Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

TADIMLIK DEĞİL, KEYİFLİK BİR KENT: HANGZHOU (2)

(GMT+08:00) 2008-06-20 23:37:17 cri

 "taiji" yapanlar

    TAİJİ: SESSİZ AKAN BİR SU...

    Sabah 6'da kalktığımız gibi dosdoğru Wushan Meydanı'na... Çinliler güne erken başlıyor. Çin'in herhangi bir kentinde sabah 7 gibi dışarı çıkarsınız, en yakın parka, meydana bir uğrayın... Mutlaka bir kenarda "taiji" yapan, öte köşede müzikle beraber dans eden, diğer tarafta kuşak ve top gibi basit aletlerle çalışan ya da yalnızca yürüyüş yapan gruplar göreceksiniz. Kat kat merdivenli çeşitli bölümlerden oluşan Wushan Meydanı'nda da en önde "taiji" yapanlar var. Birçok dalı olan "taiji"de, dengeye ve sürekliliğe dayanan hareketler sessizce akan bir suya benzetiliyor. Hareketler son derece yavaş olmasına rağmen insanı ter içinde bırakan bu sporun sağlık açısından birçok yararı var elbet... Kalp ritmini düzene sokan "taiji" daha çok yaşlıların tercih ettiği bir spor. Örneğin Hangzhou Belediyesi Kongfu Derneği Sekreter Yardımcısı Bay Zhu, eskiden "Shaolin Kongfu" yapıyormuş. Hani şu bir kafa darbesiyle kılıçların ikiye ayrıldığı, çığlıklarla tekmelerin havada kaynaştığı müthiş estetik dövüş sanatı... Ancak Bay Zhu, 20 yıldır "taiji" yapıyor; hareketli olduğu için "kongfu"yu gençlere daha uygun buluyor. Wushan Meydanı'nda küçük bir anket yaptık: Tek kelimeyle "taiji"yi tarif etmeniz gerekirse, ne dersiniz? Çok zorlananlara birkaç kelime daha ekleme hakkı da biz hediye ettik, işte aldığımız yanıtlar: "sağlık", "uyum", "bedeni ve iç dünyayı geliştirmek", "güçlenmek", "süreklilik", "hastalıklardan ve ilaçlardan kurtulmak"...

    BEN, BENDEN ÇOK TOPLUMA AİDİM!

    Batı'da amatör olarak spor yapmak, daha çok bireysel bir etkinliktir; kişinin kendi bedeniyle ilişkisi, kamuya çok da açık değildir; spor yaparken kişi bedeniyle başbaşadır, onu dinler, onu görür. Batılı, kulağında kulaklık parkta koşar, yine kulaklığını çıkartmadan "fitness" salonuna gider ya da evde müziğin sesini açıp televizyondan baktığı hareketleri uygular. Bunları yaparken, giysi ve ayakkabılarından bileğine taktığı ter silme havlusuna kadar tepeden tırnağa "tam donanımlı"dır. Ancak Çin'de spor, daha çok toplumsal bir etkinlik; spor yapan insan, hem doğa hem de diğer insanlardan oluşan çevresiyle iletişim ve uyum içinde... Üstelik spor günlük yaşam akışının dışında değil, içinde bir olay; yani öyle müthiş donanımlara, büyük hazırlıklara, örneğin ayakkabılarınızı değiştirmeye ihtiyacınız yok; utanma veya sıkılma da yok, herkes kendince bir şeyler yapıyor... Tabii bu bahsettiğimiz, sıradan vatandaşların sağlıklı yaşam için yaptığı günlük beden hareketleri...

    ÇİN'DE SPOR ANLAYIŞI: İNSANLAR ARASI İLETİŞİM

    Bu gezi boyunca bize eşlik ederek açıklamalarda bulunan, sorularımızı yanıtlayan kültür eleştirmeni Bay Cao Gonghua, Çinliler'in spora bakışını "insanlar arasında gerçekleşen bir tür iletişim" olarak tanımlıyor. Dolayısıyla toplu halde spor yapmaktaki amaç, dostlarla buluşmak... Bay Cao'nun vurguladığı bir diğer önemli nokta ise şu: Çinliler'in spor anlayışında, hem bedenin, hem de iç dünyanın geliştirilmesi amaçlanıyor. Danışmanımıza, günümüzde Çin'de kuşaklar arasında spor anlayışında gözlemlediğimiz bir farkı soruyoruz: Parklarda ve meydanlardaki bu tür toplu etkinliklere daha çok orta yaşlılar ve yaşlılar katılıyor; gençler ise daha çok Batı tarzı kapalı spor salonlarında çalışıyor. Ancak Cao, "taiji" gibi sporların daha çok yaşlılara uygun olduğunu, spor salonlarındaki aletlerin ise gençlere uygun olduğunu söylüyor. Ayrıca gençler spor salonlarına da tek başlarına değil, arkadaşlarıyla beraber yine grup halinde gidiyor. Bir de çalışma saatleri sorunu var; gençler sabah işe gidiyor, meydanlarda yapılan toplu spor etkinliklerine ise emekliler daha rahat katılabiliyor.

KFC'de Çin kahvaltısı

    KFC'DE ÇİN KAHVALTISI

    Bu kadar spordan sonra karnımız acıkmıştı elbet... Programa göre "KFC'de Çin kahvaltısı" yapacaktık... Batı'nın en yoz simgelerinden biri ile her aşaması törensel olan Çin mutfağı yanyana! Bakalım ne yiyeceğiz?

    KFC "fast-food" restoran zinciri, Çinliler'in Batı yemekleriyle tanıştığı ilk yer. Ardından McDonalds ve Pizza Hut gibi diğer restoranlar geliyor. Dünyanın neresine giderseniz gidin, aynı tadları bulduğunuz "ye-çık" restoranlar, Çinliler'in damak zevki karşısında bazı değişiklikler yapmak zorunda kalmış. Çin piyasasına tüm dünyaya sunduğu menüyle giren KFC, 2002 yılından itibaren seçenekler arasına Çin tarzı kahvaltıyı da eklemiş... Ülke genelinde, Çin tarzı kahvaltı veren 250'den fazla şehirdeki yaklaşık 1600 KFC restoranından birine girdiğinizde, bizde nasıl ayran içebiliyorsanız, Çinli müşteriler için özel geliştirilen pirinç lapası, peynirli yumurtalı burger veya "youtiao" adlı hamur kızartmasından ısmarlayabiliyorsunuz. Bu hamur kızartmasının hikayesine gelince... Güney Song Hanedanı döneminde, hain oldukları için halkın nefret ettiği Qin Hui çifti varmış. Günlerden bir gün, hamur kızartan bir satıcı, hamura bu kişilerin yüz şeklini verip "Qin Hui kızartma..." diyerekten kızgın yağa atmaya başlamış. Herhalde satışlar, halkın yoğun nefretine, satıcının sanatsal becerisine ve hamurun lezzetine bağlı olarak bir hayli artmış olacak ki, puf böreğine benzer bu kızartma bugünlere kadar gelmiş, hatta KFC'lere bile girmiş... Bugün ise çelişkili ve ilginç gelen, dev gibi bin yıllık hikâyesiyle bu anlam yüklü lezzetin, çarçabuk tüketilmesi ve ardında plastik çöpler bırakması... Ancak, yeni başlıklar açacak, apayrı bir inceleme konusu olacak bu çelişkiyi bir kenara bırakıyoruz şimdilik...

    YOLLARIN FATİHİ "YURDUM İNSANI"

"Çin'in en lüks konutu" olarak adlandırılan Hu Xueyan Konutu'na doğru yola çıkarken, "yurdum insanı"na yakışır bir manzara, yurdumuzdan kilometrelerce uzakta, yabancılık çektirmiyor bize... Çin'de de halkın bulduğu pratik çare ve çözümler tükenmiyor: Bisikletli bir amca, plakasını belindeki anahtarlığa asmış, "yolların fatihi" edasıyla önümüzden geçiyor! Gülümsüyoruz...

Hu Xueyan'ın konutu

    MAVİ MASAL DÜNYASI

    Gelelim Hu Xueyan adlı tüccarın yaptırdığı görkemli konuta... 1823-1885 yılları arasında yaşamış olan ve kökleri Anhui eyaletine bağlı Jixi kentine dayanan bu kişi, iş hayatına genç yaşlarda Hangzhou'daki bir özel bankada atılıyor. Nüfuzlu kişilerin desteğiyle kendi bankasını kuran Hu Xueyan, yönetime yaptığı katkılardan dolayı imparator tarafından ödüllendiriliyor. Bankacılığın yanı sıra, emlak işleri, tahıl ve ipek ticareti gibi alanlarda da faaliyet gösteren Hu Xueyan, Qing Hanedanı döneminde bugünkü müsteşarlık makamına denk gelen resmi bir görevde de bulunuyor. O dönemde hanedanın yıllık geliri 80 milyon gümüş para iken, kendisinin geliri bunun yarısına denk geliyor. İşte bu zenginlikle, bu bürokrat işadamı, inşası üç yıl süren lüks bir konut yaptırıyor. Gerek büyüklüğü ve küçük ayrıntılara kadar ince tasarlanmış zenginliği, gerekse özellikle bahçe mimarisiyle büyüleyici bir havası olan konutta dikkatimizi en çok çeken şey, Çin'in başka yerlerinde pek rastlamadığımız mavi camlar... Ancak masalsı bir ışık veren bu mavi camlar, bizdeki nazar boncukları gibi uğurlu gelmemiş olsa gerek, ünlü işadamı, bu lüks konutun tamamlanmasından yalnızca 10 yıl sonra iflas etmiş. Yöre insanları arasında, Hu Xueyan'ın bu konutunu Fengshui felsefesine göre kurmadığı için iflas ettiği düşünülmüş o zamanlarda... Elbet dönemin en zengin tüccarını bu hazin sondan ne en etkili nazar boncukları, ne de en doğru Fengshui felsefesi kurtarırdı… Tüccarın iflasından sonra üç kez el değiştiren konut, daha sonraları okul ve fabrika olarak kullanılmış, 1999'da restorasyona alınarak Ocak 2001'de müze olarak açılmış…

    YAZI SANATI: BEDEN, AHLAK VE GÖNÜL TERBİYESİ

    Süzülmüş zevklerin bir araya geldiği bu konutun bahçesinde Çin müziği eşliğinde dinlenirken, bir yandan da yöreye özgü ünlü Longjing (Ejderha Kuyusu) çayını yudumlarken, kültür eleştirmeni Bay Cao'nun yaptığı kaligrafi sunumunu dinliyoruz… Bu süzülmüş zevkler ortamına en çok yakışan sanat, seçkinliğiyle elbette kaligrafi oluyor… Çinliler'in "Beden, ahlak ve gönül terbiyesi" olarak gördüğü yazı sanatı, Çince bir deyime göre yaşla güzelleşiyor. Birçok çeşidi olan bu yüksek ve yoğun terbiye sanatı, tüm sanatlar gibi bir adanmışlık gerektiriyor. İç güzelliğin adeta dışa yansıdığı bu sanata ilişkin anlayışa göre, iyi insan değilseniz, iyi bir hattat da olamazsınız. Çin'de kaligrafiden söz açılınca, yazı masasının dört öğesi olan ne mürekkep, ne kağıt, ne fırça, ne de mürekkep taşı yeter…

Suyla yere yazı yazmak

    SUYLA YAZI YAZMAK…

    Ancak bu konuda kafamıza takılan bir soruyu yöneltiyoruz Bay Cao Gonghua'ya: Sanat eserinin en önemli özelliklerinden biri, zamana meydana okuyarak kalıcı olması ve gelecek kuşaklarca da paylaşılmasıdır. Ancak, Çin'de parklarda, bahçelerde yere suyla yazı yazan birçok insana rastlıyoruz. Daha çok yaşlıların, süngerli ucunu suya batırdıkları özel bir kalemle, törensel bir havada dans edercesine hareketlerle yere yazdığı yazılar, birkaç dakika geçmeden kuruyup yok oluyor. Bu uçuculuk, sanatın temel özellikleriyle çelişmiyor mu?

    Bay Cao, verdiği yanıtta sanatın yenilikçi yönüne vurgu yapıyor:

    "Sanatı sergilemek için çeşitli biçimler var. Bunlardan biri de yenilik… Suyla yere yazı yazmak da, o anda orada bulunan farklı kişilerle yeni ilişkiler içine girmenize, yeni temaslar kurmanıza, yeni paylaşımlara yol açıyor. Tüm bunlar sanatın oluşumunu etkiliyor. Sonuçta bu da sanatı sergilemenin bir biçimi."

    HANGZHOU MUTFAĞI: YALIN TAT, KOKU VE GÖRÜNÜŞ

    Bu güzel sohbetin ardından, mavi masal dünyasıyla vedalaşıp Hangzhou mutfağı hakkında bilgi almak üzere, ünlü Tianxinglou lokantasına yollanıyoruz… Elbet kuru kuruya bilgi olmaz; her bilgiye karşılık, çubuklarımız arasına bir lezzet sıkıştırıyoruz…

    Kentte 10 bine yakın lokanta var. Bunların her birinde yapılan Hangzhou'ya özgü ünlü yemeklerin hepsinin en az yemekler kadar lezzetli birer de hikâyesi var… Güney Song Hanedanı döneminde Çin'e başkentlik yapan Hangzhou'da yemek kültürü de bu dönemde zirveye ulaşmış. Tianxinglou lokantasının kökleri de, hem isim hem de yemek çeşitliliği olarak bu döneme dayanıyor. İlk açıldığı dönemlerde çayhane, lokanta ve otel olmak üzere üç bölümden oluşan lokantanın bugünkü müdürü Pan Hongli'nin verdiği bilgilere göre, Hangzhou mutfağının özelliği, yalın tat, koku ve görünüşe sahip olması. En klasik yemekler ise, Ekşi balık çorbası, Xihu gölü balığı, Longjing karidesi, Kiremitte tavuk...

    HANGZHOULULAR EN ÇOK NEDEN KORKAR?

    Çin'de yemek kültürü sohbetinin sonu gelmeyeceği gibi, yemekler üzerine söylenen sözler de tükenmek bilmez, sofraya biri gider biri gelir, ancak lokantamızın müdürüne bunlardan birini hatırlatıyor ve şu soruyu soruyoruz: Çin'de "Hunanlılar acıdan korkmaz; Guizhoulular'ı acı korkutmaz; Sichuanlılar acı değil diye korkar." diye bir söz var... Peki Hangzhoulular en çok neden korkar, en çok neyi sever?

    Pan Hongli sorumuzu şöyle yanıtlıyor:

    "Biz de tabii ki acıdan korkmuyoruz! Ancak, Hangzhoulu sade yemekleri, yalın tatları sever. Çin'de şöyle bir söz de var: Belli bir yerde, belli bir yemek kültürüne sahip insan yetişir. Acı, Hunan, Guizhou, Sichuan vatandaşlarının bir alışkanlığı. Hangzhoulular ise bütün gün Longjing çayı ve yeşil çay içer; acı pek sevmez; tuzsuz ve sade yemekleri tercih eder."

    ZAMAN, AĞIRDAN ÇEKİYOR KÜREKLERİ HANGZHOU'DA...

    Yemekleri ve hikâyelerini bir güzel mideye indirdikten sonra, lokantanın hemen yanı başında uzanan tarihi Qinhefang Sokağı'nda bir tur atıyoruz. Küçük küçük eski ahşap dükkânların sağlı sollu dizildiği, ortada ise ahşap kulübelerin yer aldığı bu sokakta, Çin'e ve Hangzhou'ya özgü ürünler satılıyor. Neler mi? Hangzhou'da alışveriş deyince akla en başta, adını Hangzhou'ya bağlı bir kasabadan alan ünlü Longjing çayı ve ipek geliyor. Kentin diğer ünlü ürünleri arasında, özellikle siyah kağıttan yapılmış Wangxingji yelpazesi, bambu saplı ipek kumaşlı güneş şemsiyeleri, yöreye özgü nakış ürünleri ve Xiaoquan makasını sayabiliriz. Makas deyip geçmeyin, 50 kat kumaşı ya da bir sayfa beyaz kağıdı aynı rahatlıkla kesen bu özel makasların müzesi bile var! Küçük esnaf da, günün bu en sıcak saatlerinde, vantilatörünü çalıştırmış, sakin sakin gazetesini okuyor tezgâhının arkasında... Hele güneş altında, zaman sanki ağırdan çekiyor kürekleri Hangzhou'da... Belki de yaşam kalitesi bundan dolayı yüksek...

    ÇİN'İN EN İYİ GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ

    Ağır gitmeyen bir şey varsa, o da bizim programımız. Şimdi hareket Çin Güzel Sanatlar Akademisi'ne doğru... 1928'de kurulan Devlet Sanat Akademisi, bu yıl tam 80 yaşına basmış. Akademi, gerek tarihsel olarak ilk olması, gerekse bugün plastik sanatlar alanındaki kapsamı ve gelişmişliğiyle Çin'in en iyi sanat akademisi olması dolayısıyla, Hangzhou'nun gurur kaynağı. Birçok ünlü sanatçı yetiştiren, Çin'deki birçok tasarım projesine imza atan akademinin, daha çok sanat bölümlerinin toplandığı kampüsünde 4 bin, tasarım bölümlerinin toplandığı kampüsünde ise 8 bin öğrenci okuyor. Özellikle Çin resmi ve kaligrafi bölümleriyle övünen Güzel Sanatlar Fakültesi'nde, Heykel'den Yeni Medya'ya kadar sekiz bölüm bulunuyor. Bölümleri ve okulun sergi salonunu geziyoruz; kampüsten sınıflara kadar çalışma ortamı ve sunulan imkânlar, kısaca hep eksikliğinden dolayı şakasını yaptığımız "altyapı" ve sonucunda ortaya çıkan eserler, "Çin'in en iyi sanat okulu" iddiasını doğrular nitelikte...

opera şarkıları

    BİZİM MAHALLE...

    Eğitim ve sağlık hizmetlerinin, bir kentteki yaşam kalitesinin en önemli unsurlarının başında geldiğini düşünerek, bizi ağırlamak için hummalı bir hazırlık içinde olan Dongpingxiang Mahallesi'ndeki teyzeleri daha fazla bekletmemek üzere yola çıkıyoruz... Tam bir "mahalle havası" karşılıyor bizi: Bahçenin bir yanında yerel opera şarkıları çalıp seslendiren bir grup, biraz ötede kurulmuş masada Çin'in geleneksel kağıt kesme sanatıyla uğraşan bir başka grup, öte tarafta ise kılçıklarıyla ünlü bir balığı küçük bir çocuğun bile rahatlıkla yiyebileceği şekilde pişirmenin sırlarını uygulamalı olarak anlatan usta aşçılar ve hemen arkalarında koca tepsilerde Çin mantısı açan hamarat teyzeler... Parkta oynayan çocukların cıvıltıları, sohbetler, gülüşmeler, balkonlardan bakanlar da cabası... Çinliler, büyük kentlerdeki apartmanlarda da otursalar, günlerinin büyük bölümünü kamusal alanlarda geçiriyor. Spor ve yemek başta olmak üzere, hayatın akışı içinde bireysel olarak yapılabilecek birçok şey, toplumsal olarak yapılıyor. Biz de bu mahalle ortamında hiç yabancılık çekmiyoruz. Hayatın halen konuyla komşuyla paylaşıldığı bu ortamda, tabii ki en değerli şey misafir... Yemekler bol tutulmuş, pişen balıkların ardı arkası kesilmiyor, mantılar sebzeli değil etli... Ev sahibi yemez yedirir, oturmaz oturtur... 90 yaşında bir nine bize yer veriyor; biz de "aynı mahalle"de yetişmiş olduğumuz için, nine ayakta dururken oturmak en büyük ayıp... O klasik karşılıklı iddialaşmalar sonucu kimse oturmayınca ya da diğerini oturtamayınca, sandalye boş kalıyor... En başta dedik ya, dış güzellik, iç güzellik diye... Hangzhou'da yaşam kalitesi, yalnızca maddi değil manevi değerlerden de beslenerek, doğal güzelliklerin, tarih ve kültür birikiminin yanı sıra insan dokusunun güzelliğiyle de yükseliyor...

    ZHANG YİMOU'NUN "İZLENİM"LERİ...

    Öte yandan ise güneş batıyor yavaş yavaş... Kent kültürünün her alanına damgasını vuran, yemeklerinden efsanelerine kadar birçok şeye cömertçe ismini veren Xihu gölünde bir randevumuz var bu akşam: Ünlü yönetmen Zhang Yimou'nun başını çektiği bir ekip tarafından hazırlanan "Xihu Gölü İzlenimi" adlı açık hava gösterisi... Bu proje, filmleri tüm dünyada tanınan yönetmenin imza attığı, pek de bilinmeyen bir gösteriler dizisi... "İzlenimler" adıyla Çin'in çeşitli kentlerinde, o kente özgü manzaraların sahne olarak kullanıldığı bu büyüleyici açık hava gösterilerinin ilki, Mart 2004'te Li Nehri kıyısındaki Yangshuo kasabasında nehir üzerinde "sahneleniyor." 2005 yılının temmuz ayında ortaya çıkan ikincisinde ise, Lijiang kentindeki efsanevi Karlı Yeşim Ejderi Dağı bir dekora dönüştürülüyor. Coğrafyanın dekor olarak kullanıldığı bu açık hava gösterileri, yöre efsanelerinden, halk anlatılarından ve türkülerden besleniyor. Konu halktan alınınca, en iyi oyuncular da yöre halkı oluyor elbet... Örneğin, "Lijiang İzlenimi" gösterisindeki oyuncuların çoğu, o çevrede yaşayan köylüler... Tüm bunlar, bir ustanın elinde ışık ve ses gibi modern araçlarla yoğrulunca, ortaya büyüleyici bir gösteriler dizisi çıkıyor. Bu gösterilerden "Lijiang İzlenimi"ni izlemiş, yüreğimizi ve aklımızı orada bırakmış, Yangshuo'daki "Liu Sanjie İzlenimi"ni izleyemediğimiz için de "yüksek dozda" hayıflanarak DVD'siyle yetinmiştik. Dolayısıyla, Kasım 2006'da başlatılan bu üçüncü gösteri için, büyük heves ve heyecan içindeydik.

    XİHU GÖLÜ SAHNE OLDU...

    Hafif hafif serpiştirmeye başlayan yağmur ve biletin üzerinde yazan "Gösteri, yağmurlu havada iptal edilebilir" uyarısı, hevesimizi kursağımızda bırakmaya kalksa da, girişte dağıtılan yağmurluklar ve yağmurun dinmesiyle hafif ıslak ve derin bir oh çektik, ardından kendimizi Xihu gölünün efsanelerine bıraktık... Göl bir sahneye dönüşüverdi; efsanenin baş kahramanları Xuxian ile Beyazyılan kırık iskelede büyük bir aşkla birleşti, büyük bir hasretle ayrıldı, yaşlı balıkçının kayığıyla yeniden birbirlerine kavuştu; sahneye girip çıkan figüranlar şıpır şıpır sularda yürüdü; suda yüzen gemiler, kayıklar, metrelerce yüksekten dökülen şelaleler, gölde yüzen balıklar, havada uçan turnalar dekor oldu...

    Bu büyüleyici atmosfer, insanı ister istemez yine o karşılaştırma duygusuna itiyor ve aklıma bir şarkı geliyor: Hani şarkıda, unun var mı, şekerin var mı, yağın var mı diye soruyor; sonra da ne duruyorsun, helva yapsana diyor. Yani bizde de var un, şeker, yağ; Cannes'da aldığı ödülleri "büyük tutkuyla sevdiği yurduna" adayan yönetmenlerimiz, doğal güzelliklerimiz, halk kültürümüz, efsanelerimiz, türkülerimiz ve elbet bunların hepsini yaratan halkımız ve yeniden yaratacak sanatçılarımız... Ama işte helvamız yok, bu canımızı acıtıyor...

    Bu masal dünyasından uyandığımızda, alkış tutuyorduk; otele döndüğümüzde ise, kendimizi ancak bir başka rüyalar ülkesine atacak gücümüz kalmıştı...

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040