer malzemelere sahip olduğunu veya açıklanmamış nükleer faaliyetlerde bulunduğunu gösteren kanıtlara ulaşmış değil.

    Hâl böyleyken İran'a karşı askeri operasyon düzenlenmesi, haklı bir gerekçeye dayanmadığı gibi sorunu da çözmeyecektir. Ekonomik yaptırım önlemleri de sorunu kökünden çözebilecek durumda değil. Eğer ABD, Afganistan ve Irak'tan sonra yeni bir savaşa girişirse, meşruiyetten yoksun olduğu için uluslararası toplum tarafından kınanacağı gibi, vahim ve geriye dönüşü imkansız sonuçlarla da karşılaşacaktır. Çünkü İran, Ortadoğu bölgesindeki Şiiler üzerinde küçümsenemeyecek etkiye sahiptir, Lübnan Hizbullah Partisi, Filistin İslami Direniş Hareketi-Hamas ve İslami Cihad Örgütü gibi radikal örgütlerle yakın temas halindedir. ABD'nin İran'a karşı kuvvet kullanması durumunda Ortadoğu'daki durum kontrolden çıkacaktır.

    Gözlemciler, ABD'deki Cumhuriyetçi Parti iktidarının bu yılın Kasım ayında yapılacak ara seçimi kazanabilmek için İran nükleer sorunu konusunda adımlar atmaya ihtiyaç duyduğuna işaret ederek, bunun ABD yönetiminin İran'a yaptırım uygulama sürecini hızlandırma girişiminde bulunmasının nedenlerinden biri olduğunu savunuyor. Ancak ekonomik yaptırımlar, çift yönlü bir kılıç gibidir. İran'ın dünyanın dördüncü büyük petrol üreticisi, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC'in de ikinci büyük petrol ihracatçısı olması nedeniyle bu ülkeye yönelik yaptırımların, uluslararası ham petrol fiyatlarını büyük ölçüde artıracağına kesin gözle bakılıyor. ABD Land Şirketi'nin tahminlerine göre İran'ın ham petrol satışını günde 500 bin varil azaltması durumunda, uluslararası ham petrol fiyatları, varil başına 100 doların üzerine çıkacak. Bu da dünya ekonomisini doğrudan etkileyecek.

    İran'ın daha ileri bir adım atarak dünyadaki petrol sevkıyatının yüzde 20'sinin gerçekleştirildiği Hürmüz Boğazı'nı kapatması durumunda, dünya ekonomisi daha ağır bir darbe yiyecek. Uzmanlar, Hürmüz Boğazı'nın üç ay süreyle kapatılması ve İran'ın petrol satışını durdurması halinde ABD'nin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 4-5 oranında düşeceği, işsizlik oranının da yüzde 2 oranında yükseleceği tahmininde bulunuyor.

    Ekonomik yaptırımlar, İran ekonomisine de ağır darbe indirecek. Nükleer sorundan kaynaklanan gerginlik, uluslararası yatırımcıların İran'dan uzak durmasına neden oldu. Sermaye sıkıntısı nedeniyle İran'ın ekonomik büyüme hızı büyük ölçüde düştü, enflasyon ve işsizlik yüksek düzeylerde seyretti. Bununla birlikte petrol rafineri kapasitesinin yetersiz kalması nedeniyle İran'ın benzin ihtiyacı, büyük ölçüde ham petrol ihracatından elde edilen dövizle yurtdışından karşılanıyor. Yaptırım söz konusu olduğunda İran'ın alacağı darbe, çok ağır olacak.

    Kısacası gerek askeri darbe, gerekse ekonomik yaptırım, İran nükleer sorununun çözümü için yararlı olamayacağı gibi, sorunu daha karmaşık hale getirerek çözümünü çok daha zorlaştıracak, üstelik ilgili bütün tararların çıkarlarına tahmin edilemeyecek kadar büyük zarar verecektir. Zıtlaşmadan zaferle çıkan olmayacağına göre, ilgili tarafların, zorluklara rağmen diplomatik görüşmelerde ısrar ederek sorunu barışçı yollarla çözmeleri, bütün tarafların çıkarlarına uygun olacağı gibi bölgenin ve tüm dünyanın barışı, istikrarı ve gelişmesi için yararlı olacaktır. Böyle bir durum, dünyaya olduğu gibi ABD ve İran'ın da lehinedir..