ABD Gıda ve İlaç Dairesi, 11 Aralık’ta ABD’li şirket Pfizer ve Alman şirket BioNTech tarafından ortaklaşa geliştirilen aşı için acil kullanım izni başvurusunu onayladı. Bu, ABD’de acil kullanım için onaylanan ilk COVID-19 aşısı oldu.
İlk gruptaki aşı 13 Aralık’tan itibaren ABD'nin tüm bölgelerine gönderildi ve 14 Aralık’tan itibaren aşılama çalışması başlıyor.
Sağlık sistemi çöküşün eşiğinde
ABD’de vaka sayısı 16 milyon 197 bin 748’e, vefat sayısı 298 bin 747’e yükseldi.
Geçen 24 saat içinde ABD’de yeni tespit edilen vaka sayısı 177 bin 102 ve vefat sayısı ise 1172’yi buldu. Tek bir günde yeni tespit edilenlerin ve hastaneye kaldırılanların sayısı rekor seviyeye ulaştı. Ülkede sağlık sistemi çöküşün eşiğinde bulunuyor.
Aşı dağıtımını koordine etmekten sorumlu ABD Ordusu Teçhizat Komutanı Gustav Perner, 12 Aralık’ta düzenlenen bir basın toplantısında, COVID-19 aşısının ABD’de dağıtımına başlandığını ve aşının 13 Aralıkt’a teslim edileceğini belirtti.
Bununla birlikte Perner, aşıların 300 milyondan fazla Amerikalıya dağıtılmasının lojistik yetenek anlamında hâlâ büyük bir zorluk olduğunu vurguladı.
Edinilen bilgilere göre, söz konusu aşı, yaklaşık üç hafta arayla iki doz gerektirir. Sürü bağışıklığına ulaşmak için nüfusun en az yüzde 70'inin antikora sahip olması gerekir. Bu, ABD’nin en az 462 milyon doz aşıya ihtiyacı olduğu anlamına geliyor.
Dahası, bu aşıların nakliye ve saklama için son derece katı gereksinimleri vardır. Aşıların eksi 70 santigrat derece gibi çok düşük bir sıcaklıkta depolanması ve kuru buza sarılı bir inkübatörde kapatılması gerekir. Aşının toplam raf ömrü sadece 20 gündür.
“İnsanlık tarihindeki en karmaşık aşı prosedürü”
Aşılama Eylemi Koalisyonu Müdür Yardımcısı Doktor Kelly Moore: "Bu aşı dağıtımı ve aşılama prosedürü insanlık tarihindeki en karmaşık prosedür olacak" diye konuştu.
United Airlines ve US Airways'e ait çok sayıda kargo ve yolcu uçağı, aşı dağıtımına katıldı. Ancak Wall Street Journal'a göre aşı dağıtım çalışmaları yeni başladı.
3 Aralık'ta Pfizer, hammadde tedarik zincirinde yaşanan sorunlar nedeniyle bu yıl içinde dünyaya tedarik edilmesi planlanan toplam 100 milyon aşının 50 milyona indirilmesi gerektiğini belirtti. Bu, Pfizer'in ABD’ye 20 milyon aşı tedarik etme konusundaki ilk taahhüdünün yarı yarıya düşeceği anlamına geliyor.
CNBC'den yatırım politikası analisti Adimi, "İnsanların önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde ABD’de sürü bağışıklığına erişme beklentisinin biraz abartılı olduğunu düşünüyorum" dedi.
Aşı tedariği konusundaki endişelerin yanı sıra aşı dağıtımında da pek çok zorluk yaşanmaktadır.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) Direktörü Robert Radfield, "En kötü durum, eyaletlere aşı göndermemize rağmen, dağıtımın sorun haline gelmesi" dedi.
Pfizer, Teksas, New Mexico ve Tennessee'de birkaç aşı depolama merkezini yeniden inşa etti. Belli prosedürlere göre, Pfizer'in sadece aşıyı her eyaletteki siparişlere uygun olarak belirlenen bir teslimat noktasına göndermesi gerekiyor. Bir sonraki adım, eyalet hükümetleri tarafından tamamlanacak.
Seçilmiş başkan John Biden’ın COVID-19 Çalışma Grubu üyesi Rick Bright, birçok eyaletin büyük mali ve teknik engellerle karşı karşıya olduğunu, aşıların nakliyesinin sorunsuz bir şekilde tamamlanmasının çok zor olduğunu belirtti. Bazı eyaletler aşıların nakliyesi için gereken ultra düşük sıcaklıkta taşıma ve depolama ekipmanına sahip olmadıklarını açıkladı.
New York Times'a göre, ABD Sağlık Bakanlığı'nın daha önceki planına göre, bu yılın sonuna kadar federal hükümet, eyaletlerin aşı dağıtmasına yardımcı olmak için yaklaşık 8,4 milyar ABD doları yatırım yapacak. Ancak mevcut yeni federal kurtarma planı Kongre tarafından uzun süredir kabul edilmediğinden dolayı, yerel yönetimlere sübvansiyonlar uzun süredir onaylanamadı. Şimdiye kadar eyaletlere tahsis edilen aşı dağıtımı parası sadece 20 milyon ABD doları.
Aşıya güven eksikliği var
CNBC'nin tahminlerine göre, federal hükümetin, aşının sıradan Amerikalıların da aşılanacağı gelecek yılın ortasına kadar 20-30 milyar ABD doları daha yatırım yapması gerekecek.
Adı geçen pratik zorluklara ek olarak, aşıya güven eksikliği şu anda ABD toplumundaki en zor sorundur.
FDA'nın acil kullanım yetkisi tam onay anlamına gelmiyor. Pfizer Nisan 2021’de FDA’ya tam onay için başvuracak. O zamana kadar FDA resmi olarak tam onay verirse, Pfizer aşıları doğrudan ABD’deki hastanelere ve diğer tıbbi kurumlara satabilir.
Başka bir deyişle, 11 Aralık’taki acil kullanım yetkisi biraz acele alınmış bir karar gözüküyor.
Washington Post’da “Beyaz Saray'ın hareketi küresel aşı yarışına bir kez daha siyasi renk kattı, ancak bu halkın salgını sona erdirmek için en kritik araçlardan biri olan aşılara güvenini zayıflatabilir” denildi.
Çin Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü'nden araştırmacı Yang Xiyu, Trump yönetiminin başlangıçta aşılara olan ilgisizliğinin, şimdi aşı kullanma aceleciliğine dönüşmesinin, salgını siyasallaştırma stratejisini yansıttığını belirtti.
Yang, “Hepimiz Trump'ın başlangıçta salgına gösterilen dikkati dağıtmak için elinden gelenini yaptığını biliyoruz. Ancak bundan sonra ABD’deki salgın durmu ciddi ve hızlı bir şekilde kötüleşti. Salgının kötüleşmesi de Trump'ı asıl niyetini ve konumunu değiştirmeye zorlayan gerçek bir nedendir” ifadesini kullandı.
ABD sağlık yetkilileri, acil kullanım yetkisi için FDA'ya gönderilen iki aşının çok güvenli olduğunu defalarca vurguladı. Ancak son zamanlarda, klinik deneylere katılan gönüllüler, ateş ve yüz felci gibi kötüleşen çeşitli yan etkiler yaşadılar. Tüm bunlar insanların aşının güvenliliği konusundaki süphesini artırdı. Gallup anket kuruluşu tarafından Eylül ayı sonunda açıklanan verilere göre, ankete katılan ABD’lilerden yalnızca yarısı aşılanmaya istekli.
CDC tarafından sağlık personeli arasında yapılan son bir anket, hemşirelerin sadece yüzde 34'ünün aşılanmaya istekli olduğunu, aşılanmayı istemeyen ve hâlâ tereddüt edenlerin sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 31'i oluşturduğunu gösteriyor.
Aşıların yüksek fiyatı, nakliye ve depolama için katı gereklilikler, bu aşamada aşının halktan hâlâ uzak olduğu anlamına geliyor.
Salgının kontrolü sadece aşıya bağlı olamaz
Bu bağlamda, aşının her şeyi kurtarabilmesi düşüncesi başlangıçtan beri saf ve gerçek dışı bir fikir görünüyor.
DSÖ sözcüsü Margaret Harris salgının kontrolünün tamamen aşılara bağlı olmaması gerektiğine işaret etti.
Margaret Harris’in sözleri şöyleydi:
"Yeni koronavirüs hâlâ tüm dünyada hızla yayılıyor. Aşılar iyi araçlar ve çok yardımcı olacak, ancak aşıların bağışıklık bariyerlerini sağlamadaki rolü hala çok uzaktadır. Enfeksiyonlardaki hızlı artışı önlemek ve kamu sağlığı için önlemler almalıyız. Örneğin, sosyal mesafeyi korumak ve sık sık elleri yıkamak, doğrulanan her vakayı tespit etmek ve tespit edilen vakayla yakın temasta bulunan herkesi takip etmek gerekiyor. Virüsün hızlı yayılmasını kontrol etmek için bu önlemleri kesinlikle almalıyız.”