Otelimizden çıkıp pazara doğru yola çıkıyoruz. Genişçe bir caddeden içeri girip yürümeye başlalıyoruz. Bir tarafta kasaplar, bir tarafta demir ustaları. Baharat tezgahları türlü kokularla kendini gösteriyor. Az ilerden hoş bir ezgi geliyor kulaklarımıza. Takip edip, bir dükkanın içine giriyoruz. Ak sakallı bir dede saz çalıyor. Merakla dinliyoruz. Uzun uzun dinleyip, ayaklarımız geri gidercesine, gönlümüz elvermeyerek ayrılıyoruz. İlerde bir köşe dönüyoruz. İki katlı bir çayhane, geçiyoruz. Yolumuza devam ediyoruz. Koca bir meydana geliyoruz. Şehrin kalbine. Meydana girince, sağımızda kocaman bir yapı. Gözlerimizi alamıyoruz. Tüm ihtişamıyla, tarihi kimliğiyle, Asya'nın en büyük camilerinden biri karşımızda duruyor.
KAŞGAR'ın adeta sembolü olan 15. yüzyıldan kalma tarihi İd Kah Camii, eski şehrin merkezinde bulunuyor. Caminin heybetiyle dikkat çeken ana kapısı çok etkileyici. Ziyaretçiler içeri süzülüyor. Üstelik, cami, hemen yanı başındaki saat kulesiyle bizi tarihin derinliklerine doğru atıveriyor.
Uygurcada Id Kah Mescidi, Çincede ise Aidigaer Qiangzhensi adlarını taşıyan camiye biraz daha yaklaşıyoruz. Giriş kemeri, kum renkli tuğlalarla inşa edilmiş. Caminin dışı özgün mozaiklerle süslenmiş.
Cami aynı zamanda Çin'in ve Orta Asya'nın bu denli iyi korunarak ayakta kalabilmiş en büyük tarihi ibadet yeri. Her cuma yaklaşık 10 bin kişi namaza duruyor. Kimi zamanlar burda 20 bin kişinin cuma namazı kıldığını söylüyorlar.