Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

Göçebe bir kavmin dünya miraslarına emaneti:
Yungang Mağaraları

(GMT+08:00) 2008-02-15 15:15:09 cri

    Doç. Caner Karavit *

    Çin'in tarihi Datong kentinin 16 kilometre batısında yer alan Yungang Mağaraları'na ulaşmak için yola koyulduğumuzda, sabahın erken saatleriydi ve oldukça ayazdı. Kömür madeninde çalışan işçilerin yerleştikleri bölgenin içinden geçerek mağaraların bulunduğu yere ulaştık. 2001 yılında Dünya Kültür Mirasları listesine giren Yungang Mağaraları, Dunhuang'daki Mogao ve Luoyang'daki Longmen mağaralarıyla birlikte Çin'in en muhteşem taş oyma eserlerinin bulunduğu üç mağarasından birisiydi. İçeri girmek için bilet alma girişiminde bulunduk, ama bilet gişesi görünürlerde yoktu. Çin'deki bazı müzelerde olduğu gibi, Yungang'ın da bilet gişesi asıl girişten 200-300 metre uzaktaydı. Bu durumu, müzeyi biraz daha meraklandırmak için özellikle yapılan bir uygulama diye düşünmüşümdür (iyi niyetimle)...

    Burası, Kuzey Wei döneminde 40 bin işçinin 70 yıldan daha az bir sürede mağaralara oyduğu 51 bin heykelden ve resimlerden oluşmuş açık bir sergi alanı gibiydi. Yan yana sıralanmış mağaraların uzunluğu neredeyse bir kilometreyi bulmaktaydı. Sanırım, Çin Seddi ve Xian'deki Yeraltı Ordusu'ndan sonra en çok işçinin ve zanaatçının çalıştığı yerdi burası. Çin'de her şey dev ölçeklerle tanımlandığı için bu sayıları artık çok bulmuyorum; hele bu "Bahar Bayramı"nda kara yolu yolcu dolaşımının iki milyar kişiye yaklaştığını duyduktan sonra...

    Tarihsel kayıtlarda birçok isimle anılmasına karşılık bu mağaraların Ming dönemine kadar ismi, genel olarak Wuzhou Shan mağara tapınağı olarak anılmış. Ancak Ming döneminin sonlarından itibaren Yungang olarak adlandırılmıştır.

    Yungang'ın 254 kayıtlı mağarası olmasına rağmen, izlenmeye uygun olan 40 kadarını görebilecektik. Mağaralardaki eserleri biçimsel ve tarihsel açıdan ilk, orta ve son dönem olarak ele almak gerekiyordu. Aslında, sıraya göre gezmek daha mantıklıydı. Ama, Yungang Mağaraları'nın girişinde karşımıza ilk olarak beşinci ve altıncı mağaralar çıkmıştı. O soğukta hiç de sırayı takip edecek durumda değildik ve gezmeye bu orta döneme ait mağaralardan başladık. İlk izlenimimiz orta dönem eserlerin şatafatlı ve titiz oyma işçiliğine sahip olduğuydu. Bu arada, Yungang Mağaraları'ndaki figür tarzının Çin'de bir başlangıç oluşturduğunu da öğrenmiş olduk. Beşinci mağaranın en önemli özelliği, tüm Yungang Mağaraları içindeki en büyük Buda heykelini, 17 metrelik oturan Buda'yı barındırmasıydı. Mağaraya girer girmez, bu dev Buda insanın üzerinde garip bir etki yaratıyordu. Şunu da belirtmeliyim ki, bu mağaradaki, broşürlerde pek bahsi geçmeyen duvar resimlerinin farklı tarzlardaki figürlerini izlemek de doyumsuz bir ziyafetti.

    Orta dönem olarak tanımlanan mağaralar Hint ve Çin sanatının karışımıydı. Ayrıca, bu tarz mağara oyma sanatının Çin'e özgü özellikler kazanarak "Çinlileşme"ye başlaması da önemliydi. Mağaralardaki oymaların özellikle bu dönemde görülen silah, müzik aleti ve elbiselerde Pers, Hint hatta Yunan ve Roma etkilerini görebiliyorduk. Doğu ve batı kapılarındaki bitki motiflerinin ince işçiliğini ve farklı sanatsal geleneklerin kaynaşmasını görmek, çağın farklı kültürel etkilerini yansıtması açısından gerçekten özel bir bilgilendirme olmuştu. Örneğin yedinci ve sekizinci mağaralardaki Hint tanrıları beş yüzlü, altı kollu Şiva ile üç yüzlü, sekiz kollu Vişnu, birer Çin figürleri olan kartala ve boğaya binmişlerdi. Asya'nın bu iki kadim ve güçlü kültürünü bir arada görebildiğimiz için tam anlamıyla "gözlerimiz bayram etmişti".

    Kuzey Wei olarak adlandırılan göçebe Türk kavmi Tobalar, Budizm'in ilk başkenti Datong'u birçok Budist tapınma mekânıyla donatmış. Daha önce Dunhuang mağaralarında çalışmış deneyimli sanatçılar Yungang'daki sanatçılara yardım etmek üzere buraya getirilmiş. Bu

    Orta Asya'dan gelen ve Gandhara Ekolü'nden yetişmiş olan ustalar, mağaraların ilk dönemindeki Buda figürlerinin biçimini etkilemiş. 16. mağaradan 20. mağaraya kadar olan ilk dönem mağaralarda, bunun en belirgin özelliklerine tanık olduk. Bu mağaralardaki heykeller diğerlerine göre daha devasa ve sıradışı Buda tasvirleriydi. Boyları 13.5 ve 16.8 metre arasında değişiyordu ve gerçekten etkileyiciydiler. Bu boyut, Budist bir dindar için ne kadar tanrısal bir etki yaratıyorsa, benim için de bir heykeltıraşın böylesi büyük oranlara hakim olması, o kadar hayranlık uyandırıcıydı. Bu mağaraların ilk yapım hikâyesini de ilginç bulmuştum. Söylentiye göre, Kuzey Wei Hanedanı imparatoru, dönemin ünlü Budist rahibi Tan Yao'yla tesadüfen karşılaşır. İmparatorun atı rahibin cübbesini yakalar ve bırakmaz. İmparator da, "Atlar iyi adamdan anlar" diyerek, rahibin tüm ülkedeki Budist etkinliklerin yöneticilerinden biri olmasını ister. Rahip, bugünkü Wuzhou Dağı'nın en üst kayalıkları olan Yungang Mağaraları'nı tapınak alanı olarak seçer. Böylece, imparatorun dua etmek için çıktığı bu yerde büyük bir mağara tapınakları projesi başlatılır. İlk beş mağara bu yüzden onun adıyla "Tan Yao mağaraları" olarak anılmış. Bu mağaralar Çin'deki Budist sanatın ilk dönem şaheserlerinden biri olarak anılmaktadır. Bazı kaynaklara göre, birçok mağaradaki, büyük olsun küçük olsun Buda heykellerinin tipleri, Kuzey Wei yani Toba Türkleri'nin tipik görüntüsüyle betimlenmiş: kalın dudaklı, sivri burunlu, geniş omuzlu, geniş göğüslü ve kare biçimli figürler. Orta Asya'daki atalarımızı temsil eden bu figürlere bir müddet dikkatlice baktım. İnsan ister istemez merak ediyor ve benzerlikler arıyor. Ülkemin insanıyla ortak birtakım benzerlikler bulabilmiştim, ancak yine de biraz değişime uğramış olduğumuz da kesindi! Bu beş mağaradaki Buda heykelleri için, Kuzey Wei Hanedanı imparatorlarının kendisi olduğu söyleniyordu. Her bir hükümdarın yüzü Buda heykellerine uygulanarak, imparatorların kutsal ve dünyevi şeylerin yöneticileri olduğu vurgulanmıştı. Böylece imparatorlar, kendilerini Buda'nın yeniden dünyaya gelmiş bedenleri olarak kabul ettirmiş. Bu da Kuzey Wei Hanedanı'nda Budizm'in devlet dini olarak simgelendiğini göstermekteydi. Baksanıza! Kuzey Wei yöneticileri az kurnaz da değilmiş! Aslına bakarsak, kendi halkı üzerindeki etkisini güçlendirmek için buna benzer taktikler kullanan yöneticiler bugün bile var.

    Bizi şaşırtan ve etkileyen bir başka mağara 15. mağaraydı. Adı "On Bin Buda Mağarası" olarak da geçen bu mağarada gerçekten de on binden fazla küçük Buda heykeli vardı. Dışarıdan gelmiş bile olsalar, Çin'deki sanat ortamının bu sanatçılara nasıl bir sabırlılık karakteri kazandırdığına bir kez daha tanık olmuştum. Çin'e ilk geldiğimde yapmış olduğum çalışmalardaki acelecilik, zamanla yerini sabırla üretmeye bırakmıştı. Sabır deyince aklıma, Türkiye'nin Konya iline yapmış olduğum bir gezi geldi. Kentteki Mevlana Türbesi'nde tavana asılı, içinde daha küçük iç içe kürelerin oyulduğu futbol topu büyüklüğünde bir mermer küre vardı. Adı "sabır taşı"ydı. Eserin ustası bu küreyi içindeki kürelerle birlikte tek bir parça taştan 13 yıl sabırla oyarak bitirmiş.

    13. mağaraya geldiğimizde değişik bir görüntüyle karşılaştık. Bağdaş kurmuş Buda'nın sağ kolu dört bacaklı bir figüre yaslanmıştı. Bu, ilk defa Yungang'da görülen bir Çin heykeli tarzıydı. Ancak bu figür, kompozisyona katkıdan çok Buda heykelinin ağır kolunu taşıma işlevini görüyor gibiydi.

    Geç dönem mağaralarından edindiğimiz izlenim, Çin tarzı mimari ve süsleme etkilerinin daha belirgin uygulandığı ve Çin sarayı tarzı oymaların Buda heykellerine yansıdığıydı. Çoğu mağaradaki oyma eserlerin Kuzey Wei Hanedanı'ndan kalmış olmasına karşılık, 3. Mağara Sui ve Tang hanedanları döneminde yapılmıştı. Kuzey Wei sonrası geç döneme ait bu mağaradaki heykellerde renk kullanılmamıştı ve baştan aşağı yumuşak bir tarzla betimlenmişti. Figürlerin hacimselliği daha bir ustalıkla işlenmişti. Mağara bu tarzıyla artık iyice "Çinlileşmişti".

    Yungang Mağaraları'ndaki heykel ve resimler 1500 yıl boyunca, aydınlar ve memurlar sınıfına yakın olan Konfüçyusçular tarafından batıl inancı yansıtan bir çizgi roman gibi değerlendirilerek hor görülmüş. Çünkü, oymalar barbar Tobalar tarafından yabancı bir din olan Budizm'e dayandırılarak yapılmıştı. Bu nedenle, dikkate alınmamış ve gözardı edilmiş. Ta ki, 1903'te Japon akademisyenlerce incelenmeye başlayıncaya kadar... Bu tarihler sonrası, acımasız Batılı sanat tacirlerinin iştahını kabartan Yungang Mağaraları'ndan, ne yazık ki 1400 kadar Buda kafası Çin'in dışına kaçırılmış. Bizim ülkemizin de defalarca başına gelen bu tür talihsiz olayları, tekrar duymak keyfimizi kaçırıyordu.

    Orta Asya'daki göçebe atalarımızın kültürel tarihinden bahsederken, dağarcığımız çoğunlukla çadır, halı, kilim ve buna benzer ürünlerin üzerinden genel bir değerlendirme yapmakla sınırlıdır. Yungang ve diğer Kuzey Wei dönemi mağaraları, kim nasıl yorumlarsa yorumlasın (batıl inancın ürünleri olarak, çizgi roman benzetmesiyle, Greko-Romen Budist eklektizmi olarak vs.), gözardı edilmesi mümkün olmayan yapıtlardır. Ve bu yapıtlar, göçebe bir Türk topluluğunun yerleşik düzene kısa sürede uyum sağlayarak, Çin gibi zengin kültürel bir coğrafyaya hediye ettiği dünya kültürel miraslarıdır. Yungang Mağaraları'ndan ayrılırken, bir kültür adamı olarak göçebe atalarımızın Çin'e bırakmış olduğu bu kültürel mirasla gerçekten bir kez daha gurur duydum.

    * Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Temel Eğitim Bölümü Başkanı

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040