Kübra Gümüş: "Olimpiyatlarda, bütün dünyanın gözü gerçekten Beijing'deydi ve çok güzel organizasyondu."

Sevgili dinleyiciler, Sayın Kübra Gümüş'le sohbetimizin ikinci bölümünden merhaba.

CRI- Beş yıl gibi uzun bir süredir buradasınız. Beijing, bu süre içerisinde çok büyük bir organizasyon için hazırlandı ve başarıyla tamamladı. Olimpiyatlar ve hazırlanış süreci hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

K.G.- 2008 Beijing Olimpiyatlarında, gönüllü oldum. İlk gönüllü olduğum zaman, düşünüyordum, o kadar büyük olmaz herhalde. Dünyanın gözü, hep Beijing'de olacak ama, bakalım alnının akıyla çıkacak mı diye ben de, merakla bekliyordum, doğrusunu söylemek gerekirse. Çünkü, ilk benim Beijing'e, gelişim, Guangzhou'dan geldim. Guangzhou'da çok gelişmiş bir yerdi, Beijing'e göre, Beijing'e oranla. Ama, Beijing'i ben, bir yılda bu kadar büyük değişeceğini, hiç tahmin etmiyordum. Çok güzel ve organizasyonlu çalıştı Beijing. Olimpiyatlarda, bütün dünyanın gözü gerçekten Beijing'deydi ve çok güzel organizasyondu. Hiç bir hata çıkmadı. Ben, tahminimden daha üstün bir başarı gördüm. Çinlilerin, organizatörlükleri çok güçlü. Bu da beni, gerçekten çok duygulandırdı. Çünkü, bu seçmelerde hep İstanbul'da var. İstanbul, böyle büyük bir organizasyonu kaldırabilir mi diye düşündüm, kendi kendime. Olsaydı, çok güzel olabilirdi. Gelecek yıllarda da ümit ediyorum, biz de böyle organizasyonlarla, anlımızın akıyla çıkarız. Yani, hep bu duygularla geçirdim ben, olimpiyatları.

CRI- Gönüllü olmak nasıl bir şeydi, olimpiyatlarda?

K.G.- Çok farklı bir duyguydu. Çünkü, siz Çin halkı, Çin Cumhuriyeti için, bir şeyler yapıyorsunuz. Ama, hem benim Çincem açısından, hem İngilizcem açısından, hem dünyayı görme açısından çok farklı bir duygu. Sadece Çinliler yok orada. Bütün dünyanın her yerinden, herkes geliyor oraya. Seni, orada gördüklerinde önce bir şaşkınlık ifadesiyle bakıyorlar. A! Bir yabancı ve biletimize bakıyor, gibisinden bir çok şeylere bakıyorduk. A! Biletimize bakıyor. İngilizce, konuşuyorsun, dikkatini çekiyor. Çinlilerle Çince, konuşuyorsun, onların da dikkatini çekiyor. Çok farklı bir duygu aslında. Herkesin yaşamasını tavsiye ediyorum.

CRI- Beijing dışında Çin'in hangi kentlerini gördünüz? Bu kentler hakkında bilgi verebilir misiniz?

K.G.- Dediğim gibi, Guangzhou'daydım ben ilk. Guangzhou'dayken, sürekli Hongkong'a gidip, gelmelerimiz oluyordu. Shenzheng, işte güney taraflar. Daha sonra, Beijing'de geziler düzenleniyordu. Bu vesileyle, Shanghai, Zhoucu, Hangzhou. Hangzhou, Çin'in en güzel şehri denilen. Oraları gezdim. Qindao'ya gittim, sahil kenti. Çok fark var şehirler arasında da fark var. Güneyi, doğusuyla, batısıyla. Bunları görebiliyorsun. Çok güçlü bir kültür olduğunu görüyorsun. Çok derin bir tarihe sahip. Bunları görünce, diyorsun ki, her Türk, buralara gelip görmesi lazım. Herkesin, gezmesi lazım. Çok büyük bir kayıp yoksa diyorum, kendi açımdan ve çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

CRI-Çinli arkadaşlarınızı da konuşalım istiyorum. Birlikte neler yapıyorsunuz? Onların yaşama bakışı nasıl sizce?

K.G.- Öncelikle ben, yabancılarla okuyorum. Yabancıların, Çinlilere bakış açısını görüyorum. Sürekli böyle, eleştirel bakışlarla yaklaşıyorlar ve benim, bir çokta Çinli arkadaşım var. Okula gittiğim zaman, Çinliler ile yabancıların arasındaki farkları görüyorum. Çinliler, daha böyle kapalı bir yaşam tarzları var. Çok aktif görülmüyorlar ama, içlerinde çok aktifler. Yabancılara karşıda farklı bir tutumları var aslında. Kendileri gibi bakamıyorlar. Çinli arkadaşlarım, genelde ders çalışmaktan, okula gitmekten, gezmekten çok az bahsediyorlar genelde. Tez yazmaktan, bir çok bilimsel çalışmalardan bahsediyorlar. Yabancılara da çok ön yargılı yaklaşmıyorlar. Belki ben, yanlarındayım diye, konuşmuyorlar, anlatmıyorlar ama. Bana karşı tutumları çok iyi, beni seviyorlar. Kendileri gibi görüyorlar. Benim de onların yanında, yabancı hissettirmiyor kendimi. Çinli arkadaşların yaşam tarzları, hep bilimsel yönde. Hiç böyle boş vakit geçirmiyorlar. Benim tanıdığım arkadaşlarım, böyle.

CRI- Sohbetimizin sonunda Çin yemeklerini de konuşuyoruz. Çin yemekleriyle aranız nasıl? Sizin, damak tadınıza uyuyor mu?

K.G.- Çin yemeklerini, çok seviyorum. Gerçekten Türkiye'ye yazları gittiğimde özlüyorum. Diyorum, bir an önce gitsem, yesem. Gongbaojiding yesem, diyorum. Gerçekten benim, damağıma çok uygun. Hani bazı yemekler olur, kokulu dofuları var mesela, onların dışında tabii. Onlar bize, çok aykırı. Çinliler, bile zor yerken. Çok seviyorum. Hatta ben, kendi bitirme tezimi de, yemekler üzerine yapayım dedim. Türk yemeği ile Çin yemeklerini karşılaştırmak istemiştim. Ama, tabii farklı şeyler yazdım ama, hep gönlümde Çin yemekleri var. Çok, seviyorum. Türkiye'de de lokantalara gitmiştim, Çin lokantalarına. Hemen hemen tatları aynı. Herkese, tavsiye ediyorum, Çin yemeklerini, Türkiye'de olanlara. Arkadaşlarımı da sürekli söylüyorum, Çin lokantasına gidelim. Benden bıktılar artık.

CRI- Peki, Kübra Hanım, tekrar bize vakit ayırdığınız için, çok teşekkür ediyorum.

K.G.- Rica ederim.

Bir programımızın daha sonunda, sizlere neşe dolu yarınlar temenni ediyorum. Her şey gönlünüzce olsun.

Hoşça kalın.