Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Yeşimden saç iğneleri ile mavi kurdelenin dansı: Li Nehri

(GMT+08:00) 2008-04-11 12:02:23 cri

 

    Doç. Caner KARAVİT *

    Guilin Havaalanı o güne kadar gördüğümüz en küçük havaalanıydı. Bizi şehir merkezine götüren otobüsün geçtiği güzergâh bu turistik kentin güzelliklerine dair ipuçlarını vermeye başlamıştı bile. Karşımıza aniden düzlüklerin ortasından çıkan heykelsi ilginç sivri tepeler, sıradışı görüntüler oluşturuyordu. Guilin, Çin'in güneyinde Guangxi Zhuang Özerk Bölgesi'ne bağlı, Çin'in en turistik kentlerinden biri. Bu bölgede ağırlıklı olarak Zhuang, Miao, Yao ve Dong milliyetleri yaşamakta ve bu toplulukların kültürel etkileri görülmektedir. Guilin, izlenmesi önerilen farklı kategorilerde manzara derecelerine sahip. Örneğin 5A derecesine sahip iki manzara bölgesi var: meşhur Li Nehri ve MerryLand. 4A dereceli 11 manzara bölgesi var. Bunlar arasında, Fil Tepesi, Dört Göller Manzarası, Kamış Flüt Mağarası akla ilk gelenler... 3A dereceli manzaralara ise, Ming Kralı Kalesi'ni, Zi Nehri'ni, Yangshuo Parkı'nı ve Yao Dağı manzarasını örnek verebiliriz. Bu kadar çok manzaraya sahip kentte merakla görmek istediğimiz ilk yer meşhur Li Nehri'ydi. Kentin en hoş yerlerinden olan Zhengyang yaya caddesine yakın otelimize yerleştikten hemen sonra, küçük bir tur yapmaya karar verdik. Guilin'in turizm geçmişi eskiye dayandığından havaalanından itibaren kent içi ve kent dışı turların iyi organize edildiğine tanık oluyorsunuz. Şunu da belirtelim ki, diğer Çin kentlerine göre Guilin pahalı bir kent. Küçük bir minibüsle, turumuzun ilk durağı olan Li Nehri'nin kenti ikiye ayıran kısmına geldik. Nehrin bir tarafı modern yapılarla kaplı iken karşı taraf virane ve terk edilmiş görüntüsü veren yapılarla doluydu. Eski zamanlarda buralarda oturan köylüler, zamanla nehrin kenarındaki yapıların değerlenmesi sonucu bugün zenginleşmişler. Nehre gelip bambu sallarla gezmemek olmazdı elbette... Ama sala bir saatlik süre için verdiğimiz para Guilin'in pahalı olduğunun ilk işareti idi: 100 yuan. Bambu sırıklarla yüzdürülen salın ilk durağı Guilin'in simgesi haline gelmiş Fil Tepesi oldu. Nehrin içine taşan bu tepe ismini, Li Nehri'ne hortumunu uzatan bir fil biçimine sahip olması nedeniyle almış. Ancak bana kalırsa, hortumu dışında file benzeyen bir tarafı yoktu. Fil Tepesi'nin çevresini dolaştıktan sonra sıra nehrin kenarındaki Kaplumbağa ve Şeftali tepelerine geldi. Hadi Kaplumbağa Tepesi'ni kabul ediyorum ama Şeftali Tepesi'nin bu adı nasıl aldığını anlayamadım. Anladığım bir şey varsa Çinlilerin düş gücünün büyüklüğüydü. Çin'deki gezilerim sırasında çevrelerindeki yaşama dair her şeye bir anlam yüklemeleri, imge dünyaları hakkında bana güçlü ipuçları verdi. Bambu salla geri dönerken nehri "avucunun içi" gibi bildiğini sandığımız sal "kaptanımız" bizi kayalıklara bindirdi. Sal yan yattı ve ıslandık.

    Çevredeki bir sal bize doğru yardıma gelirken, bizim kaptana dönüp Türkçe: "Hem dünyanın parasını aldın, hem de salı batırıyorsun. Ben de bunu belgeleyeyim de gör" deyip fotoğrafını çektim. Tüm söylediklerimi anlamış gibi utandı. Karaya sağ salim ayak bastıktan sonraki durağımız Ming Prensi Konağı ve Yalnızlığın Güzelliği Kayası idi. Nefis bir bahçe içine yapılmış konağın müzesini ve parklarını gezdikten sonra buranın en ilginç yeri olan Yalnızlığın Güzelliği Kayası'na yöneldik. Düz bir alanın ortasında karşınıza dikilen bu kaya ilginç bir görüntü oluşturuyor. Bu kayanın zirvesine merdivenlerle tırmanıp kenti kuşbakışı izledik. Adının neden Yalnızlığın Güzelliği olduğunu ise tepede uzaklara doğru dalıp giderken anladım. Zirvedeki çayhaneye oturup kentin ismini aldığı çiçeğin, yani "gui hua"nın çayından içtik. Bu çiçeğin birçok hastalığa iyi geldiği söyleniyor. Aşağı indiğimizde konak içindeki galeride Öğretmenler Üniversitesi hocalarının yapmış olduğu Li Nehri manzaralı resimleri izledik. Bu turumuzu tamamlayınca sıra "Dört Göller Manzarası"nı görmeye gelmişti. Yeni turizme açılmış bu rota, Li Nehri'nin suyunu yönlendirerek yapılmış, birbirine bağlı yapay dört gölcükten oluşuyor. Ne yalan söyleyeyim, ben dört tane göl göremedim. Dedim ya, Çinliler'in imgelem dünyası… Bu gölcüklerin üzerinde 30 farklı köprünün altından geçtik. Köprülerin hepsinin altında rölyefler ve resimler vardı. En ilginç köprü ise camdan yapılmış köprüydü. Özellikle köprünün gece aydınlatılması düşsel bir atmosfer yaratıyordu. Gece aydınlatmasından bahsederken Li Nehri'nin ve Dört Göller'in ışıklandırmalarının, kentin gece dokusuna nasıl bir etki yarattığının görülmeye değer olduğunu söylemeliyim. Tabii ki, Shan Gölü üzerindeki çifte pagodoyu da unutmamak gerek. Her kente geldiğimizde yaptığımız gibi kente ve yöreye özgü gösteri sanatlarını izlemek için araştırmamızı yapmıştık. Gece, Li Nehri Tiyatrosu'daki Azınlık Milliyetler Şarkı ve Dans Grubu'nun sahneye koyduğu "Etnik Kültüre Dair.." isimli gösteriyi izledik. Zhuang, Miao, Yao ve Dong milliyetlerinin folklorik temalarının yanında Çin akrobasi sanatının da gösterildiği oldukça hoş bir gösteriydi. Gitmek istediğimiz bir diğer gösteri "Impression Liu San Jie" idi. Ancak gösteri Guilin dışında, Yangshuo bölgesinde yapıldığı için gidemedik. Li Nehri üzerinde, geceleyin rüya gibi ışık oyunlarıyla yapılan bu gösteriyi yolu düşenlere tavsiye ederim. VCD'siyle yetindiğimiz bu gösterinin yönetmeni ünlü sinema yönetmeni Zhang Yimou...

    Ertesi gün rüya gibi bir gezi bizi bekliyordu. Guilin'den Yangshuo kasabasına kadar Li Nehri üzerinde yapacağımız 83 kilometrelik bir tekne yolculuğu... Yolculuğumuz dört saat sürecekti. Nehir gezimiz boyunca daha önce bahsettiğim 5A, 4A, 3A dereceli manzaralardan örnekler olacaktı. Li Nehri, Guilin'in kuzeyindeki dağdan doğup 170 kilometrelik bir yolculuk yapıyor. Gezimize başladığımız Mopan Tepesi'nden itibaren karşımıza sivri, acayip, heykelsi, çağrışımlara açık biçimleriyle kayalıklar gösterisi başladı.

    Gerçekten broşürlerdeki tanıma aynen uyuyordu: "100 kilometrelik Li Nehri, 100 kilometrelik bir sanat galerisidir". Sempatik rehberimiz, bir anını bile kaçırmak istemediğimiz bu manzaraların içinden üç önemli noktayı işaretledi. Birincisi, nehir gezisinin yaklaşık birinci saatinde karşılaşacağımız Yangdi Köyü çevresinin manzaraları. İkincisiyle, yolculuğu yarıladığınız zaman karşılaşıyorsunuz: "9 At Resimli Tepe". Rehber karşımıza çıkan tepedeki beyaz lekelerin dokuz tane ata benzediğini söyledi. Ben zorlayarak beş tane gördüm, rehberse itiraf etti: Üç tane görebilmiş. Rehber Çinli olduğuna göre benden daha fazla at görmeliydi, ama daha az görmüştü. Daha önceki "Çinlilerin düş gücünün büyüklüğü" tezim burada tutmamıştı. Üçüncü başyapıt manzaraya gelmeden az önce yemek vaktinin geldiğini belirten zil çalınca hemen aşağıya, kapalı bölmeye indik.

    Altı kişilik masanın ortasına konan tabaklardan servis yapıldığından, yemekler çabuk tükeniyordu. Karnımız çok acıktığından, 20 yuanlık paraların üzerinde resmi olan, ünlü Xingping Manzara Bölgesi'ni oturduğumuz yerden izlemekle yetindik. Ne fotoğraf ne de video görüntüsü alabildik. Manzarayı geçtiğimizde sofradaki tüm tabaklar silinip süpürülmüştü. Dört saatlik nehir gezimiz Yangshuo kasabasında noktalandı. İskeleye ayak bastığımızda bizi çok şirin bir kasaba karşıladı. Sağlı sollu elişi ürünlerin satıldığı dükkânların, kafelerin, çayhanelerin önünden geçerek şirin Yangshuo Parkı'nda kısa bir ara verdik. Buralara gelmeden önce, gezmeye gelen yabancıların buralara hayran olup buraya yerleştiğini duymuştuk. Gerçekten öyleydi; Avrupa'dan gelen yabancıların bir kısmı kafe, bir kısmı lokanta açmış, artık yaşamını burada devam ettiriyordu. Ortasındaki küçük gölü, Çin tarzı köprüsü ve çevredeki grotesk Xi ve Pantao tepeleriyle Yangshuo Parkı yorgunluğumuza ilaç gibi gelmişti. Gezimize Yangshuo yakınındaki yörenin tipik bir köyünde devam ettik. Yaşlı bir kadın bizi evine davet etti. Kapının üzerinde asılı ayna-makas ayrıntısı dikkatimizi çekmişti. Çin'in güneyinde yaygın olan bu gelenek, kötü ruhlar veya şeytandan korunmak içinmiş. Kötü ruh içeri girmek istediğinde aynada kendini görecek ve korkup bayılacakmış. Siz de makası alıp ona saplayınca kötülüklerden kurtulmuş olacakmışsınız. İçeri girince büyük bir Mao resmiyle karşılaştık. Kentlerde her ne kadar Mao'ya dair izler belirsizleşmeye başlamışsa da, devrimle birlikte yapılan toprak reformları nedeniyle Çin'deki köylüler Mao'ya adeta tapıyorlar. 80 yaşlarına gelmiş köylü kadın bizi bir odaya götürdüğünde şaşırdık. Odada kadının ve kocasının yaptırdığı tabutlar bulunuyordu. Köyde 65 yaşını geçen herkes tabutunu yaptırıyormuş. Tabutun yanına geçip fotoğraf çektirmesi bizim için hüzünlü bir tabloyken, onun içinse yaşamın bir parçasıydı.

    Köyden ayrılıp küçük bir gölde bambudan yapılmış geniş sallara binip gezmeye başladık. Bizimle beraber İspanyol bir çift, sal sürücüsü ve gezi süresince bize şarkılarıyla eşlik eden, Zhuang milliyeti kıyafetleri giymiş bir kız vardı. Bir ara bizden de şarkı söylememizi istedi. İspanyol çift bilmediklerini söyleyip bu işi bize bıraktı. Ben rezalet sesimle, "İki keklik bir kayada ötüyor" türküsünü söyledim. Zhuanglı kız bu başarılı! girişimim nedeniyle, yöredeki genç kızların kendi elleriyle ördüğü geleneksel "sevgi topu"yla ödüllendirdi beni...

    Bu arada teknemizin yanına yaklaşan balıkçı, birkaç yılda eğittiği karabatak kuşlarıyla balık yakalama gösterisi yaptı. Boğazlarına ip bağlanmış bu kuşlar göle dalıp balık yakalıyor, ancak bu ip nedeniyle balıkları tam olarak yutamıyor. Yerli balıkçı da kuşların boğazını hafif sıkarak balığı gagadan dışarıya alıyor ve sepete atıyor. Ancak uyanık kuşlar büyük değil küçük balık yakalayıp, sahibinin gözüne baka baka afiyetle yiyorlardı! Kıyıya döndüğümüzde artık geri dönüş vakti gelmişti. Bu gezimiz Çin'de yaptığımız diğer gezilerden başkaydı. Daha önceki gezilerimizin amacı olan tarihi ve kültürel mekânlardan farklı olarak doğal manzaraların büyüsüne kapılmıştık.

    Birçok Çinli şairin, romancının ve ressamın konusu olmuştu Li Nehri. Özellikle Çin'de en çok resmi yapılan manzaralar Li Nehri'ne aitti. Li Nehri'ni terk edip kara yoluyla Guilin'e dönerken Tang Dönemi ünlü şairlerinden Han Yu'nun şiiri "Çinlilerin düş gücünün büyüklüğü" konusundaki düşüncelerimi yeniden canlandırdı:

    "Tepeler yeşim taşından saç iğneleri gibi yükselirken,

    Li Nehri mavi ipekten bir kurdele gibi kıvrıla kıvrıla akar."

* Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü Başkanı

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040