|
|||||||||||||||||||||
|
Çin'de uzun yıllardır yaşıyor olmama rağmen, Urumçi'ye ilk kez Başbakan Recep Erdoğan'ın ziyareti vesilesiyle geçen yıl yolum düşmüştü. Erdoğan'ın heyetinde bulunan gazetecilerle birlikte beni en çok şaşırtan Urumçi'deki gelişmeydi. Habertürk Gazetesi'nden Fatih Altaylı'nın yazısını hatırlıyorum, "Yoksulluk, hatta bir sefaletle karşılaşmayı bekliyorduk. Yanılmışız. Urumçi, Türkiye'nin en modern kentleriyle kıyaslanabilecek bir şehir".
Çin'in kuzeybatısındaki Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi bizi şaşırtmıştı gerçekten. Çünkü, her tarafta gökdelenler, büyük modern binalar, otel zincirlerinin lüks uzantıları, otoyollar, sanayi bölgeleri, lüks marka mağazalarıyla dolu bir kent karşılamıştı bizi.
İşte, Fatih Altaylı'nın deyişiyle Türkiye'nin en modern kentleriyle kıyaslanabilecek şehre ikinci kez yolum düşüyor. Bu kez, 50 kadar yerli ve yabancı gazeteciyle Pekin'den yola koyuluyoruz. Yaklaşık dört saatlik uzun bir yolculuğun ardından alçalmaya başlıyoruz. Kent görününce, bu defa, yere inmeden gözlerimi alıyor. Solumda birbiri ardına yükselen yeni inşaatlar. Biraz daha dikkat kesiliyorum. Adeta yepyeni bir şehir var orada. Onlarca kilometrelik devasa bir alan şantiyeye dönmüş. Bir bakışta en az on, on beş tane devasa site seçebiliyorum. Urumçi, şunun şurasında 14 ayda beni bir kez daha şaşırtıyor.
İşin sırrını yere indikten sonra, ertesi gün sabah anlıyoruz. Çünkü, şehirdeki ilk durağımız, işte uçak penceresinden gördüğümüz yeni kent alanı. Kısa bir yolculuğun ardından devasa büyüklükte modern bir binanın önünde duruyoruz. Daha çok, uluslararası bir şirketin merkezini andırıyor. İçeri giriyoruz, katları tek tek dolaşmaya başlıyoruz. Yanıldığımı anlıyorum. Binanın, çok büyük bir banka olduğumu düşünüyorum. Son derece modern, tertemiz koridorlar gişelerle dolu. Bilgisayar ekranları başındaki görevliler de, bankacılar olmalı. Çok geçmeden, gözüm elektronik panolara ilişiyor: "Vergi Dairesi". Biraz ilerleyince, bir başka pano, "Trafik İdaresi"... Hafif bir duraksamanın ardından bir kez daha yanıldığımı anlıyorum. Burası, ne bir uluslararası şirketin ne de büyük bir bankanın merkezi... İçinde bulunduğum bina, şimdiye kadar gördüğüm en modern devlet dairesi. Daha doğrusu, devlet dairelerini bir araya getiren kocaman bir kamu binası. Gişe görevlileri, bildiğimiz devlet memurları. Bekleme salonlarında oturanlar hizmet almaya gelen sıradan vatandaşlar. Devlet daireleri katları çıktıkça birbiri ardına sıralanıyor: Vergi, Trafik, Telefon, Su, Elektrik, Noter...
Üst katlara çıktıkça, etraftaki manzara da daha net ortaya çıkıyor. Uçak penceresinden gördüğümüz devasa şantiyenin ortasındayız. Çok katlı siteler etrafı sarmış. İnşaat makineleri durmadan hareket ediyor. Binlerce işçi sanki karınca gibi harıl harıl çalışıyor. Kamerama sarılıyorum. Video düğmesine basıyorum. Çünkü, tüm hızıyla inşa edilen yeni, devasa şehri başka türlü anlatmak zor.
Binadan çıkıyoruz, araçla yaklaşık 15-20 dakika yeni şehirde dolaşıyoruz. Konut fiyatlarını soruyorum. Henüz inşaat halindeki sitelerde metrekare fiyatı 7 bin renminbiyi aşmış. Yani, yaklaşık 2 bin lirayı bulmuş. 100 metrekarelik bir ev almak isterseniz, 200 bin lirayı gözden çıkarmanız gerek. Üstelik bu fiyat, birkaç yıl sonra tamamlanacak siteler için geçerli.
İster istemez, hemen Ankara'yla kıyaslıyorum. Urumçi, Ulus'tan Ümitköy'e doğru değişimin izinden yürüyor olmalı. Kentin eski merkezi Büyük Pazar, tıpkı Ulus gibi. Urumçi'nin biraz dışındaki şantiyede ise, yeni bir Ümitköy ortaya çıkıyor.
Urumçi'deki gelişme hızını anlatmakta gerçekten zorlanıyorum. Ancak, konut fiyatlarındaki değişim hızı, belki bu konudaki en iyi yardımcı olabilir. Keza, bugün 200 bin liraya satılan evlerin yalnızca birkaç sene önceki fiyatları 40-50 lira düzeyindeymiş. Bu arada, Çinli gazetecilerin sohbet konusuna kulak misafiriyim. Ortak kanı, "Urumçi'de ev yatırımının kazançlı olacağı kesin. Fiyatlar daha çok artar..."
© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040 |