Çin'in en genç yanardağı—Weizhou Adası

    Çin'in güneybatısındaki Guangxi Zhuang Özerk Bölgesi'nin deniz kıyısında yer alan Weizhou Adası, denizle çevrili kocaman bir yengeci andırır.

    Weizhou Adası, Çin'in en büyük ve en genç yanardağı olarak kabul ediliyor. Uzun bir dönem boyunca son derece hareketli olan yanardağ, bundan yaklaşık yedi bin yıl önce gerçekleşen son patlamanın ardından sakinleşmişti. Ancak yedi bin yıl, jeolojide yalnızca dün gibi kısa bir zaman dilimi olarak değerlendiriliyor. Yanardağın son patlamasının ardından oluşan manzara, bugün hâlâ capcanlı duruyor. Adanın her köşesinde yanardağ patlamasının izlerini görmek mümkün. Bunların başında "Susam Plajı" geliyor.

    Yanardağ patlamasının yarattığı şiddetli sarsıntılardan dolayı çok sayıda kaya parçası, dağdan koparak kumsala yığılmış. Yanardağdan püsküren magma da kumsalda sert bir kabuk oluşturarak yayılan kaya parçalarının üzerinde donmuş. Uzaktan bakıldığında kumsalı dolduran kaya parçalarının susam taneleri gibi görünmesinden dolayı, burası "Susam Plajı" olarak adlandırılıyor.

    Susam Plajı, doğanın yarattığı mucizelerin yalnızca basit bir örneği. "Timsah Ağzı" denilen yanardağ ağzı ise, yanardağın yarattığı bir diğer doğal mucize...

    Onlarca katlı bir gökdeleni andıran "Timsah Ağzı", bir uçurum oluşturuyor. Uçurumda, değişik dönemlerde meydana gelen yanardağ patlamasıyla oluşan farklı tabakalar görmek mümkün. Her tabaka kül ve sünger taşı katmanlarından oluşuyor. En üstteki tabakaysa, bundan yedi bin yıl öncesinde meydana gelen son patlamanın ardından oluşmuş.

    Uçurum, adeta bir zaman cetveli gibi. Uçurumda görünen her tabaka, farklı birer jeolojik dönemi temsil ediyor. En ince bir tabaka bile, onlarca hatta yüzlerce yıllık bir dönemin simgesi.

    Yanardağdan püsküren magmaların oluşturduğu sert yer kabuğu üzerinde yürümek, yeni yıkılan bir binanın kalıntıları üzerinde yürümek kadar zordur. Üstelik yer kabuğunun üzerinde çok sayıda çukur da bulunur. Küçüklü büyüklü bu çukurlar, suların binlerce yıllık aşındırması sonucu oluşmuştur. Adeta çukurlarla döşenmiş bu yolun sonunda karşınıza mercan bölgesi çıkar. Burada, yeşil, mavi, gri, mor, kahverengi, sarı ve beyaz gibi değişik renk ve şekillerdeki mercanlar hiç kirlenmeden tertemiz durmaktadır.

    Yanardağın oluşturduğu özgün manzarasıyla bilinen Weizhou Adası'nda bir de Barok tipi bir kilise vardır. Adanın içlerinde bulunan kilise, yalnızca ayinlerin yapıldığı günlerde kalabalık olur. Bu yapı, Avrupa kültürünün adadaki etkisinin bir simgesidir.

    Kilise, Fransız bir misyoner tarafından 1860'lı yıllarda kurulmuştur. Aradan geçen 100 yılı aşkın sürede rüzgâr ve yağmurların etkisiyle, kilisenin beyaz duvarları bugün grileşmiş, sütunları ve iç duvarlarındaki oymalar ise eski parlaklığını yitirmiştir. Ancak tüm bunlar, kilisenin görkemini zayıflatamamıştır.

    Fransız misyonerler, adada yalnızca kilise kurmakla kalmamış, ada sakinlerini de Hıristiyan yapmıştır. Bugün bile ada sakinlerinin tamamına yakını, Hıristiyan dinine inanmaktadır. Ada sakinleri, hafta sonları ailece kiliseye gelerek ayinlere katılmaktadır.

Fransız mimari özelliklerini taşıyan kilisenin koridorunda durup kilisenin etrafını saran muz bahçelerini seyrederek, denizden gelen tuz kokulu rüzgârları içinize çektiğiniz zaman, kendinizi gerçekten Güney Asya'nın sakin bir köşesinde hissedersiniz...