Dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması: RCEP nedir? |
2020-11-15 19:35:33 cri
|
15 Asya-Pasifik ekonomisi, 8 yıllık müzakereleri sonuçlandırdı ve dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, küresel nüfusun yaklaşık üçte birini ve küresel gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 30'unu kapsıyor. Hanoi'deki dört günlük ASEAN zirvesinin sonunda imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP), tarifeleri kademeli olarak düşürerek, korumacılığa karşı koymayı, yatırımı artırmayı ve bölge içinde malların daha serbest dolaşımına izin vermeyi hedefliyor. RCEP NEDİR? RCEP, Çin, Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği'nin (ASEAN) 10 üyesini içerir. (Brunei, Vietnam, Laos, Kamboçya, Tayland, Myanmar, Malezya, Singapur, Endonezya ve Filipinler) Analistler, yeni serbest ticaret bölgesinin, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA) ve Avrupa Birliği Gümrük Birliği ile aynı seviyede etkiye sahip olduğuna işaret ediyor. Daha da önemlisi RCEP, Çin, Japonya ve Güney Kore arasında ilk serbest ticaret anlaşmalarını temsil edecek. Çin ayrıca bir yatırım anlaşması için AB ile uzun süredir görüşmelerde bulunuyor. 2012'den beri Japonya ve Güney Kore'yle de üçlü bir serbest ticaret anlaşması konusunda görüşmeler sürüyor. Hindistan çıktı Hindistan daha önceki görüşmelere dahil olmuştu, ancak geçen yıl anlaşmaya dahil olmayı tercih etmedi. Hindistan, bazı endişelerini öne sürerek Kasım 2019'da süreçten çekildi. Diğer taraflar, Hindistan'ın hazır olduğunda anlaşmaya dahil olabileceğini söylüyor. Anlaşmanın en büyük cazibelerinden biri, üyelerinin halihazırda yürürlükte olan çeşitli ikili veya çok taraflı anlaşmaları sürdürebilmesidir. RCEP, mevcut anlaşmalara ek olarak, ortak bir dizi düzenleme, daha az prosedür ve malların daha kolay taşınması anlamına geliyor. Ayrıca, çok uluslu firmaları tedarik zincirleri ve dağıtım merkezleri kurmak dahil olmak üzere bölgede daha fazla yatırım yapmaya teşvik ediyor. Örneğin, Avustralya parçaları içeren Endonezya'da üretilen bir ürün, ASEAN serbest ticaret bölgesinde başka yerlerde tarifelere tabi olabilir. RCEP kapsamındaysa, herhangi bir üye ülkenin parçaları eşit muamele görür. TPP veya Trans-Pasifik Ortaklığı ve ABD önderliğindeki diğer ticaret anlaşmalarının aksine, RCEP, üyelerinin ekonomilerini liberalleştirmek ve işçi haklarını, çevre standartlarını ve fikri mülkiyeti korumak için adımlar atmasını gerektirmez. Dünya çapında yürürlükte olan diğer serbest ticaret anlaşmalarıyla karşılaştırıldığında, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması, daha kapsamlı olan yeni bir serbest ticaret anlaşması türüdür. Anlaşma yalnızca mal ticareti, anlaşmazlıkların çözümü, hizmet ticareti ve yatırım gibi konuları değil, aynı zamanda fikri mülkiyet hakları, dijital ticaret, finans ve telekomünikasyon gibi yeni konuları da içerir. Anlaşmanın asıl amacı, bölgede birleşik bir kurallar sistemi oluşturmak, işletme maliyetlerini düşürmek ve operasyonlardaki belirsiz riskleri azaltmaktır. Artık Avustralya'da üretilen yün, Çin'e gümrüksüz girebilir ve Çin'de kumaşa dokunduktan sonra, giysi yapmak için Tayland'a gümrüksüz ihraç edilebilir. Bu süreçte, anlaşmanın tarife avantajları göz önünde bulundurularak hazır giyim üretimi ve nakliye maliyetleri büyük ölçüde düşürülmüştür; bölge ülkelerinin istihdamını artırırken işletmeler ve tüketiciler de daha fazla fayda elde edebilmektedir. RCEP'in jeopolitik önemi nedir? İlk kez 2012'de ortaya çıkan RCEP fikri, Çin'in İngilizce yayın yapan medya organı CGTN'e göre "büyük bir jeopolitik değişimin sinyallerini veriyor." RCEP'in küresel ticarette önemli bir dönüm noktasını temsil ettiği ve modern tarihin en önemli ticaret anlaşması olacağı da belirtiliyor. RCEP anlaşması, Obama'nın "Asya'ya dönme" stratejisinin kilit bir bileşeni olan ve Başkan Donald Trump'ın göreve gelmesinden birkaç gün sonra akamete uğrayan Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) ile bariz bir benzerliğe sahip. Lakin TPP, Çin gibi "öteki" gördüğü aktörleri dışlamak ve Washington'a uluslararası ticaretin kurallarını yazmada üstünlük sağlamak amacı taşıyordu. Obama o dönemde "Eğer biz bu anlaşmayı kabul etmezsek, Amerika bu kuralları yazmazsa, Çin gibi ülkeler bunun yapar" demişti. Biden TPP'yi diriltir mi? RCEP'nin arkasındaki momentum, Trump'ın ABD'yi 2017'de TPP'den çekmesiyle büyüdü ve bloğun toplam 27 trilyon dolarlık GSYİH'sinin üçte ikisini aldı. Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve Aşamalı Anlaşma (CPTPP) olarak yeniden adlandırıldı ve 7 RCEP üyesini içerdi. Başkan seçilen Joe Biden, CPTPP'ye katılmaya açık olduğunu ancak iyileştirmeler görmek isteyeceğini belirtti. Biden, Obama yönetiminin çok taraflı yaklaşımına geri dönüşün sinyalini veriyor, ancak onu iç cephede bekleyen büyük zorluklar ve seçilmesine yardımcı olan sendikaları üzme riski göz önüne alındığında Biden döneminde ticaret anlaşmaları hakkında konuşmak için erken olabilir. Türk medyası nasıl gördü? Anadolu Ajansı haberi "Asya-Pasifik ülkeleri dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşmasını imzaladı" başlığıyla duyurdu. Çeşitli medya organları AA haberini referans alarak anlaşmaya sayfalarında yer verdi. |