Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Esra Ergün: " Konfüçyüs'ün bir sözü vardır ?" İmparator rüzgâra benzer. Halkta başağa benzer. Rüzgâr nereden eserse, başaklarda o tarafa eğilir."

(GMT+08:00) 2009-01-19 11:22:50 cri

Merhaba sevgili dinleyiciler. Bugün, Çin'de eğitimini sürdürmek ve Çince öğrenmek için burada olan konuğum, Sayın Esra Ergün.

CRI- Esra Hanım, öncelikle programımıza vakit ayırdığınız için, teşekkür ediyorum.

Esra Ergün- Ben, çok teşekkür ederim, bu fırsatı bana verdiğiniz için.

CRI- Dinleyicilerimize kendinizi tanıtır mısınız? Kimdir Esra Ergün?

E.E.- Tabii. Esra Ergün, 1981 doğumlu, bir emekli astsubay çocuğu. 2004 yılında, Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji Bölümü mezunuyum. Mezun olduktan sonra Türkiye'de her üniversite mezunun yapabileceği belli işleri yaptıktan sonra, benim uzmanlığım bu değil deyip, Çin'e gelmeye karar vermiş ve 2007 yılında, Şubat ayında buraya gelmiş ve bir yıl kalıp, aslında Çince öğrenmek için, Çin'de geçen bir yılın yeterli olmadığını öğrenip, Türkiye'ye dönüp, Milli Eğitim Bakanlığı bursunu alıp, tekrar gelmiş, birisi.

CRI- Esracığım, ilk başta neden Çince seçildi? Sinoloji çokta yaygın bir dil değil Türkiye'de. Çokta bilinen bir bölüm değil. Neden seçtin?

E.E.- Ben, aslında hep öğretmen olmak istedim. İngilizce öğretmeni olmayı çok istedim. Fakat biz seksen birliler, hep şanssız dönemlerizdir. Biz, Anadolu Liseleri sınavına girdiğimizde, Anadolu Liseleri soruları çalınır. Biz ÖSS'ye gireceğimiz zaman, ÖSS sistemi değiştir, artı yine sınav soruları çalınır. Seksen bir kuşağının maalesef böyle bir sorunu var.

CRI- Hırsızlıkla aranızda bir sorun var.

E.E.- Kesinlikle. Şeyi merak ediyorum, bu sene KPSS' ye gireceğim büyük bir ihtimalle, bu sene KPPS 'nin başına ne gelebilir?

CRI- Umut edelim hiç bir şey gelmesin.

E.E.- Evet. Hep öğretmen olmak istedim, fakat üniversiteye gireceğim sene, sınav sistemi tekrar değişti ve en büyük köklü değişimdi yine doksan dokuz yılındaki değişim ve o yüzden, orta öğretim başarı puanları v.s. işin içine girince, öğretmenlik olmadı. Ben, yabancı dil bölümündenim. Olmayınca hani ikinci girişimde de artık bir yer seçmek zorundaydım, Rusça, Yunanca ve Çince arasında kaldım. Maalesef hani, şey kelimesini çok kullanmayı pek istemiyorum ama, arkadaşlarımın da çok kullandığı bir kelime bu. " Esra, yaptığın hiçbir şey normal olamayacak mı?" diyorlar. Düşündüm herhalde hani, Rusça ve Yunanca çok tercih ediliyor. O dönem Çin'le de ilişkilerimizin geliştiği dönemdi. 1999-2000 dönemleri. Hani böyle bir açık var, bunu fark ettim. Henüz o dönem Kayseri Üniversitesi Çince bölümü de açılmamıştı, bildiğim kadarıyla. Bir tek Sinoşoji vardı. Uzakdoğu'ya hep bir ilgim vardı. Ortaokuldan beri evlenip, balayına Hindistan'a gideceğim diyebilen bir insandım. Onun biraz daha doğusuna gidip, Çin'e geldim.

CRI- Çince, malumun çok zor bir dil. Diğer batı dillerinden farkı ne Sence? Çincenin, temel farklıları neler?

E.E.- Bir kere hece dili olması çok büyük bir etken. Hani, alfabesi olmaması çok büyük bir etken. Kore dilinde okuyan bir arkadaşım vardı ve Kore alfabesini, yarım saat içinde çok rahat ezberleyebilirsiniz derdi. Denemedim ama bunun, basit olduğunu iddia ediyordu. Japonca okuyan arkadaşlarımız ki, Japoncada da biliyorsunuz, üç tane alfabe var ve bunlardan bir tanesi de yine Çince Hanzı'ya dayanan alfabe. Ama, Japonca okuyan arkadaşlarımız, yine Çinceden ki, Çinceden seçmeli ders almış arkadaşlarımız, kesinlikle Çincenin, çok daha zor bir dil olduğunu söylüyorlardı. Çünkü ses tonları çok önemli. Bir ses tonunu yanlış söylediğinizde, bakkala gittiğinizde tuz istediğinizde size, sigara da verebilir. Sigara istediğiniz de tuz verebiliyor. Özellikle Türklerin, ikinci tonda büyük sorunu var. Bu bütün arkadaşlarımızda olan bir şey. Lokantaya gidip, tuz istediğinizde sizi anlamıyorlar ve sigara satmıyoruz diyorlar. Bu maalesef hemen hemen hepimizin yaşadığı bir sorun. İkincisi Hanzı mutlaka. Hanzı'nın da sorunu şu an itibariyle Çinli arkadaşlarımızda da var. Özellikle yeni nesilde de var. Örneğin Çinli arkadaşlarımıza, şu im nasıl yazılıyor dediğimiz de, kendisi aklına gelmediğinden, hemen cep telefonunu çıkarıyor, hemen pinyin olarak yazıp, hah tamam böyle yazılıyormuş diyip, o da yazabiliyor. Hanzı'nın unutulması çok kolay. Çünkü birbirlerine çok yakın. Bu Çinlilerin de yaşadığı bir sorun. Onlar çok daha erken başlıyorlar Hanzı'ya. Biz, dört-beş yıl gibi bir süre içerisinde bunu oturtmaya çalışıyoruz. Bu da mümkün olmuyor.

CRI- Türkiye'de üniversite eğitimini Sinoloji bölümünde yaptın ve buraya geldin. İki üniversite arasındaki farklılıklar ya da benzerlikler nelerdir?

E.E.- Maalesef bizim bir tane Çinli hocamız vardı ve onun da her sınıfa girmesine izin verilmiyordu. Maalesef iktidar savaşlarının olduğu bir döneme denk geldik, seksen birliler olarak yine sanırım.

CRI- Her olumsuzluğu seksen bire yükleyebiliriz.

E.E.-Kesinlikle! Yine o yüzden aslında Sinoloji, sadece dil eğitimi veren bölüm değil. Sinoloji'nin açılımı; "Çin Dili ve Edebiyatı ve Çin Uygarlığı" Tabii ki dil ve edebiyatı Çince olarak okuyabilmeği herkes çok isterdi fakat bunu dört yıl içindeki bir müfredatla yapamazsınız ve Dil Tarih Fakültesi'nde hazırlığı olmayan tek bölüm Sinoloji. Bütün sosyal bölümler, felsefe gibi psikoloji gibi bölümler, coğrafya gibi bölümlerde bile isteğe bağlı hazırlık verilebiliyor. Fakat Sinoloji'de hazırlık yok. Direk size Konfüçyüs'le, doğal olarak birinci sınıfta Konfüçyüs'ü işlerken, hani Çince anlatılması mümkün değildir. Türkçe olarak devam ediyor.

CRI- Bu, çok büyük bir eksiklik değil mi? Dil eğitimi için.

E.E.- Kesinlikle. Çünkü dili bilmeden onu yorumlayamazsınız. Örneğin, Konfüçyüs'ün bir sözü vardır, " İmparator rüzgâra benzer. Halkta başağa benzer. Rüzgâr nereden eserse, başaklarda o tarafa eğilir." Hani bunun Çincesini okuyup, bunu ona göre yorumlayabilmeyi çok isterdim. Ama maalesef böyle bir şansımız olmadı.

CRI- O zaman gerçek Çince eğitimini, burada almaya başladınız.

E.E.- Kesinlikle. Ama bu da ilk geldiğim sene okuduğum seviyeyle de ilgili değildi. Ben, asıl Çinceyi şu anda öğrenmeye başladığımı düşünüyorum. Bu seneki seviyemde. Ama benim, bir üst seviyemde okuyan arkadaşlar, " emin ol şu anda Çince görmüyorsun" diyebiliyorlar. Maalesef hala böyle bir dil.

Sevgili dinleyiciler, Sayın Esra Ergün'le sohbetimizin ikinci bölümünü, haftaya aynı gün dinleyebilirsiniz.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040