Melda Korkmaz'la röportaj 3.Bölüm

Sevgili dinleyiciler, Melda Korkmaz'la sohbetimizin üçüncü bölümünden merhaba.

CRI- Çin'in başka hangi kentlerini görme şansınız oldu?

M.K.- Şöyle söyleyeyim,, Hangzhou'ya gittim. Xi tang'a gittim, Wuhan'a gittim. Zhejiang Eyaleti'ne -yanlış söylemiyorsam- buralara gittim gördüm. Başka yere maalesef vakit olmadı. İstiyorum.

CRI- Gözlemleriniz çerçevesinde bize neler anlatırsınız? Gördüğünüz yereler hakkında.

M.K.- Hangzhou'yu şöyle anlatabilirim, keşke bizim ofis orada olsa!

CRI- O kadar güzel.

M.K.- Evet, çok huzur verici bir yer. Orada bir göl var. Eskiden, baya çok eskiden kalma, üzerinde köprüler, eski o Çin, mistik havasını hissedebildiğiniz bir yer. Şimdi yenilemişler, bakım yapmışlar ve turizme açmışlar. Bence Çin'in, yapması gereken en önemli şeylerden biri, turizmi geliştirmek, turizme yönelmek, bunu orada yakalamışlar. Ben sadece uluslararası turizmden de bahsetmiyorum. Kendi içlerinde de yapmaları gereken bir şey bence.

CRI- Ciddi değerleri var değil mi? Onları çok iyi korumaları lazım.

M.K.- Kesinlikle. Ne yazık ki, şehirleşmeye gitmeleri, özellikle Shanghai, diğer şehirlere büyük örnek. Her şehir onları kopya etmeye çalışıyor. Shanghai gibi olmak istiyor. Halbuki, eski haliyle yenileseler, temiz yapsalar, bilemiyorum benim gönlümde o yatıyor. Ama, onların planları tabii farklı. Bence, doğal güzellikleri harika aynı bizim ülkemizdeki gibi. Biz de, çok yapabildiğimize inanmıyorum ama, cennet köşelerimiz var. Onların da var ve bunu çok iyi kullanabilirler turizm açısından ve Çin, aynı zaman da turizm servisi verebilir. Bu konuda bence, biraz geri kalınıyor gibi geliyor. Ama, benim bilmediğim, takip edemediğim belki gelişmeler vardır. Umarım vardır. Şunu bilirim ben, turizmde neyi satabilirsiniz? Doğayı satabilirsiniz, bir de servisi satabilirsiniz. İşte Hangzhou'da bu doğa var görebildiğim kadarıyla. Üzerinde gondol tarzı, üç- dört kişilik teknelerle gezebiliyorsunuz. İçinde adalar var. Adalarda üzerinde maymunların olduğu adalar var. Değişik, hediyelik eşyalar alabiliyorsunuz. Her adanın, başka bir hikayesi var. Hatta Hangzhou'nun köprüleriyle ilgili hikayeleri var. Hep böyle geçmişten gelme bir takım öyküleri vardır. Her konuda var. Buna çok rastlıyoruz zaten. Seyahat ederken de işte bir kule görüyorsunuz, zamanında böyle bir öykü olmuş, bunun için yapılmış veya böyle bir hikaye oluşmuş diye, sürekli anlatıyorlar. Bu da çok ilginç bence. Ben seviyorum bunları dinlemeyi. Xi tang'a gidersek,Xi tang biliyorsunuz, "Misson Impossible 3" çevrildi. Bir kısmı Shanghai'da, gerçi filimde Shanghai diye geçiyor ama, aslında iki ayrı yerdir. Shanghai'da çekilen gece kısmı var, bir de gündüz, Tom Cruise'n koştuğu eski bir sokak vardır, orası da Xi tang. Bende zaten öyle merak oluştu ve gideyim, göreyim istedim. Çünkü filmde gerçekten güzel kareler vardı ve bu beni çok çekti. Çünkü Çin'in, o eski haliyle görebileceğim bir yer olduğunu düşündüm. Bu bazda, filmler de çok iyi bir reklam aracı bence. Çin, bu konuda çok iyi bir yakalama yaptı diye düşünüyorum. Gittim, gördüm. Harika bir yer benim açımdan. Eğer böyle mistik Çin kültürü görmek istiyorsanız, zamanı dondurmuşlar gibi, öyle söyleyeyim. Küçücük bir yer. Ortada bir nehir geçiyor, iki taraflı eski Çin tipi evler. Kaldığınız yerlerde bu evler. Evlerde oturan aileler var. Bu ailelerin, evler, dedesinden, ananesinden geçmişten bugüne kadar gelmiş,benim yaşımda, benden daha yaşlı, annemlerin yaşında insanlar, hala evlerde yaşıyorlar ama turizme de açmışlar. Dolayısıyla kalabiliyorsunuz. Odalar var. Her odada yatak, küçük bir şifoniyer var. Tuvaletler ve duş ortak ve tamamen eski, ahşap her şey. Hatta ve hatta iki oda arasında kapı var. Yanda başkaları kalıyor, burada siz kalıyorsunuz. Arada bir kapı var ama, hiç kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Kesinlikle gürültü yok. Sakin bir yer. Yine tabii gecesi muhteşem, Çin fenerleri yanıyor, kırmızı fenerler, nehre yansıyor. Fotoğraf için çok müsait bir yer. Dolayısıyla, bir sürü Çinli fotoğrafçı da oraya gidip, fotoğraf çekiyor. En azından bir iki tane öğrenci gördüm orada. Fotoğrafçılık okuyorlar ve orada da fotoğraf çekiyorlar.

CRI- Çok güzel yerler var ve görmeye de çok değer değil mi?

M.K.- Daha çok yer vardır da, biz gidip, göremedik henüz.

CRI- Çin yemekleri hakkındaki düşüncelerinizi de merak ediyorum. Çin yemekleri sizin damak tadınıza uyuyor mu?

M.K.- Şöyle söyleyeyim, Türkiye'de, Çin yemeği yiyordum ben zaten. Benim, tatlılı ekşili tavuk en çok sevdiğim şeydir. Ona güvenerek burada ben dedim ki, her şeyi yerim. Fakat buraya gelince işler değişti. Çünkü Çin mutfağı da farklı. Shanghai mutfağı var, Cantonese mutfak var. Mutfak farklılıkları var. Tabii onu bilmeyerek geliyoruz. Aynı Türkiye'deki gibi. Nedir? Adana'mız var, Ege mutfağımız var, Anadolu mutfağımız var Doğu yöremiz var. Burada da öyle.

CRI- Evet, Türkiye'de bize sunulan Çin yemeklerin tüm Çin'e ait olduklarını düşünerek, geliyoruz.

M.K.- Tabii, öyle bir düşünceyle geliyorsunuz. Halbuki değil. Aslında oradaki yemekler, tamamen bize uyarlanmış tarzıyla, orijinal Çin yemeği değil de, bizim de yiyebileceğimiz tarzda. Buraya geldiğimde, ona çok güvendim ve ilk başta zorlandım. Tabii Çince bilmediğiniz için, neyin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Önünüze bir menü geliyor, tamamen Çince resimlere bakarak bir şeyler seçiyorsunuz. Onda da tat farklı oluyor. Ama, şu an da hiç bir sorun yok.

CRI- Çin'e geleceklere önerileriniz neler olacaktır?

M.K.- Çin'e geleceklere önerim şu; Bir kere, hangi şehre gelecekleri çok önemli.Özellikle güvenlik açısından. Güneyde, güvenlik biraz daha zayıf. Ama, Shanghai ve Beijing için son derece kefilim. Her ülkede olduğu gibi, dikkatsizlikten yararlananlar var. Onun dışında, biraz okuyup gelmelerinde fayda var. Hani birazcık bilelim, nereye gidiyoruz, nasıl bir yer. Burada daha az zaman kaybederler. Çünkü dil konusu problemli. Hatta ve hatta, çok güzel artık günümüzde internetimiz var. İnternetten araştırabilirler. Üç, beş kelime Çince yazı alabilirler. Hatta web sayfaları bile tavsiye edebilirim. Hiç bir şey zor değil. Son derece rahat bir yer. Özellikle Shanghai için söylüyorum. Ama, niçin geldikleri de önemli. Shanghai, pek tarihsel bir yer değil. Görülecek pek bir şey yok. Görmek istedikleri modern bir şehirse, gerçekten doğru bir seçim. Eğer, tradisyonel bir şeyler görmek istiyorlarsa, Beijing. Kesinlikle Beijing. Muhakkak gitmeleri, görmeleri gerekiyor. Bir tarih yatıyor. Zaten gezdiğiniz zaman, kokuyor tarih orada. Bunu da biraz üzerinde çalışarak gelirlerse, daha çok hissederek gezerler, bilerek gezerler.

Sevgili dinleyiciler, bugün de yine bir Türk konuğumla Çin'i, konuştuk. Melda Hanım, bizimle vaktinizi ve düşüncelerinizi paylaştığınız için, çok teşekkür ederim.

Çabalarımız, amaçlarımıza huzurla ve sağlıkla ulaşmaksa, uzaklar yakın olacaktır sevgi kattığımız her çabamızda. Lütfen amaçlarımıza ulaşmanın güzel ve aydınlık yolunu ararken, günümüzü kaçırmayalım. Öğrenelim, paylaşalım ve sevelim.

Yolunuz ve çabalarınız ışıklı olsun.

Mutlu kalın.