Hakkımızda | CRI  Hakkında | Eski Versiyonumuz
 
Türkler'den Çin'e Bakış | Ekonomi, Bilim ve Sağlık | Xinjiang | Çin Ansiklopedisi
Ana sayfa | Haber & Gündem | Kültür & Sanat | Yaşam Panoraması | Spor | Çin'i Gezelim | Çince Öğreniyoruz | Sanal Türk-Çin Dostluk Kulübü | Ankara Radyosu

'Avrasya ile daha çok ilgilenmeliyiz"

(GMT+08:00) 2007-11-05 17:20:27 cri

'Küresel güçlerin bölgemizle ilgili planlarının tam merkezinde yer alan Türkiye'de ekonominin dışa bağımlı, aşırı kırılgan, üretimden, istihdamdan, ihracattan kopuk, vergiyi tabana adil biçimde yaymaktan, katma değer yaratmaktan uzak yapısı, hızla artan yabancılaşma artık bir ulusal güvenlik sorunu olarak düşünülmeli.'

'Şüphe yok ki ABD ve AB ile de iktisadi ilişkileri çok önemsiyoruz ama Türkiye'nin komşularımızla ve diğer Avrasya ülkeleriyle ekonomik ilişkileri yeterince geliştiremediğini düşünüyoruz. Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere, bizim dışımızdaki ülkeler bu coğrafya ile ilişkilerini en üst noktalara taşırken, Türkiye olarak bu konuda geri kaldığımıza inanıyoruz.'

Barış DOSTER

Kısa adı USİAD olan Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği'nin Genel Başkanı Fevzi Durgun, Türkiye'nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve Cumhuriyet Devrimi kazanımlarının tehdit altında olduğu bir dönemde, iş dünyasına daha büyük sorumluluklar düştüğünü söyledi. Ekonomik açıdan tam bağımlılığa doğru kayan ülkemizde, ulusal değerlere inanmış sanayici ve işadamları olarak kaygılarının arttığını belirten Durgun, "Türkiye'nin her alanda olduğu gibi ekonomide de Cumhuriyetçi ve ulusalcı bir programa sahip olması, Avrasya bölgesiyle ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine daha ciddi, daha fazla eğilmesi gerekiyor" dedi.

Durgun'la Türkiye'nin ve ekonominin durumunu ve USİAD olarak önerilerini konuştuk.

- Türkiye çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Emperyalizmi arkasına alarak şiddetini arttıran bölücü terör bir yandan, Cumhuriyet rejimine yönelik iç ve dış saldırılar diğer yandan toplumda büyük endişe yaratıyor. Herkes güçlü bir devlet ve ulus yapısı için güçlü bir ekonomi gerektiğini vurguluyor ama ekonomi de iyi durumda değil. Gidişatı nasıl görüyorsunuz?

- Terörün arkasındaki asıl büyük gücü, yani emperyalizmi görmek ve her alandaki politikalarımızı buna göre yeniden şekillendirmek zorundayız. Son günlerde hızla artan ve tüm ulusumuzu büyük acılara boğan bölücü terörist saldırıların sonucunda yurdun her köşesinde düzenlenen şehit cenazelerinde halkımız tepkilerini açıkça ortaya koydu. Ama bu duyarlılık doğru değerlendirilmedi. Devletin çeşitli kurumlarının fikir ve hareket birliği içinde olmaması, tezkere TBMM'den geçtikten sonra bile gerekli adımların atılamaması, durumun ciddiyetinin ve boyutlarının yeterince kavranamadığı yönünde bir izlenim uyandırdı. Bölücü terör yurt dışından aldığı destekle giderek cüretini arttırırken, ona bu desteği veren merkezlerden izin almak, onların olurunu, onayını ve işbirliğini aramak çabası halkımızın umudunu kırıyor, öfkesini arttırıyor. Bu gidişatın durdurulması, geriletilebilmesi ve tamamen önüne geçilebilmesi için ortak mücadele yönteminin bulunması, bütüncül ve uzun vadeli bir seferberliğin bir an önce başlatılması gerekiyor. Ve bu görev Cumhuriyetimizin sorumlu tüm kurum ve kuruluşları başta olmak üzere bütün yurttaşlarımıza düşüyor. Son yıllarda yaşananların da etkisiyle, Cumhuriyetimizin kurum ve kuruluşlarının yıpratılması, etkisizleştirilmesi yönündeki çabaların yarattığı hasarı gidermenin çok zor olacağını düşünüyoruz. Bu sürecin bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz. Önce 22 Temmuz genel seçimlerinin, hemen sonrasında da cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından yabancı basında "Laik devlet yapısının 84 yıllık iktidarına son verildi" şeklindeki sözlerle yer alan ve ülkemizi ılımlı İslam ülkesi olarak yansıtan değerlendirmeleri, önümüzdeki dönemde ulusal çıkarlarımızı ve istikrarımızı doğrudan etkileyebilecek yorumlar olarak görüyoruz.

- Gelişmeler, Cumhuriyetin temel felsefesiyle kavgalı, ABD, AB, Talabani, Barzani gibi güçlerle ise oldukça samimi olan zihniyetin, ülkemizin hiçbir sorununu çözemediğini ortaya koymadı mı?

- Yaşanan gelişmeler içte ve dışta dikkatle izlenmesi ve ulusal hassasiyetlerimizin öne çıkması gereken bir süreçten geçtiğimizi ortaya koyuyor. Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren temel konularda alınan kararların, ilgili kişi ve kurumlara bilgi dahi verilmeden, ama yabancı başkentlerin onayı alınarak duyurulmasının nelere yol açtığı son yaşanan olaylarla bir kez daha görüldü. Ortadoğu'da ülkemizi de içeren uzun vadeli bir planın kanlı saldırıları olarak karşımıza çıkan terörist eylemlere karşı dikkatli olmak, bu saldırıları değiştirilmek istenen sınırlarla, yeniden çizilen haritalarla, yapılmak istenen rejim değişiklikleriyle birlikte ele almak gerekiyor. Irak'ta yaşanan gelişmeler ve bu ülkenin kuzeyinden ülkemize yönelen bölücü terör, geri adım atılan kırmızı çizgilerimizin ne kadar doğru ve gerekli olduklarını bir kez daha ortaya koydu. Ülkemizin önünde çok dikkatle değerlendirilmesi gereken bir Ortadoğu ve Kuzey Irak gündemi bulunmaktadır. Küresel güçlerin bölgemizle ilgili planlarının tam merkezinde yer alan Türkiye'de ekonominin dışa bağımlı, aşırı kırılgan yapısı, üretimden, istihdamdan, ihracattan kopuk, vergiyi tabana adil biçimde yaymaktan, katma değer yaratmaktan uzak yapısı, hızla artan yabancılaşma artık bir ulusal güvenlik sorunu olarak düşünülmeli. Yabancılar tarafından adeta ele geçirilen bankacılık sektörümüzün orta ve uzun vadede doğurabileceği sonuçlardan büyük kaygı duyuyoruz.

- Hükümet ekonomide çok başarılı olduğunu öne sürüyor ama olaylara bilimsel ve ahlaklı bakan uzmanlar aynı kanıda değiller. Bu konudaki endişeleriniz neler?

- Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması gibi yaşamsal bir konuda hiçbir başarı sağlanamadı. Cari açığın artarak, ekonomimizin saatli bombası olmaya devam etmesi önlenemedi. Ekonomik durum belirsizlik içinde ve ülkemiz ekonomisi bıçak sırtı bir denge üzerinde giderken, bir de yok yere siyasi gerginlikler çıkarılmasının anlaşılır bir yanı yok. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi, anayasa değişikliği için yapılan çalışmalar ve referandum bunun en somut örnekleri olarak tarihe geçti. Cumhuriyetin kurumlarına ve temel ilkelerine karşı yapılan taciz ve saldırıların boyutlarından artık kimse şüphe duymuyor. Ülkemiz içerisinde hız kazanan yabancı sermaye hareketlerini ve odaklandıkları sektörleri dikkatle izlemeli ve bizim için stratejik öneme sahip sektörlerde oluşmakta olan yabancı hakimiyetine karşı önlemler almalıyız. Yoksa, bu stratejik sektörlerdeki yabancı egemenliğinin getireceği siyasi sonuçları göğüslemekte zorlanacağımız çok açık.

- İş dünyasının belli bir azınlığı ve iktidar tarafından yaratılıp, zenginleştirilen kesimi dışında ezici çoğunluğunun ekonominin gidişatından kaygı duyduğu biliniyor. Bu konudaki uyarılarınız yankı buluyor mu?

- İhracatın ithalatı karşılama oranındaki yetersizlik hızla büyüyor. Cari açık hızla artıyor. Dövize yapılan müdahaleler sonucu aşırı değer kazanan Türk Lirası, ihracatın azalmasına, ithalatın ise patlama yapmasına neden oluyor. Tüm bu politikalar, IMF reçetelerinin uygulanmasıyla hayata geçiriliyorlar. Bu durum, Atatürk'ün daha 1922 yılında söylediği "Hangi istikbal vardır ki, yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir" şeklindeki sözlerin günümüzde ne kadar geçerli olduğunu ve büyük önderin uzak görüşlülüğünü bir kez daha kanıtlıyor. Bizim bir an önce ulusal ekonomi için kurtuluş ve zenginleşme politikasına kavuşmamız lazım. İşe de IMF politikalarını uygulamaktan vazgeçerek başlamalıyız. Bankacılığın, finans kesiminin, borsanın baş aktörleri yabancılardan oluşurken ve giderek artan biçimde orta ölçekli şirketler bile yabancılaşırken, el değiştirirken, ulusal bir ekonomi politikasını daha fazla erteleyemeyiz.

- Ne zaman ulusal ekonomiden söz açılsa, Batı bağımlısı, liberal kesimler ulusal kaynaklarımızın yeterli olmadığını söylerler. Bu görüş doğru mu?

- Bizim kaynaklarımızın yetersiz olduğu görüşü doğru değil. Temel sorun kaynaklarımızın doğru ve planlı kullanılmamasından kaynaklanıyor. Ulusal ekonomiyi yapılandırma ve ulusun zenginleşmesi projesi hazırlanırsa görülecektir ki, ülkemizin temel meselesi doğru, planlı ve hızlı hareket edememesi, ulusal kaynaklarını da doğru ve verimli kullanamamasıdır. Bu konuda Rusya Federasyonu'nun yaşadıklarından ders çıkarmamız gerekir. 1998 yılında moratoryum ilan eden Rusya, 2005 yılında, hem de vadesinden de 3 yıl önce IMF'ye olan tüm borçlarını kapattı. Yani 2008'de kapatacağı borcunu, ulusal politikalar uygulayarak 2005 yılında kapattı. Şimdi diyecekler ki, Rusya'nın petrolü ve doğal gazı var. Doğru. Ama bunlar 1998 yılından önce de vardı. 1991- 1998 yılları arasında SSCB'den kalan tüm birikimi yağmalanan bir ülke, nasıl oldu da toparlandı ve hızla güçlenmeye başladı? Bu sorunun yanıtı uygulanan akılcı ve ulusal politikalarda, kaynakların doğru kullanılmasında aranmalıdır.

- İşadamları olarak en çok hangi alanda sıkıntı çekiyorsunuz?

- İş dünyasının yaşadığı büyük sıkıntıların başında kayıt dışı ekonomi ve bunun yarattığı haksız rekabet ortamı geliyor. Bu durum, iç piyasadaki dengeleri de bozuyor. Aşırı değerli Türk Lirası'nın yol açtığı ithalat çılgınlığı, üretim ve istihdamı olumsuz etkiliyor. İhracata çalışan yerli üreticilerimizin yurt dışındaki rekabet şansını da azaltıyor.

- USİAD olarak Avrasya coğrafyasına özel bir önem verdiğinizi, Rusya Federasyonu ve Orta Asya ile yakından ilgilendiğinizi biliyoruz. Bu coğrafyalardaki açılımlarınız neler?

- Genelde Avrasya coğrafyasındaki, özelde Rusya Federasyonu ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ndeki ekonomik kuruluşlarla, işadamı örgütleriyle ilişkilerimizi sıcak tutmaya, geliştirmeye çalışıyoruz. Bu ülkelerdeki işadamı örgütleriyle bir dizi üyelerarası işbirliği ve geliştirme anlaşması imzaladık. Bu çabalarımız sadece dernek üyelerimiz için değil elbette. Bilgimizi, birikimimizi, deneyimlerimizi, bağlantılarımızı, ilişkilerimizi ülkemizde üretime ve istihdama katkıda bulunan, bu coğrafyalarda çalışmak isteyen tüm iş adamlarımızla paylaşmaya açığız. Şüphe yok ki ABD ve AB ile de iktisadi ilişkileri çok önemsiyoruz ama Türkiye'nin komşularımızla ve diğer Avrasya ülkeleriyle ekonomik ilişkileri yeterince geliştiremediğini düşünüyoruz. Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere, bizim dışımızdaki ülkeler bu coğrafya ile ilişkilerini en üst noktalara taşırken, Türkiye olarak bu konuda geri kaldığımıza inanıyoruz. Komşularımızla, Rusya Federasyonu ile, Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerin özel olarak ele alınması, ekonomide hızla yükselen bu ülkelere özel önem verilmesi gerektiğini savunuyoruz. Ekonomik ilişkilerin yanında kültürel ilişkilerin geliştirilmesi, Türk Cumhuriyetleri ile dil birliğini sağlamaya yönelik çalışmalar yapılması da gerekiyor.

- Türkiye çok fazla üzerinde durmasa da, gerek ülkemizde, gerekse Avrasya coğrafyasında önemli bir KOBİ gerçeği var. USİAD üyeleri arasında da çok sayıda KOBİ var. Avrasya KOBİ'ler için ne gibi avantajlara sahip?

- Avrasya bölgesinde KOBİ'ler müthiş bir gelişme içindeler. Türk KOBİ'leri de, tüm bilgi ve birikimlerini kendi aralarında oluşturacakları bir güçbirliği yoluyla Avrasya'ya taşıyabilirler. Rusya başta olmak üzere bölgedeki tüm ülkelerde KOBİ'leri geliştirme programları uygulanıyor. Madenden tekstile, gıdadan temizlik ürünlerine dek her sektörde KOBİ'lere teşvikler uygulanıyor. KOBİ'ler önemli ölçüde destekleniyor, özendiriliyorlar.

- Elektrik Enerjisi, Bölgelerarası Gelişmişlik Farkları Açısından Türkiye Raporlarınızın ardından, son olarak USİAD Su Raporu'nu yayınladınız? Bu rapor sonrasında aldığınız tepkiler nasıl oldu?

- İki ayda bir çıkan USİAD Bildiren adlı dergimizin yanında hazırladığımız raporlarla da ülke sorunlarına çözüm arıyoruz. Daha önce "Enerji" ve "Bölgelerarası Gelişmişlik Farkı" başlıklı raporları kamuoyuna sunmuştuk. Topyekün gelişme ve kalkınma süreci içerisinde çözülebilecek olan bölgesel gelişmişlik farkı sorunu özellikle ilgilendiğimiz bir alan. Ulusal ve bölgesel alanda kalkınmayı da engelleyen bir çatışma ve terör ortamı yaratılarak çözümsüz duruma getirilmeye çalışılan bu sorun, sadece ekonomik değil, ülkemizin toplumsal, idari ve siyasal yapısı açısından da çok temel bir mesele. O raporu hazırladığımız zaman, meseleyi tüm boyutlarıyla ele almaya çalışmıştık. Sorunun çözümü için ulusal bilim ve teknoloji politikaları ekseninde bir kalkınma programının gerekliliğine dikkat çekmiştik. Son olarak da ülkemizin su politikaları alanındaki en yetkin uzmanlarından olan Dursun Yıldız tarafından hazırlanan Su Raporu'nu yayınladık. Bu konudaki görüşlerimizi kamuoyu ile paylaştık. Raporda suyun ülkemiz için çok önemli bir stratejik doğal kaynak olduğu vurgusunu yaptık. Raporumuz o denli yoğun ilgi gördü ki birkaç gün önce ikinci baskısını yaptık. Raporun ulaştığı tüm kesimlerden, yazılı ve görsel basından çok olumlu değerlendirmeler aldık. Su raporumuzun da diğer raporlarımız gibi, ülkemizin bol olmayan su kaynaklarının en verimli şekilde geliştirilmesine ve yönetilmesine yönelik ulusal politikalar oluşturulmasında çok yararlı olacağını umuyoruz. Ülkemizin stratejik proje ve sektörlerinde ulusal politikalar oluşturulmasına yönelik görüş ve önerilerimizin yer alacağı "sektörel araştırma ve inceleme raporları" hazırlamayı sürdüreceğiz. USİAD olarak ülkemizin doğal kaynaklarının, insan kaynaklarının ve finans kaynaklarının yine ülkemizin kalkınma ve gelişmesine yönelik olarak kullanılmasının her alanda savunucusu ve takipçisiyiz.

  İlgili Haberler
  Yorumunuzu Gönderin
Yayın Çizelgesi
Günlük Konuşma
• Ders 45 Kayıt yaptırmak
• Ders 44 Kaybedilen önemli belgeler için bildirimde bulunmak
• Ders 43 Kredi kartı kullanmak
• Ders 42 Havale yapmak
• Ders 41 Ödemek
Diğer>>
Tavsiye Edilen Programlar
• Çin döviz rezervleri ve Amerika
• Amerika'yı "kazanmak" stratejisi
• "Avrupa futbol takımları 18 yaşı altındaki yabancı futbolcuları almamalı"
• Çin Seddi'nde Beşiktaş kutlaması
• "Çıplak ayaklı doktorlar"dan köy hastanelerine
• Makam sanatının "ilkbaharı" için
• Dışlanan rejimlerle ilişkiler...
• An Lee, Booker ödüllüromanını peyaz perdeye aktaracak
• Almanya Badminton Açık Turnuvası'nda en büyük galibiyet Çin takımının
• "Çirkin ördek yavrusundan güzel kuğu"ya dönüşen halterci Chen Xiexia
Diğer>>
china radio international china radio international

© China Radio International.CRI. All Rights Reserved. 16A Shijingshan Road, Beijing, China. 100040