ÇİN ULUSLARARASI RADYOSU
China Radio International
Çin Haberleri
Türkiye Haberleri
Dış Haberler

Çince Öğreniyoruz

Çin'de azınlık milliyetler

Türklerin gözüyle Çin

Spor

Bilim ve Sağlık
(GMT+08:00) 2006-08-02 00:01:17    
Çin ve Türk halkları arasında yoğunlaşan temaslar

cri
    Çin ve Türkiye halkları arasındaki temaslar, tarihi "İpek Yolu"na kadar uzanıyor. İki halk, "İpek Yolu" aracılığı ile ticari ve kültürel temaslarda bulunmuş, aralarında yakın bir dostluk bağı da kurmuşlardı. Çin ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasıyla iki ülke halkları arasındaki dostluk daha da pekişti. Bu dostluğun gelişmesinde iki ülke hükümetleri kadar, hükümetdışı kuruluşların rolü de çok büyük. Bu kuruluşlar, iki ülke halklarının birbirini daha yakın tanımalarını sağlamak için uzun süreden beri yoğun çaba harcadılar.

    Çin ve Türkiye'nin meclisleri bünyesinde farklı dönemlerde karşılıklı olarak kurulan dostluk grupları, iki ülke halkları arasındaki dostluğun gelişmesinde özgün bir rol oynuyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde faaliyet gösteren Türk-Çin Parlamenterler Arası Dostluk Grubu Başbakanı Salih Kapusuz, grubun oluşumu hakkında şu bilgileri verdi:

    "Ben 2002'de yapılan seçimlerden sonra, 2003 yılında dostluk grubunu kurdum. Ve karşılığında sizin de dostluk grubunuz kuruldu. Şu anda Dostluk Grubu üyelerimiz, sadece Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinden oluşmamaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi'nden milletvekillerimiz var, CHP'den milletvekillerimiz var, SHP'den milletvekillerimiz var. Dolayısıyla bunlar da değişik görevler üstlendiler. Gerçek anlamda biz, o kadar büyük taleplerle karşılaştık ki, yönetim kurulu üyelerini tespit etmekte biraz zorluk çektik."

    Karşılıklı olarak oluşturulan parlamenterler arası dostluk grupları, sürekli irtibat halinde faaliyet gösteriyor, karşılıklı ziyaretler gerçekleştiriyor, böylece iki ülke halkları arasındaki dostluğun gelişmesinde rol oynuyorlar. Salih Kapusuz, parlamenterler arasında dostluk gruplarının Çin ve Türk halkları arasındaki ilişkilerdeki rolünü şöyle anlattı:

    "Bu oluşturulan dostluk grupları, yöneticiler açısından, parlamentolar daha çok yasama çalışmaları yaptıkları için, denetim görevi yaptıkları için, hükümetlerden farklı özellikler içerirler. Hem de seçilmiş insanlar olmaları münasebetiyle gerçekten bu ilişkiler çok öne çıkıyor.

    Biz şunu önemsiyoruz: Seçilmiş milletvekilleri olarak, dostluk grubu üyeleri olarak, burada ülkeler arasında zaman zaman belki ihtilaf konuları olabilir, farklı gelişmeler olabilir. Mesela sizin tasvip etmediğiniz birtakım girişimlerde bulunan Çinliler, veya Taiwan'la ilişkiler meselesi başta olmak üzere, bazı sorunlar gelişebiliyor. Bunlarla ilişkili olarak biz karşılıklı temasa geçerek, ne yaparsak, doğru yaparız. Ülkeler arasındaki mutabakatı daha iyiye götürmek için çaba sarf ediyoruz. Gerçekten kurumlar olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Çin Halk Cumhuriyeti Meclisi, hem de biz dostluk grupları olarak, bu ilişkileri iyi tutmanın, sorun varsa görüşerek tartışarak atılması gerekli olan iyi adımların atılmasında da öncülük ediyoruz. Bu iyi gelişiyor, iyiye gidiyor, daha da güçlü olması için çaba sarf ediyoruz."

    Parlamenterler arası dostluk gruplarının yanı sıra, Çin ve Türkiye arasında bir dizi başka dostluk kuruluşları da oluşturuldu. Türk-Çin Dostluk Derneği, bunlardan biri. Dernek başkanı Kemal Baytaş, derneğin kuruluşunu anlatırken şunları söyledi:

    "1985'ten sonra Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyet arasında siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler birdenbire sıçramaya başladı. İşte biz, o dönemlerde bu dostluk derneğini kurduk."

    Kemal Baytaş, sözlerini derneğin amacı, oluşumu ve çalışmaları hakkında bilgi vererek şöyle sürdürdü:

    "Derneğimizin tek amacı, Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki dostluk ilişkilerini geliştirmek. Tabii zaten ismi üstünde, dostluk derneği. Bu ilişkileri geliştirirken her alanda, kültürel, ekonomik, sanatsal, turistik, bilimsel tüm imkânlardan yararlanarak iki ülke halkını daha dostane bir platformda birleştirmek.

    Derneğimizin üyeleri, Türkiye'de önde gelen bilim-kültür adamları, işadamları, gazeteciler, basın mensupları, medya mensupları, sanatçılardan oluşuyor. Derneğimizin üye sayısı 250, yönetim kurulu 15 kişiden oluşuyor.

    Biz Atatürk'ün temel ilkesi olan 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesini izliyoruz. Ve Çin halkının da, Çin hükümetinin de, Çin dış politikasının da bu doğrultuda olduğuna inanıyoruz. Yani Çin'in, dünyadaki başka ülkelere saldırı, başka ülkelere karşı olumsuz bir görüşü ve politikası yok. O da barış yanlısı. Böyle olunca da bu temel ilkede birleşiliyor. Bizim dostluk derneği de bu ortamda çalışmalarında daha rahat bir ortam buluyor, daha rahat bir iklim buluyor. Öyle olunca, çalışmalarımızda ve bizim ortağımız olan Çin'deki Uluslararası Dostluk Derneği'yle iyi ilişkiler sürdürüyoruz. Ve bu şekilde ilişkilerimizin daha canlı, daha olumlu bir ortamda geliştirilmesi için yoğun çaba sarf ettik. Sürecin bu şekilde gelişmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesine, hem de dünya barışına katkı sağlıyor."

    Türk-Çin Kadınları Dostluk ve Kültür Derneği, Türkiye'de Türk-Çin dostluğu için yoğun faaliyetler sürdüren diğer bir sivil toplum örgütü. Dernek başkanı Tan Ataç, derneği ve faaliyetlerini şöyle tanıttı:

    "Türk-Çin Kadınları Dostluk ve Kültür Derneği, 1992 yılında kuruldu ve o tarihten beri Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye arasında bir dostluk köprüsü kurma yönünde çalışmalar yapıyor. Çin kadınları ve Türk kadınları olarak mümkün olduğu kadar el ele, gönül gönüle çalışmaya gayret ediyoruz. Çalışmalarımız, kadına, çocuğa ve eğitime yönelik.

    Bundan sonra daha köklü projeler düşünüyoruz. Yani kültür alışverişinin daha yoğun yaşanacağı projeler üzerinde çalışacağız."

    Türkiye'de Türk-Çin dostluğu için kurulan kuruluşlar, sadece kültürel alanda değil, ekonomik alanda da faaliyet gösteriyor. Bunun bir örneği de Çin-Türk İşadamları Dostluk ve Dayanışma Derneği. Dernek başkanı İsmet Melih Demli, dernek hakkında şunları söyledi:

    "Biz Çin-Türk İşadamları Dostluk ve Dayanışma Derneği'nin kuruluşunu 2002 yılında yaptık. İki senedir faaliyet göstermekteyiz. Buradaki amacımız, Türk ve Çin işadamlarını ortak bir noktada birleştirerek ticaretlerini daha sağlıklı, daha reel bir hale getirebilmek için, Türkiye Cumhuriyeti'nde bulunan işadamlarına bir tür katkı sağlamak ve bunların karşılığında Çin işadamları ile Türk işadamlarını bir araya getirerek ortak noktalarda çalışmaların sağlanması için, nasıl bir katkı sunabiliriz, onun çalışmasını yapmak üzere kurulmuş bir sivil toplum örgütüyüz.

    Biz bunu Türkiye genelinde ciddi anlamda Çin'le ticaret yapabilecek, ithalat ve ihracatı ciddi noktalarda taşıyabilecek işadamlarını bir çatı altında, Çinlilerle beraber birleştirebilmek, aynı şemsiye altında toparlayabilmek için bir sivil toplum örgütü olarak gereken her şeyi bütün yönetimimizle beraber yapmaya çalışıyoruz."

    Türkiye'de Türk-Çin dostluğu için çalışan kuruluşların çabaları, Çin tarafından takdirle karşılandı. Çin'de yabancı ülkelerle halklar arası temaslar alanında faaliyet gösteren Çin Halkı Yabancı Ülkelerle Dostluk Derneği, Türk-Çin Dostluk Derneği Başkanı Kemal Baytaş ve Türk-Çin Kadınları Dostluk ve Kültür Derneği Başkanı Tan Ataç'a Çin-Türk dostluğuna yaptıkları seçkin katkılardan dolayı "Dostluk Elçisi" unvanını verdi. Bunun yanı sıra dostluk derneklerinin heyetleri, Çin'de büyük bir konukseverlikle karşılandı. Türk-Çin Kadınları Dostluk ve Kültür Derneği Başkanı Tan Ataç, şöyle bir anısını anlattı:

    "2003 yılında Çin'e yaptığımız ziyarette, Çin Halk Cumhuriyeti Meclis Başkanı'nın eşi bizi kabul etmişti mecliste. Bu hakikaten bizi çok heyecanlandırdı. Kapıdan girişten itibaren küçük çocuklar ellerinde Türk ve Çin bayraklarıyla bizi karşıladı, içerde ise Türkiye'de görev yapmış Çinli dostlarımızdan Beijing'de olanlar vardı. Benim için çok büyük bir süpriz oldu. Böyle bir karşılanma, Türkiye'den bu kadar uzak bir ülkede bu kadar sıcak, bu kadar düzeyli bir karşılanma, bu da çok güzel bir anı benim için."

    Çin ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 35. yıldönümü dolayısıyla görüştüğümüz Çinli ve Türk yetkililer, hükümet dışı kuruluşların katkılarından her zaman takdirle söz ettiler ve halklar arası ilişkilerin önemini hep vurguladılar.