Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Dolar neden yükseliyor?

(GMT+08:00) 2008-10-27 18:43:59 cri
    Metin Münir

    Milliyet-25 Ekim Cumartesi 2008

    Son yıllarda dünyada dolar cinsinden krediler (borçlanmalar) muazzam miktarda arttı. ABD kaynaklı finans krizi dünyanın birçok ülkesinde likidite, yani nakit, darlığı yarattı. Bu, dolara olan talebi artırdı ve değerinin yükselmesine neden oldu.

    Bu olgu özellikle yüksek dış borç sahibi, petrol gibi emtiaların ithalatçısı olan azgelişmiş ülkeleri sıkıştırıyor.

    Türkiye bu ülkelerden biridir. Dolar bu nedenle Türkiye'de hızla yükseliyor.

    Türkiye kalkınmakta olan ülkeler arasında, Rusya ve Çin'i saymayacak olursak, en çok kısa vadeli borca sahip ülkedir. Kalkınmakta olan ülkeler arasında rezervlerine göre borcu en yüksek olan ülkedir. İthalatının ihracatını karşılama yeteneği en düşük ülkelerden biridir. Türkiye riskli bir ülke olarak algılandığı için yatırımlar dolara çevriliyor, ülkeden kaçıyor.

    Dolara ihtiyaç var

    Türkiye'nin, hem kamu hem de özel sektör olarak çok dolara ihtiyacı var. Bunu temin etme şansı az. Bu ikisinin uyuşmazlığı doların yükselmesine neden oluyor.

    Türkiye'nin dış borcu 288 milyar dolardır. Bunun yüzde 96'sı dolar cinsindedir. Kısa vadeli borç toplamı 116 milyar dolardır.

    Türkiye'nin rezervleri, yani Merkez Bankası'nın hesabında bulunan döviz miktarı, 76 milyar dolardır. Rezervlerin borca oranı yüzde 153'tür. Bu oran IMF veya AB ile mali destek görüşmeleri içinde olan Macaristan'da yüzde 129, Ukrayna'da yüzde 90'dır.

    Merkez Bankası dün dövizin yükselişine gem vurmak için her gün açık artırmayla 50 milyon dolar satacağını açıkladı. Geçmiş deneyimlerden biliyoruz. Küçük olduğu için bu aktivitenin doların değeri üzerinde yapacağı etki marjinal olacaktır.

    Ebediyen yükselemez

    Kısa vadeli borç ödemeleri yüksek olan kalkınmakta olan ülkeler dolar borçlanmak ve dolar karşılığında varlık satmaya kuvvet verip döviz elde etmek zorundadırlar.

    Dolar ebediyen yükselemez. Yükselişi ne zaman duracak? Kalkınmakta olan borçlu ülkeler temerrüde düştüklerinde, yani "Ben bu borçları ödeyemiyorum, ödemeyi durduruyorum arkadaş" dediklerinde. Ya da Uluslararası Para Fonu (IMF) veya Avrupa Yatırım Bankası gibi kaynaklardan destek aldıklarında.

    Türkiye'nin önündeki en gerçekçi ve belki de tek seçenek IMF ile anlaşma yapıp fonun kaynaklarından yararlanmaktır. Çünkü Türkiye'de hükümetler kendileri reçete yazmaya muktedir değildirler -en iyi bildikleri iş, dış örgütler tarafından yazılan reçetelerle ekonomiyi yürütmektir.

    Bol şans Türkiye! İhtiyacın var.

    Sami KohenYorum

    Kriz, AB ile ilişkileri nasıl etkileyecek?

    Milliyet- 24 Ekim Cuma 2008

    DÜNYAYI kasıp kavuran mali kriz, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecini daha da tıkar mı, yoksa yeni bazı umutlar yaratabilir mi?

    Bu soru, önceki akşam euractiv.com.tr'nin kuruluşunun birinci yıldönümü kutlaması vesilesiyle İstanbul'da düzenlediği bir toplantıda tartışıldı.

    euractiv.com.tr 9 ülkede 9 dilde AB ile ilgili kapsamlı yayın yapan, Brüksel merkezli euractiv adlı bağımsız bir uluslararası kuruluşun Türkiye kolu.

    AB uzmanı gazeteci Zeynep Göğüş'ün başında bulunduğu euractiv.com.tr'nin bir yıldan beri Türkçe olarak yaptığı yayın, aralarında işadamlarının, bürokratların ve akademisyenlerin de bulunduğu 50 bin kişi tarafından izleniyor. Bu düzenli bilgi akışı, Türkiye ile AB arasında daha iyi bir anlayışın ve yakınlaşmanın sağlanmasına katkıda bulunuyor.

    Karışık duygular

    Kuruluşun birinci yaş günü kutlaması çerçevesinde düzenlenen "Küresel Finans Krizi: Avrupa ve Türkiye'ye Etkileri" başlıklı panele, Euractiv'in Uluslararası Başkanı Christophe Leclerq ve İş Portföy Genel Müdürü Dr. Gürman Tevfik katıldı.

    Leclerq, şimdiki mali krizin, Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkilere olası yansımaları üzerinde "hem kötümser, hem iyimser olmak için birçok neden olduğunu" söyledi.

    Leclerq kısa vadede kötümserlik nedenlerini şöyle sıraladı:

    1) AB, koruma politikaları uygulamak zorunda kalacak, bu da Türkiye'ye karşı daha çekingen davranmasına yol açacak.

    2) AB ülkeleri yabancı ve bu arada Türk işçilerinin akımını kısıtlayacak.

    3) Avrupalılar kendi siyasal öncelikleri ile meşgul olacak, dolayısıyla Türkiye'nin katılımı gündemden düşecek...

    Buna karşılık Leclerq, daha uzun vadede şu konularda daha iyimser:

    1) Şimdiki krizin şok dalgaları biraz dindikten sonra, Avrupa, ticaret ve yatırım olanakları arayışında, gözlerini gelişen pazarlara çevirecekler. Bu pazarlardan biri de Türkiye olabilir.

    2) Dünyadaki ekonomik düzenin güncelleştirilmesi için yeni bir Bretton Woods inisiyatifinin başlaması söz konusu. Bu oluşumda Türkiye'ye de yer verilecek.

    Kısa vadedeki sorunlar

    Kuşkusuz bu genel tablonun içinde, sayabileceğimiz daha birçok faktör var.

    Özellikle kısa vadede, işler daha kötüye gidecek gibi görünüyor. Bu arada ekonomik alanda, Avrupa'daki krizin ve durgunluğun sonucu olarak, AB ülkelerine ihracat azalacak, o ülkelerden turist sayısında, yatırım ve kredi hacminde ciddi düşüş olacak.

    Ancak daha uzun vadede bazı yeni fırsatlar ortaya çıkabilir. Toplantıya katılan bir diplomatın da bize dediği gibi, Türkiye gerek yatırım, gerekse turizm alanında cazip bir ülke haline gelebilir. Yani yatırımcılar ve turistler, Türkiye'yi diğer ülkelere oranla, daha çok tercih edebilir. Tabii, yeter ki Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirsin...

    Uzun vadeli umutlar

    Konunun siyasal yönüne gelince, açıkçası, mali krizin AB üyeliği perspektifine kısa vadede yapacağı etki, olumsuz. Bu kriz içinde AB'de kimsenin "genişleme"yi -ve bu arada Türkiye'nin katılımını- düşünecek hali yok.

    Ama daha uzun vadede, Türkiye'nin bölgesel ve küresel rolü ve önemi -sadece siyasal değil, aynı zamanda ekonomik alanda da- öne çıkabilir. Bu, AB'de Türkiye'ye daha yakınlaşma gereğini hissettirebilir.

    Ancak bunun için de Türkiye'nin her iki alanda da kendisini göstermesi ve her şeyden önce istikrarlı ve güvenilir bir ülke olduğunu kanıtlaması gerekir...

    Sami KohenYorum

    Fatura yoksula çıkıyor

    Milliyet-21 Ekim Salı 2008

    ARTIK iyice anlaşıldı ki, ABD'de başlayan, Avrupa'ya hızla ulaşan ve Asya-Pasifik'e kadar uzanan finansal krizden etkilenmeyecek ülke yok...

    Dünyanın neresinde olursa olsun, zengin veya fakir, gelişmiş veya gelişme halindeki ülkeler, Wall Street'teki şiddetli mali depremin artçı sarsıntılarından, bir şekilde etkilenmeye başladılar bile...

    Bu şokun ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçları zamanla daha net ortaya çıkacak. Uzmanlara göre, dünya henüz bu krizin ilk aşamasında bulunuyor ve bunun en az iki yıl daha sürmesi bekleniyor.

    Şimdilik bundan en çok etkilenen ülkelerin başında ABD geliyor. (Aslında ekonomisi topyekûn çöken İzlanda'dır)... Gelişmiş Batı Avrupa ülkeleri de hemen onun ardından geliyor.

    Ama bu kriz, sadece Batı kapitalist sistemini derinden sarsmış değil. Aynı sarsıntının dalgaları, Rusya'ya, Çin'e ve "Üçüncü Dünya" ülkelerine kadar ulaşmış bulunuyor.

    Onları kim kurtaracak?

    Son yıllarda dünyaya açılan, özellikle petrol fiyatlarındaki artışın da katkısıyla zenginleşmeye başlayan Rusya, şimdi mali depremin etkilerini hissediyor. Moskova borsası büyük kayıplar yaşıyor, petrol fiyatlarındaki düşüş de ekonomideki yüksek beklentileri sarsıyor.

    Çin ilk kez bu yıl büyüme hızının düşeceğini ilan ediyor. Küresel kriz yüzünden dışsatım (ve ülkedeki üretim) kapasitesinde ciddi bir düşüş başlıyor.

    Gerek Rusya'da gerekse Çin'de yeni oluşmaya başlayan orta sınıf, bu krizden büyük darbe yiyor.

    Aynı şekilde petrol (veya enerji) geliri sayesinde ekonomileri güçlenmeye ve bölgesel güç olarak kendilerini belli etmeye başlayan İran (ve Venezuela) gibi ülkeler de, fiyatlardaki şok düşüşün ve küresel durgunluğun etkilerini hissetmeye başlıyorlar.

    Bu arada dünya çapındaki krizin bir faturası da fakir veya gelişme halindeki ülkelere çıkıyor. Kara Afrika'da zaten yoksulluk, açlık ve hastalıkla boğuşan ülkelerin bahtı şimdi daha da kararıyor. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick'e göre, bu kriz nedeniyle 100 milyon insan daha yoksulluğa itilmiş bulunuyor. Onun deyişiyle "bu insan eliyle (yani doğa tarafından değil) ortaya çıkan bir felaket. Dolayısıyla bu sorunu halletmek gelişmiş ülkelerin sorumluluğu"...

    Oysa, zengin ülkeler şimdi kendi ekonomilerini "kurtarma" derdinde. Bu bakımdan "yoksullar"dan gelen çağrılara kulak verecek durumda değiller...

    Sokaklara dökülürlerse...

    Mali krizin yarattığı karmaşa ve panik içinde, belki şu anda bu olayın ileride yaratabileceği sosyal ve siyasal çalkantılar üzerinde fazla durulmuyor. Ancak, krizin böyle bir tehlike potansiyeli taşıdığı açık.

    Ekonomik krizin yol açtığı durgunluk, işsizlik, yoksulluk gibi sıkıntılar, eninde sonunda birtakım sosyal ve siyasal patlamalara yol açabilir. Özellikle Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde bu krizin etkisiyle daha öfkeli ve umutsuz hale düşen halk yığınlarının (geçmişte olduğu gibi) sokaklara dökülmesi olasılığı yüksektir. Bu sosyal kaynaşma, ciddi siyasal sarsıntılara da (belki de isyan ve darbelere) yol açabilir.

    Zengin ve demokratik ülkelerde ise, iş bu noktaya varmaz tabii; ama mevcut iktidarlar sarsılabilir, sol eğilimli partiler zemin kazanabilir...

    Kısacası, dünya kritik bir süreçten geçiyor. Küresel krizin -ekonomik olduğu kadar sosyal ve siyasal alanda da- nerelere kadar gideceğini düşünmek bile kaygı verici...

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040