ÇİN ULUSLARARASI RADYOSU
China Radio International
Çin Haberleri
Türkiye Haberleri
Dış Haberler

Çince Öğreniyoruz

Çin'de azınlık milliyetler

Türklerin gözüyle Çin

Spor

Bilim ve Sağlık
(GMT+08:00) 2005-08-05 13:33:05    
Yugu etnik grubu

cri
    10 binden fazla nüfusa sahip olan Yugu Milliyeti esas olarak ülkenin kuzeybatısında bulunan Gansu eyaletinin Sunan Yugur Özerk İlçesi ile Jiuquan kentinin Huangnibao Yugu köyünde yaşamaktadır.

    Yugular, Tang hanedanı döneminde Orhun Nehri havzasında yaşayan Huihelerin kollarından biridir. Yuguların bazıları 9. yüzyılın ortalarında Gansu eyaletinin Hexi Koridoru'nde bulunan Dunhuang, Zhangye, Wuwei bölgelerine göç etmelerinden dolayı Hexi Huiheler olarak adlandırılıyorlar. Yugular, diğer komşu azınlık milliyetlerle iç içe yaşayarak, yavaş yavaş kendine özgü bir milliyet haline geldi.

    Yuguların yaşadıkları bölge, Hexi Koridoru'nun ortasında bulunan Qilian dağlarının kuzey eteğinde bulunuyor. Bölge geniş otlaklardaki kaliteli otlarıyla, doğal hayvancılık bölgesidir. Hiç balta girmemiş gür ormanlarda nadir görülen çok sayıda yabani hayvan ve değerli bitkiler yetişiyor. Qilian dağlarında zengin maden yatakları var. Yuguların ürettikleri güzel yeşim taşları ülke çapında ün salmış durumda.

    Yugu milliyeti üç dil kullanıyor. Batı Yugu dili, Altay Dilleri ailesine bağlı Türkçe dil grubuna aittir. Doğu Yugu dili, Altay dilleri ailesine bağlı Moğolca dil grubuna aittir. Üçüncü dil Çincedir. Yuguların kendi yazısı yoktur. Yugular diğer milliyetlerle iletişime geçerken genellikle Çince kullanıyor.

    Esas olarak hayvancılıkla geçinen Yugular, Lama dinine inanıyorlar.

                                    Beyaz kuğu ve kuğu çalgısı

    Çin'in tarihi İpek Yolu'nun geçtiği bölgede yaşayan Yugular arasında birçok zengin içerikli ve canlılık dolu hikâye ve efsane yaygındır.

    Rivayete göre, eski çağlarda Yugular şarkılar söylerken müzik aleti çalmazlarmış. Çünkü hiç çalgı yokmuş. Berk adlı bir genç varmış. Berk her gün kabile şefinin hayvanlarını otlatır ama Ama kendisi her gün aç kalırmış. Berk'in sesi çok güzelmiş. İnsanlar onun sesini duyunca tüm dertlerini, acılarını unuturmuş. Berk göl kenarında oturarak şarkı söylerken kuğular bile onun şarkılarına hayran kalıyormuş. Güzel bir beyaz kuğu varmış. Bu kuğu Berk'in sesini duyunca hep Berk'in yanına gelir ve bembeyaz tüylü kanatlarını vurarak dans edermiş.

    Bir sabah Berk, tekrar göl kenarında hayvanlarını otlatarak şarkı söylemeye başlamış. Ancak Berk sabahtan öğlene kadar şarkı söylerken o sevimli beyaz kuğu yanına gelmemiş. Hayal kırıklığına uğramış Berk, kamışlığa gidip beyaz kuğuyu aramaya başlamış. Sonunda vahşi kartallar tarafından yenmiş olan beyaz kuğunun kemiklerini ve bağırsağını bulmuş. Berk çok üzülmüş ve ağlamaya başlamış. Berk beyaz kuğunun kemiklerini ve bağırsağını getirip ateşe vermeye hazırlanmış. Ertesi gün sabahleyin beyaz kuğunun kemiği, bir müzik aletine dönüşmüş. Bu olaydan sonra Berk, nereye giderse kuğu çalgısını sırtında taşıp çalmaya başlamış.