Çin'in güney kesimindeki Zhujiang ırmağının içinden geçtiği Makao deniz kıyısında olan ve görülmeye değer bir kenttir. Yaklaşık 20 km2'lik bir yüzölçümü olan Makao, Doğu ve Batı kültürlerinin uyumlu bir şekilde bir arada bulunduğu bir yer: Makao'nun her köşesindeki kiliseler, tapınaklar, mağazalar ve restoranlar arasında dolaşırken farklı toplulukların yaşam tarzlarına da rastlanıyor.
Modern bir kent olan Makao yoğun bir nüfusu da barındırıyor. Burası eskiden bir balıkçı köyüymüş. Makao, adını, balıkçıların Mazu adlı bir Çinli tanrıçadan almış. Hikâyeye göre, uzun yıllar önce bir balıkçı teknesi açık denizde şiddetli bir fırtınaya yakalanmış. Ancak balıkçı gemisindeki bir kız fırtınaya 'dur' diye emretmiş ve fırtına aniden durmuş. Balıkçılar buna şaşıp kalmışlar. Balıkçı teknesi karaya vardığında bu kız Mage adlı bir tepeye çıkmış ve bir daha da onu gören olmamış. Balıkçı aileleri bu kızın karaya çıktığı yerde onun için bir tapınak yapmışlar. 16. yüzyılın ortalarında Portekizliler ilk defa buraya geldiklerinde insanlara bu tapınağın ne olduğunu sormuşlar. Ancak insanlar, onların buradaki tepenin adını sorduklarını zannetmiş ve "Mage" diye yanıtlamışlar. Portekizliler de o nedenle buraya Macau adını vermişler.
Makaolular, Mazu tanrıçasını merhametin, barışın ve uğurun bir sembolü olarak görmüşler. Bu nedenle de burası oldukça popüler olmuş ve günümüzde de Mage'den hiç turist eksik olmuyor. Bayramlardaki yoğunluk ise çok daha fazla. Balıkçılar denize açılmadan önce mutlaka buraya gelip dua ediyorlar.
Çin'in geleneklerini bünyesinde taşıyan Makao aynı zamanda değişik ülkelerin de özelliklerini taşır. Son 400 yılı aşkın zaman içerisinde Doğu ve Batı kültürleri bu küçük kara parçasında bir araya gelmiş ve karmaşık bir kültür harmonisini bugüne kadar taşımıştır.
Almanya'dan burayı gezmeye gelen Ute Meister, Makao'yla ilgili izlenimlerini şöyle aktardı:
"Makao'yu çok sevdim. Burada doğunun kültür ve tarihi ile Avrupa'nın dokusu birlikte işlenmiş."
Da Sanba, Makao'da Çin ve Avrupa mimarî özelliklerini birleştirilen bir kilise. Yabancılar Da Sanba kilisesine St. Paul's adını vermişler. 17. yüzyılda inşaatı biten St. Paul's kilisesinin mimarisi bir İtalya rahip tarafından çizilmiş ve dünyanın o zamanki en büyük kiliseymiş. 1835 yılında St. Paul's'ta bir yangın çıkmış ve sadece şu an var olan kalıntılar günümüze kadar ulaşmış. Kalıntılarda hem Hıristiyanlığın melekleri ve kutsal Meryem, hem de Çin'e özgü aslan oymaları görülür.
Eski tarihi yapıların korunduğu Makao'da modern yapılar da yükseliyor. Küçük olmasından dolayı her tarafına kolayca ulaşılabilen Makao alışveriş için de ideal bir yer. Makao 2003 yılında Çin'in iç kısmından insanlara da açıldı. Makao'ya artık her gün binlerce turist geliyor. Makao gümrüğünden bir yetkili Xu bize şu bilgileri verdi:
"Makao, Çin'e döndükten sonra buraya gelen turist sayısı günden güne artmaya başladı. Makao Çin'e dönmeden önce her ay buraya gelen turist sayısı ortalama 1 milyon dolayındaydı, şimdi buraya her ay gelen turist sayısı 2 milyon dolayında. Bazı aylar bu rakam 3 milyona kadar ulaşıyor."
|